"Devrimler, komünler, isyanlar sanıldığı gibi yenilmezler; toplumsal belleğin içinde derin izler bırakırlar ve bugünün lanet olası hegemonyasının içindeki soluk alabilme yerlerimiz hep bunların işaretidir." (Metin Yeğin)
Eski Türk inanışına göre ruh fiziki bedeni 40 gün sonra terk eder. Türk destanlarında kırk sayısı çok yer alır ve kırk yiğitler, kırk kızlar epeyce geçer. Manas destanında olduğu gibi, Dede Korkut hikayelerinde kırk yiğitler görülür. Hikayelerde ve masallarda kırk gün ve kırk gece düğünler, kırk haramiler, kırk satır ve kırk katır çok geçer. Bazı ejderhalar vardır ki onlar yenilmezler ve ölmezler, ancak bunların tılsımları bozulursa ölürler. Bu ejderhaların kırk günlük bir uyku zamanı vardır. İşte bu zamanda ejderhanın yanına gidilir, üzerinden kırk tane kıl koparılır, ateşe atılarak yakılırsa ejderha da ölür.
40 sayısı totemcilik döneminden kalma bir inanıştır. Semavi dinler dahil birçok inanışta 40 sembolizmasının görülmesi dinlerin evrim süreci konusunda fikir verir.
İslamiyet'te ölümün ardından 40 gün geçtikten sonra Kur'an ve Mevlit okutma adetlerinin, Musa'nın Tanrı'nın buyruklarını Tur dağında 40 gün 40 gecede almasının, eski Mısır'da firavunun ölümünden kırk gün sonra cennete gidebilmek için bir boğa ile mücadele etmek zorunda kalmasının, Hıristiyanların paskalyaya 40 gün oruç tutarak hazırlanmasının, Ayasofya zemin katında 40 sütunun ve kubbesinde de 40 pencere olmasının kökeninde o eski devirlerden kalma Şaman veya totem geleneklerinin etkileri görülür.
-Notlarım
ey canımın güftesi, eylülün ikinci haftasıydı o sıra
bana gülümseyerek getirdiğin bir bardak suydu o sıra
hatırla denize hiç bakmadık çünkü kıyısındaydık
bir elma kendi kendine büyür dururdu o sıra
bir kıyı ikindisiyle bir elma öyle kendiliğinden
büyürler bir öfkenin ya da bir dağın yanısıra
bir kıyının beslerliği bir elmadan ayrılmaz
Merhabalar....!!!
Yine güzel ve sendromsuz bir pazartesi.. Ne güzel değil mi.. Artık çıkmış olmanız lazım bu klişe'den.. Biz öyle düşünüyoruz.....
Kahvelerinizi hazırlayın, {Ç News} Yayında...!!!
Dün ileti olarak paylaştığım üzere gecenin bir yarısı
"Avengers: Infinity War (Yenilmezler: Sonsuzluk Savaşı)" nı izlemeye gittik.. Evet
Büyük şairler tohum gibidir. Toprağa ekilir ve yeniden doğarlar. Zamana yenilmezler, hep hayatın içindedirler. ... Nâzım Hikmet, Behramoğlu, Ahmed Arif... Öyle sürüyle değil, sayılıdırlar.”