Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

yerdeniz

yerdeniz
@yerdenizzz
2 okur puanı
Ocak 2023 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
"Her yargı hatanın kıyısında sendeler," dedi Leto. "Mutlak bilgiye sahip olduğunu savunmak canavarlıktır. Bilgi belirsizliğin sınırında yaşanan sonsuz bir maceradır."
Sayfa 367
Reklam
Divanı düşündüm. Divanın bu olaydaki önemi neydi? Divanlarla ilgili hiçbir masal işitmemiştim. Uçan halı vardı. Kendi kendine toplanan masa örtüsü vardı. Görünmeyen şapkalar, tez giden çizmeler, kendi kendine çalan arplar vardı. Büyülü ayna da vardı. Ama büyülü divan yoktu. Divanlara oturulur ya da yatılır, divan dediğin çok basit, çok sıradan bir şeydir. Yani, divan dediğin hangi hayal gücünü esinleyebilirdi ki?
Sayfa 70
512 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Dune Tanrı İmparatoru
Dune Tanrı İmparatoruFrank Herbert
8.2/10 · 2.857 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Çoğu insan güzel bir gelecek için idealize edilmiş bir geçmişe dönmek gerektiğini sanır... oysa öyle bir geçmiş hiç var olmamıştır."
Sayfa 470Kitabı okudu
Reklam
"Çoğu uygarlık korkaklık üstüne kuruludur. Korkaklığı öğreterek insanları uygarlaştırmak öyle kolaydır ki. Cesarete yönelten standartların çıtası alçaltılır. İnsanların iradesi kısıtlanır. İnsanların arzuları kontrol altına alınır. Ufuklara çit çekilir. Her hareket için kanun koyulur. Kaosun varlığı inkâr edilir. Çocuklara yavaş nefes almaları bile öğretilir. İnsanlar ehlileştirilir."
Sayfa 443 - Çalıntı GünlüklerKitabı okudu
Modern çağda halk ile bilgi arasındaki mesele azgınlaştı, çünkü bilginin halka ulaşmasını kendilerine yönelmiş baş tehlike olarak gören iktidar seçkinleri etkileri altında bulunan kurumları harekete geçirerek halkın bilgiyle hangi bağı kuracağı hususunda bir karar mekanizması oluşturdular. İtibarın ne olduğunu tarif etme tekelini elinde tutan bu karar mekanizması modern zamanlar boyunca halka "epistemic şiddet" uygulamıştır, uygulamaktadır.
Sayfa 151Kitabı okudu
Bu adamlar "opaque" tılar, kesif, nüfuz edilemez, her türlü saydamlıktan yoksun, kendilerine söz verilemeyen, başlarına yemin edilemeyen adamlar. Daha da korkuncu, hepimizin içinde bu adamlardan vardı. Ne zaman, haklı itirazımızı yapmaktan geri dursak, ne zaman mezalimi görmemek işimize gelse, ne zaman "Âlemin enayisi ben miyim?" diye düşünsek, ne zaman ilerideki mühim ve büyük iyiliklerimiz adına hemen önümüzde duran önemsiz ve ufak tefek kötülüklere rıza göstersek hepimiz bu adamlardan oluveriyorduk. Ne yapıp yapıp bu adamlarla savaşılmalıydı. Bu adamların yapabilirlik alanı daraltılmalıydı. Bu adamların borusu bu kadar çok ötmemeliydi.
yerdeniz

yerdeniz

, bir kitabı okumayı düşünüyor
Savaş ve Açlar
Savaş ve AçlarHasan İzzettin Dinamo
9.3/10 · 1.310 okunma
Reklam
Esasen yaşadığımız hayat ilk soruyu sorma gücünü gösteren, bu cesareti kendinde bulan insanlar için hazırlanmış tuzaklarla dolu. Her bunalımlı (kritik) durumda, bizleri, o sorgulamayan insanların kendilerini içinde rahat hissettikleri masallar bekler.
Dünyaya gelmek, bir saldırıya uğramaktır. Doğan bebek, havanın ciğerlerine olan saldırısının verdiği acıyla haykırır. Soğuk saldırır bize, sıcak saldırır. Açlığın, hastalığın, korkunun saldırılarını savuşturma yoluyla yaşarız, hayatta kalırız. Yaşıyor olmak, savaşıyor olmaktan başka bir şey değildir. Bir gün son nefesimizi verdiğimizde bize yapılan ilk saldırıyı tamamen püskürtmüş oluruz. Savaş bitmiştir.
Kısacası, siz hayatı görmediniz, onu zerrece tanımıyorsunuz. Gerçeklikle tanışıklığınız ise yalnızca teoriden ibaret. Acıyı küçümsemenizin, hiçbir şeye şaşırmamanızın sebebi ise çok basit: İçte ve dışta her şeyin beyhude oluşu, hayatı, acıyı ve ölümü küçümseme, hayatı derinlemesine anlama gayreti, gerçek mutluluk... bütün bunlar Rus tembellerine özgü bir felsefedir.
"...Ama öfkeli düşünceleri birden kesildi. Gençliğinin en erken döneminden bir anıyı, Preobrajenski Kapısı civarındaki o kocaman güneşli avluyu, şişelere vuran gün ışığını, tuğla kırıntılarını ve özgür sokak köpeklerini aniden ve apaçık hatırlayıverdi nedense. "Hayır, nereye gidebilirim ki. Hiçbir yere gidemem artık. Kendini kandırmaya gerek yok." diye hüzünlendi köpek burnunu çekerek. "Alıştım bir kere. Ben bey köpeğiyim. Entelektüel bir varlığım. En mükemmel hayatın tadına baktım bir kere. Nedir ki özgürlük? Duman, serap, kurgu... Bahtsız demokratların sayıklaması...""
Gezen kolun atlası
"Bir keresinde büyük bir kalabalığın toplandığını gördüm, elimdeki kitap dolu çuvalla aralarına karıştım. Hafîd, "Nerede olursak olalım ilim ana yurdumuzdur, cehalet yabancı bir yer. Unutmayın ki bir yerde hekimlere ve hukukçulara çok ihtiyaç varsa orada dirlik ve düzen bozulmuş demektir," diye söze başladı."
Sayfa 192Kitabı okudu
Şu sonuca varmıştık ki, bütün bilgilerin bizim içgüdüsel inanışlarımızın üzerine kurulmuş olmaları gerektir, ve eğer bunlar da atılacak olursa geriye hiçbir şey kalmaz. Ama bizim içgüdüsel inanışlarımızın birtakımları ötekilerden daha kuvvetlidir ve birçokları da alışkanlıklar ve çağrışımlar dolayısıyle, aslında gerçekten içgüdüsel olmayan ama yanlışlıkla böyle sanılan başka inanışlarla karışmışlardır. Felsefe, içgüdüsel inanışlarımızı katıksız olarak aşamalara ayırmalı ve olduğu gibi gözlerimizin önüne sermelidir: Önce bu inanışların en kuvvetlilerinden başlayarak ve büyük bir titizlikle şunu göstermelidir ki doğru ifade edildikleri zaman bunlar birbirleriyle çelişmezler, tersine, ahenkli bir bütün meydana getirirler. Bir içgüdüsel inanış ancak başka bir içgüdüsel inanışla çelişirse reddedilebilir. Eğer bu inanışlar arasında tam bir uyuşma olursa, bununla bütün sistemin güvenilirliği kuvvetlenmiş olur.
Reklam
yerdeniz

yerdeniz

, 1000Kitap'a katıldı.