Bazıları suya sabuna dokunmaz. Elini taşın altına koyma cesareti de gösteremez. Öyle kenardan bilge(!) bilge(!) ellerinde çay ya da artık neyse (!) laf etmeye bayılırlar. Çünkü canı yanmayana laf etmek çok kolaydır. Çünkü oturduğun yerden konuşmak çok eğlenceli...
Ne Mutlu Mutlulara adını Borges’in bir sözünden almış. Sözün tamamı: “Ne mutlu sevilenlere ve sevenlere ve aşktan vazgeçebilenlere. Ne mutlu mutlulara.” Yasmina Reza yirmi bir bölüme ayırmış romanını. Bölümler karakter adlarından oluşuyor ve her bölüm o karakterin birinci tekil kişili anlatımıyla ilerliyor. Herkes hayatının o anki bir kesitini anlatırken bazılarının geçmişi hakkında da bir şeyler öğrenebiliyoruz. Sadece üç kişi ikişer kez bölüm başlığı oluyor ki bu da zaten romanın sonunu bağlayan bir unsur olmuş.
Bu kadar fazla karakter, bu kadar fazla hayat, bu kadar fazla olay aktarırken ipin ucu kaçar diye düşünüyor insan ama Yasmina Reza bu konuda deneyimli. Oyun yazarlığıyla tanınan Reza dramatik kurgu bilgisini bu romanda ustalıkla kullanmış, karakterlerin art arda sıralanışı neredeyse bir sahneden başka bir sahneye geçiş gibi, bu nedenle Ne Mutlu Mutlulara sahneye de beyazperdeye de rahatlıkla uyarlanabilecek bir metin.
Melike Bayındır
Ezbere ve dayatma düşüncelerle kuşatılmış zihinlere kötü sürprizler yaşatacak olan başyapıt. Kitapta en sevdiğim nokta dostoyevski'nin insan türünün gerçek yüzünü her fırsatta, açıkça kaleme almış olmasıydı. İnsana sırf aklı var, düşünebiliyor diye tüm kötü özelliklerini görmezden gelerek anlamsız bir kutsiyet yükleyen muhafazakârlara sürekli gönderme yapan dostoyevski kitabın başlarında şöyle bir tespit yapıyor:
"Kimi zaman insanda 'hayvanca' bir zalimlik olduğundan dem vurulur, ama hayvanlara yapılan korkunç bir haksızlık, bir hakarettir bu. Bir hayvan asla insan gibi zalim olamaz; böylesine ustalıklı, böylesine sanatsal bir zalimlik insanda olur sadece. Bir kaplan yalnızca parçalayıp kemirir. İnsanları kulaklarından duvarlara çivileyip gece boyunca öylece bekletmek, bunu yapabilecek olsa bile aklının ucundan geçmez."
Karamazov KardeşlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202334,6bin okunma
"Bunun üzerine kalkıp gittiler. Nihayet bir gemiye rastlayıp ona bindiler ve o zat gemiyi deldi. Mûsâ duramayıp: “Ne yaptın öyle?” dedi “İçindeki yolcuları denizde boğmak için mi yaptın bunu? Vallahi çok müthiş bir iş yaptın!”
diyor. İşin iç yüzünü bilmeyen Musa aleyhisselamın itirazına yolculuk sonunda verilen cevap şöyledir:
"O gemi, denizde çalışan birtakım fakirlere ait idi. Ben onu kasden bir miktar zedeledim. Zira öte yanda, sağlam olan bütün gemileri gasbeden zalim bir hükümdar vardı." (Kehf, 18/70-80)
Haruki Murakami
Bende biraz Onur ünlü ya da Martin scorsese filmleri etkisi yarattı, bunu içerik ve biçimden bağımsız olarak söylüyorum.
Zira filmlerle tek ortak yanı roman bittiğinde her ne kadar bitirmiş olmanın hazzını yaşasam da tatmin duygusunu yaşamamam.
Bir şeyler eksik, bu yazarın okuduğum ilk romanı değil.
Belki de diğer kitapların da ki gibi daha gizemli bir konu bekledim, bilmiyorum.
Özetle sonuna kadar ilgiyle okunan gerçeküstü, akıcı bir roman.
Tarım ve alternatif tıp ile ilgilenen herkesin kütüphanesinde olması gereken bir kaynak. Tanım, inceleme,tarifler çok yalın bir dille yazılmış. Tavsiye ederim.