Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Talihsiz bir kuşağın çocuklarıydılar. Hayat onları hep mecbur bırakmıştı. Bıyıkları terlediğinden beri neredeyse bir gün olsun günyüzü görmemişlerdi. Çanakkale'de Trablus'a, Yemen'den Sina'ya, Balkanlar'dan Kafkaslar'a vurmadıkları coğrafya kalmamıştı."
Sayfa 13 - Sia kitap 1. Basım; Ekim 2020
Talihsiz bir kuşağın çocuklarıydılar. Hayat onları hep mecbur bırakmıştı. Bıyıkları terlediğinden beri neredeyse bir gün olsun günyüzü görmemişlerdi. Çanakkale'den Trablus'a, Yemen'den Sina'ya, Balkanlar'dan Kafkaslar'a vuruşmadıkları coğrafya kalmamıştı. Ve neticede, işte bu daracık odaya sıkışmışlardı. Uzuuuuun uzun anlattığı haritadan başını kaldırdı. Adeta nefes bile almayan arkadaşlarına baktı. Ulusun kader anıydı. Söylenecek ne varsa söylenmişti. Söz bitmişti. O çelik mavisi gözlerinde belli belirsiz bir keder bulutu dolaştı. "Vakit tamam" dedi... "Umutsuz olmayacağız. Uçurumun kenarındayız. Bizi canlı canlı mezara atmak istiyorlar. Son bir cüret belki kurtarabilir. Anadolu'ya geçiyoruz!"
Reklam
Talihsiz bir kuşağın çocuklarıydılar. Hayat onları hep mecbur bırakmıştı. Bıyıkları terlediğinden beri nerdeyse bir gün olsun gün yüzü görmemişlerdi, Çanakkale'den Trablus'a, Yemen'den Sina'ya, Balkanlardan Kafkaslar'a vuruşmadıkları coğrafya kalmamıştı.
Tecrübeli Subaylar
Ordu lağvedilmişti. Er yoktu. Ama, dünyanın en tecrübeli subay kadrosu dipdiriydi. Çanakkale'den Hicaz'a, Galiçya'dan Yemen'e, Libya'dan Sarıkamış'a kadar, üç kıtada vuruşmuş, savaş tecrübesi çok yüksek 15 binden fazla subay, milli mücadeleye katılıp, Anadolu'ya geçmişti.
Sayfa 73 - Sia KitapKitabı okudu
Talihsiz bir kuşağın çocuklarıydılar. Hayat onları hep mecbur bırakmıştı. Bıyıkları terlediğinden beri neredeyse bir gün olsun günyüzü görmemişlerdi. Çanakkale'den Trablus'a, Yemen'den Sina'ya, Balkanlar'dan Kafkaslar'a vuruşmadıkları coğrafya kalmamıştı.
İnsanın ruhunu daraltan kasvetli bir günün akşamıydı. Hava kararmıştı. Yağmur tükürür gibi çiseliyordu. 456 yıl sonra esir düşen İstanbul'un ıslak sokaklarında, fetih gururuyla devriye gezen işgal askerlerinin postal sesinden başka yankı yoktu. Şişli'deki 3 katlı pembe binanın perdeleri sıkı sıkıya kapalıydı. Gaz lambasının cılız ışığı, odayı hayal meyal aydınlatıyordu. 6 kişiydiler. üzerine harita yapılmış masanın etrafında ayaktaydılar. Talihsiz bir kuşağın çocuklarıydılar. Hayat onları hep mecbur bırakmisti. Bıyıklari terlediğinden beri neredeyse bir gün olsun gün yüzü görmemişlerdi, çanakkale'den Trablus'a yemen'den sina'ya balkanlardan kafkaslara vuruşma dıkları coğrafya kalmamıştı. Ve neticede, işte bu daracık odaya sıkımışlardı. Uzun uzun anlattığı haritadan başını kaldırdı. Adeta nefes bile almayan arkadaşlarına baktı. Ulusun Kader alanıydı. Söylenecek ne varsa söylenmiştir söz bitmişti. O çelik mavisi gözlerinde belli belirsiz bir kader bulutu dolaştı. Vakit tamam dedi Umutsuz olmayacağız Uçurumun kenarındayiz Bizi canlı canlı mezara atmak istiyorlar Son bir cüret belki kurtarabilir. Anadolu'ya geçiyoruz!
43 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.