Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Karanfil...
Ah benim örselenmiş incinmiş karanfilim Bir sessiz çığlık gibi kırmızı masum narin Bu ürkek bu al duruş söyle neden bu vazgeçiş Ne oldu ümitlerine, bu ne keder bu ne iç çekiş Sen ki özgürlük kadar güzelsin, sevgi kadar özgür O güzel başını uzat göklere, gül güneşlere gül Kırılma, küsme sen yine bir şiir yaz, çok değil inan az kaldı az Bu kadar erken susma biraz bekle, ağlama ağlama gül biraz Kırılma, küsme sen yine bir şiir yaz, çok değil inan az kaldı az Bu kadar erken susma biraz bekle, ağlama ağlama gül biraz Ah benim örselenmiş incinmiş karanfilim Bir sessiz çığlık gibi kırmızı masum narin open.spotify.com/track/6zXNFaVOG...
Bana bir bayram getirin. İçinde annem babam İçinde sevinçlerim olsun... Bana bir bayram getirin İçinde arkadaşlarım olsun Kapı kapı dolaşalım yine Bana bir bayram getirin Kahvaltı hazırlasın yine annem O gülümseyen yüzüyle... Bana bir bayram getirin İçinde oyuncaklarım olsun Rengarenk balonlarım. Taze umutlarım olsun Çocuksu düşlerim, Hesapsız gülüşlerim olsun bir de.. Bana bir bayram getirin Bayram gibi olsun işte... Şimdikiler benzemiyor hiç bir şeye..!
Reklam
— Aloo efendim yine ben — Yine ne oldu — Bir şey olmadı, bunlar iki kişi oldu — Nasıl yani — Bir de kız geldi — Napıyorlar — Yetmişlerdeki hippi sevgililer gibi yağmurun altında sarılıp oturuyorlar. — Gözlerini üzerlerinden ayırma — Ayırmıyorum ki zaten efendim şey kızmayın ama çok tatlılar ya..
Biliyoruz ki, bütün acılar bir gün geçer. Bütün fotoğraflar sararır. Yara kabuk tutar kapanır. Bir sabah yine taze ekmek ister canın kahvaltıda. Bir fincan sade kahve. Demli bir çay ister akşam üstü olunca. Sokakta mevsimi fark edersin, aynada kendini. Önceleri belli belirsiz, sonra gamzene kadar gülersin. Şarkılar mırıldanır, çekmecelerde renkli kalemlerini ararsın. Kuşlar gelir konar dallarına. Kırıldığın yerden çiçek açarsın. Bütün acılar bir gün geçer. YA DA ALIŞIRSIN
Bir filmin ayrılık sahnesinde adam,kadına şöyle demişti:“Yıllar sonra karşılaşırsak,yine şimdiki kadar emin konuş.Pişman olmayalım…”
Vaktiyle bir Atsız varmış var olsun!
DAVETİYE Ey Benito Musolini! Ey gayet yüce, İtalyanlar başvekili muhterem Düce! Duydum ki, yelkenleri edip de fora Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora. Buyursunlar... Bizim için şavaş düğündür; Din Arab'ın, hukuk sizin, harp Türk'lüğündür. Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa Türk eri de öyle gider kanlı savaşa. Hem karadan, hem denizden
Reklam
Yokuşun başında bir düşman vardı Onu vurmaya gittim yine kendimle vuruştum..
Varsın bir kaç keşke'yi daha lâyık görsün hayat, bize. Varsın hep hayatın yalnız tarafında olalım. Varsın herkes değişsin, herkesleşsin, biz yine de aynı kalalım. Yanlış olmaktansa yalnız olalım bir köşe başında. Edip CANSEVER
Soğuk bir kiş sabahı çok sayıda kirpi donmamak için hep birlikte ısınmak üzere bir araya toplanır. Ama kısa süre sonra oklarının birbirleri üzerindeki etkilerini görüp yeniden ayrılırlar. Isınma gereksinimi onları bir kez daha bir araya getirdiğinde okları yine kendilerine engel olur ve iki kötü arasında gidip gelirler, ta ki birbirlerine katlanabilecekleri uygun mesafeyi bulana kadar. Bunun gibi, insanların hayatlarının boşluğundan ve tekdüzeliğinden kaynaklanan toplum gereksinimi onları bir araya getirir, ama nahoş ve tiksinti verici özellikleri onları bir kez daha birbirinden ayırır
Evrendeki yerini merak edemeyen insanlığın düştüğü durum tekerrür eden meselelerde boğulmasıdır. Düşüncelerini ve arzularını ona sunulan imkanlar sanal olan suni yaşam belirlemiştir. Geçici gündemlerde ruhunu yitiren İnsanoğlu, geçen zamanı manidar yaşamak yerine sebepsiz beklentileri onu geleceğe hapis etmiş, geçmişin sanrısı ise peşini bırakmamıştır. İnsanlığın düştüğü bu içler acısı durumun sorumlusu ve suçlusu ile ilgilenmek yerine herkesin geçen şu zamanda kendini suçlaması gerekli olmuştur. Yeryüzünün bir tarafında insanlara sunulan muazzam lezzetli bir yaşam insanın içindeki canavarı sadece usluca susturmak ve susutururken besleyip büyütmek içindir. Herşeyin bir anda bu kadar kolay ve çabuk ulaşılması insanlığı yavaş yavaş içindeki karanlığa doğru sürüklemektedir. Elinde meşalenin olduğunu iddia eden soytarıların ise karanlığa yürüme cesareti yoktur halbuki meşaleyi eline büyük bir hazla alanda yine onlardır...
Reklam
Bu lanet yerde yine noluyo be 🤨 Sıkılmış portakal suyu gibi gezen insanlardan gına geldi artık tanrım nerde saçma sapan bir tipleme mıknatıs gibi çekiyorum amk
benim elimde kitap cuma akşamı sessiz kopuk kopuk geliyor kulağıma, ezan kime söylüyor ne diyor kent uğraşıyor Cuma akşamıyla ve o garip ses yalın bir köylü gibi yitiyor kentin çağıltısında ben yine kitap okuyorum Furuğ FERRUHZAD
“Unutmak diye bir şey yoktur. Yüklediğin anlamları kaldırmak vardır.” Ve bu unutmaktan daha güçlüdür. Çünkü unutuşta hadiseyle beraber tecrübenin yitimi vardır; verdiğin anlamı geri almakta tecrüben yine sende kalır...
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.