1984'te bahsedilen o kargaşa, görgüsüzlük, saldırganlık, yoksunluk, yoksulluk ve o kaos ortamı (özellikle proleterler)bana yer yer tanıdık geliyor niyeyse.Ve bu beni korkutuyor açıkçası.
Gecenin karanlığında bir fısıltı,
Tarih boyunca akan derin nehir gibi.
Her damlası alın teri, gözyaşı,
Bu toprakların türküsü…
Dağların ardında köyler,
Yoksulluğun çığlık attığı evler,
Ve kadınlar, çocuklar,
Her biri birer destan.
"Dostoyevski"
Nietzsche: (“Kendisinden bir şeyler öğrendiğim tek psikolog Dostoyevski olmuştur.”) der
Annesini, babasını, eşini, ağabeyini kaybetmiş "acıların insanı"
Dostoyevski'nin karakterleri deliliğin sınırlarında dolaşan, insan ruhunun en karanlık, en gizemli yanlarını açığa çıkaran karakterlerdir.
1849’da Çar
Şu yokluk, yoksulluk…
şu kör dilsiz sağır suskunluk…
Ve hep terkedildiğimiz şu büyük büyük yalnızlıklar…
İçimizde cehennem ateşi gibi yanan şu sersefil çaresizliklerimiz…
şu kuş tüyü kadar ağırlığı olmayan ve minik bir gülüş kadar bile ederi olmayan varlığımız…
Ya şu her gece karabasan gibi gelen korkunç hiçlik duygusu…
🔥SEKS TEHLİKESİ🔥
SEKS TATLIDIR AMA KADERİNİ YOK EDEBİLİR.
seks tatlıdır ama bacak arasında zehir vardır" (Okunması Gereken)
Erkeklerin çoğu çöküşüne ÇOKLU kız arkadaş neden olur.
Seks ruhsal bir karşılaşmadır, düzeltilmeyi kabul ediyorum, her kızda iyi bir ruh yoktur, bazıları şeytan, bazıları var
bacaklarının arasında zehir var.
Bazıları
Milliyetçilik ve ulusalcılık gibi davalar bu zamanda yoksulluk getirir. Bu halk bunu anlamadığı sürece bu halktan bir şey olmayacak.Kulun takvası ve doğruluğu dışında birşey olmamalı.