Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mustafa Kemal Atatürk
Salih Bozok anlatıyor: İngilizler Çanakkale'de Anafartalar Grubu'nu mağlup edip de cepheyi sökemeyince, yeni bir harekete giriştiler ve bu cepheyi sağdan çevirmek istediler. Düşmanın planını bozmak için Kireç Tepe'yi tutmak lazımdı. Halbuki oraya giden tek bir dar yol savaş gemileri tarafından makaslama ateş altına tutuluyordu. Her an gülleler korkunç patlayışlarla ortalığı alt üst ediyor, ölüm saçıyordu. Bir insanın değil, bir kurdun bile geçmesine imkan görülmüyordu. Kireç Tepe'yi tutmak emrini alan Türk subay ve askeri tereddüt içindeydiler; fırsat gözetiyorlardı. Fakat düşmanın ateşi bir an bile kesilmiyordu. Mustafa Kemal bu hali görünce siperlere koştu,askerin arasına karıştı ve sordu: ''Niçin geçmiyorsunuz ? '' İçlerinden biri cevap verdi: ''Düşman ölüm saçıyor, geçilmez !'' Mustafa Kemal zerre kadar korku ve tereddüt göstermeden: ''Oradan böyle geçilir!'' dedi ve ileri fırladı.Mehmetçik artık durur mu ? O da kumandanının arkasından ileri atıldı. Toz, duman, alev ve ölüm kasırgasını yaran askerler karşıya vardılar, tepeyi tuttular.
Enver Gökçe
Can yoktu ki sevdalara düşe, Kurt yoktu ki kızıl kana üşe Yoktum ki yol geçe Yoktun ki haber ulaşa Gül yoktu ki, dal yoktu ki.. Ve döne döne ateş Döne döne madde Gökler yarıla dürüle
Reklam
Karakışı buz gibi soğuk sokaklarda geçirmek zorunda olanların derdini, sıcak odalarda dijital dokunuşlar vasıtasıyla paylaşmaya çalışıyoruz. Üzerine bombalar yağdırılan çaresiz çocukların kişi başına düşen utancını azıcık hafifletebilmek adına içimizde öfke biriktiriyor, zalimleri sözlerimizle yaralamaya çalışıyoruz. Çevreye karşı duyarlılığımızı
8. Hikaye Tamamlama Etkinliği
Hikayemiz bu ileti altından yürütülecektir. Katılımcı sırası ve yorumlar için: #11646309
NigRa
NigRa
Saat gece yarısını çoktan geçmiş "yarım" diye belirtilen 12.30'u göstermekteydi. Akreple yelkovan iki ayrı uçtaydı, kavuşamayan iki aşık gibi diye düşündü. Sonra aklı yine yarım kavramına kaydı. 24'ün yarısı 12
HACKI (köpek deyip geçmeyin)
Hacki... Orta yaşlı profesör, her sabah işe gitmek için uğradığı tren istasyonunda sevimli mi sevimli bir köpek yavrusu ile karşılaşır. Bir süre sevip okşadıktan sonra sanki ikilinin arasında duygusal bir bağ gelişir. Profesör derse yetişmesi lazımdır ve tren kalkmak üzeredir artık. Ama vedalaşmak bir türlü mümkün olmaz... Durumu gören istasyon
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.