Bu yazı için kuracağım birçok güzel cümle vardı. O birçok güzel cümlenin birçok güzel sahibi vardı. Hiçbirisinin bu güzel cümlelerden haberleri yoktu, ama benim vardı. Bir cümlenin sahibi olmak demek, bir cümleyi mülk edinmek demek, ölümün ardındaki sürenin maliklerinden birisi olmak demektir. Ama kimin maliki? Hangi mülkün maliki? Fark ediyorsun, artık yazamıyorum. Zaten hiçbir zaman yazamadım, sadece bir tür olasılık benimki. Bir ense, bir nefes. Bir tür zincir. Bir duman gibi dağılan, ozmosun gerçekleşmesi gibi, bir tür kötü sonsuz benimkisi. Ev, bark, mesken, konut, bunların olmayış hali. Mekanın çözülüşü, ahlaksızlık, yol yordamsızlık, fiziğin metafizikle iptali.
Durağan bir kuralsızlık, zamanın meşguliyeti, mekanın yeryüzünde leylalığı. Ölük ezgiler. Rakamları katmak istemiyorum. Saniyelik ilgiler arasında ben nasıl var edebilirim ki kendimi? Büyük şehrin gece ışıklarında yağmur gerçeği anımsatmaz mı? karanlık bir sırt, artık arkaik değil mi? kim takar ki? Ben, mutlaka takarım. Ama karanlık bir sırtı artık kim sikler ki?