Yorum

mısra isimli okurun asıl gönderisini gör
Emire Nişli okurunun profil resmi
Canımın gizlisinde bir can idin ki Kan değil sevdamız akardı geceye, Sıktıkça cellad, Kemendi... Duymak, Gözlerinde duymak üç - ağaçları Susmak, Gözlerinde susmak, Ustura gibi... Gözlerin hani? ~Ahmed Arif~ nurlar içinde uyu muhteşem "ADAM"...
mısra okurunun profil resmi
Sevdiğinin gözlerine yüklediği anlamlar çok derin, duygu yüklü.
Emire Nişli okurunun profil resmi
Çok ama çookkk...Kadınını adeta ilahlaştıran bir adamdı o, canından bir parçasını yere göğe sığdıramayan,kadınına tapan bir ADAM daha ne olsun ki! Ah! Ahmed Arif ah! Beni "Leylim Leylim"in mahvetti.Beni benden etti, okuduğum her satırında yitip gittim adeta.
mısra okurunun profil resmi
Mektuplarında yüreğini açmıştı, tüm içtenliği ve hiçbir şey beklemezliğiyle. Bu yönünü çok beğenmiştim.
mısra okurunun profil resmi
Yazması dışında.
mısra okurunun profil resmi
Mektuplarını yanıtlaması, geciktirmemesi.
Emire Nişli okurunun profil resmi
Bir de o muhteşem mektuplardaki kullandığı dil çok şaşırtmıştı beni. Mektuplarını kaba bir dille ve bazen de küfür sayılabilecek söylemleriyle yazmış olması ilginç gelmişti diyebilirim. Fakat okudukça ve derine indikçe anlaşılıyor ki koca yürekli Adamın yaşam tarzından dolayı kullandığı bir dil, bir ifade şekliydi bu. Yaşamındaki sürgün ve hapis yıllarının etkisi de bir hayli yansımış sözlerine.
mısra okurunun profil resmi
Kitabı tekrar karıştırıyordum. Yine çok duygusal cümleler: "Beni sevmediğini söylemek ne diye üzer seni? Bu da bir gerçek. Sevgiyi yaratmak gerek. Bunda da bazan tek yönlü uğraşma, verme, ölümü göze alma, sonuç vermiyor. İster istemez işi bir talih meselesi olarak ben çoktan kabullendim. Üzme, zorlama kendini. Beni hiç sevmedin.” Evet kullandığı dil bazen şaşırtıcıydı ama onu üzmekten çok korktuğunu gösteren cümleleri de var. Oldukça içten kendini gizlemeden ifade etmiş, özünde dürüstlük var.
Emire Nişli okurunun profil resmi
Evet Mısra'cım. İşte bu! Dediğin gibi dürüstlük ve mertlik var damarında Arif'in. Riyasız, yalansız dolansız,çıkarsız ve sevdiği kadınını cinselliğinin çok dışında gören bir yüreği var. Bu çok güzel. Arif, dost gördüğü, dost bildiği Erbil'e açmış koca yüreğini. Onu, yere, göğe sığdıramamış dünyasında. Çok sevmiş, delicesine, tutkulu, şehvetli, ihtiraslı, önüne geçemediği, yüreğine söz geçiremediği bir aşktı. Bunun yanı sıra koruyan, esirgeyen babayiğit bir yürekle sarıp sarmalamıştır sevdiğini. Gözünden sakınmış. Evet sevdiğine kıyamamış. Leyla Erbil her ne kadar "dost" olarak görüyorum dese de Arif'e ben 50 ye merdiven dayamış bir kadın olarak hiç öyle algılamadım kendisini. Sadece kendinden uzak tutmak istemiş, bir çizgi koymuş kendince. O da çok sevmiştir elbette böyle bir adamı.Adı dostluk ya da arkadaşlık dahi olsa AŞK var tam tanımıyla. "Gözlerinden, burnunun üst dudağına düşen fark edilmez incecik gölgesinden öperim canım. Öperim ömrüm. Yaşşa! " diyor Arif...
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.