Yorum

K. isimli okurun asıl gönderisini gör
Semih Doğan okurunun profil resmi
Yazınızı beğenerek okudum. Bazı katılmadığım yerler var tabii ki ama genel olarak düşüncenizi gerekçeleriyle birlikte sunmuşsunuz ve bu da bizim için saygı duymayı zorunlu hale getiriyor. İşte bu şekilde konuşarak veya tartışarak ancak bu konuyu çözebiliriz. Herkesin fikrini belirtmesi ve medeni bir şekilde tartışması gereken bir konu. Her insanın içinde birazcık da olsa şiddet eğilimi, dolayısıyla kötülük olduğunu hepimiz kabul etmeliyiz. Yani genetik olarak geçen bazı bilgilerle doğuyoruz. (Bu konuda sözü felsefecilere bırakmakta fayda var aslında. Doğuştan bir takım bilgilerle doğar mıyız, yoksa her şeyi sonradan mı öğreniriz? Soruya cevap vermek için kendimi yetkin görmüyorum.) Eğitimli insanlar da elbette suç işler ama tecavüz etme noktasında eğitimsiz insandan daha bilinçlidir. Aralarındaki farklar, eğitimli insanın hayvani dürtülerini zamanla dizginlemeyi öğrenmesi veya tevavüz eyleminin sonuçlarını bilinçli bir şekilde idrak etmesi ya da hayvani dürtülerini “yasal yollarla” tatmin etmenin yolunu bulmasından/bilmesinden kaynaklanıyor. İlk aklıma gelen farklar bunlar. Bu yüzden işte eğitim şart diyoruz. Ben taciz/tecavüz meselesinin bir hukuk/ceza/ölüm cezası problemi olmadığını düşünüyorum. Çünkü kanunlarımız yeterince sert ve caydırıcı. Biz bu meseleyi ölüm cezası getirerek azaltabiliriz evet ama çözemeyiz. Kalıcı çözüm istemeliyiz. Geçenlerde Ağır Ceza Mahkemesi’nde bir spor hocasına, “küçüğün cinsel istismarı” suçundan 15 küsür yıl hapis cezası verildi. Adam spor hocalığı vasfını kullanarak küçük kızın arkasından beline sarılmış, “temas etmiş” ve sanırım kızı okşamış. Küçük kız daha sonra şikayetçi olmadığını beyan etmiş ama sanık hakkında 15 küsür yıl ceza verildi. Alt sınır 12 yıl zaten böyle suçlarda. Neyse, sonrasında kararı duyan çocuğun annesi “Benim oğlum suçsuz, yapmayın, etmeyin” diye sinir krizi geçirdi. Hakimlerin üzerine yürümeye çalıştı. Baygınlık geçirene kadar ağladı. Olan yine neticede bir kadına oldu yani... Hiç okumadığım Ali Şeriati’nin dediği gibi “Sizi rahatsız etmeye geldim.” İşte bu noktada hep bir hata yapıyoruz. Kendimizi sadece tacize uğrayanın ve ailesinin yerine koyuyoruz. Empati böyle olmaz. Kendimizi biraz da taciz edenin ve ailesinin yerine koymamız gerekiyor. Verilen karar doğrudur, yanlıştır tartışmıyorum. Sadece bu konuları siyasiler değil biz tartışalım istiyorum. Sonuçta olan hep bizlere oluyor.
K. okurunun profil resmi
Semih Bey her zamanki inceliğinizle konuştuğunuz için teşekkür ederim. Lisan-ı münasip bu olsa gerek. Her birimiz, daha doğrusu her bir aile birbirinden bu kadar farklıyken, verilecek eğitim nerede ve nasıl verilmelidir? Çocukları eğitmek bir şekilde mümkün fakat aileler nasıl eğitilebilir, bilmiyorum. Bir çocuğu abisinin, babasının, dayısının şerrinden ne korur bilmiyorum. İdam düşüncesi en çok böyle anlarda benim için kuvvetlenmekte. Çünkü yüzde yüz kanıtlanmış ve itiraf edilmiş suçlarda bunun olmaması için tek gerekçe, sizin yazınızda belirttiğiniz gibi devletin imzaladığı uluslararası sözleşmelerde yer alan maddeler ve bunların sınırları olabilir. Lakin Avrupa sosyo-kültürel yapısı bizden bu kadar farklıyken, hukukunu almak noktası da beni epeydir düşündürüyor. Demek istediğim şu; şu an birçok suç için belli sürelerde hapis cezası ya da para cezası uygulanmakta. Bir Kore dizisi izlemiştim. İsmini hatırlamıyorum uzun zaman oldu. Suçu da hatırlamıyorum. Verilen ceza sokakları temizlemekti. Bir başka ceza yaşlılarla ilgilenmekti falan. Bizde de en basiti birkaç aylık hapis cezası olmak üzere, hapis alternatifi cezalar uygulanamaz mı? Taciz- tecavüz durumlarında, yaşam hakkı göz önüne alınarak bugün sizin belirttiğiniz sınırlar içerisinde hapis cezası veriliyor. Hapse girmiş bir insanın, ömründen giden yıllar, onun oradan bir suç makinesi olarak çıkmasından ve hapiste bulunduğu zaman zarfı içinde taciz-tecavüz vakalarına karışamamasından başka ne işe yarıyor? Bunlar hapisten çıktıktan sonra onca yılın 'yokluğu' içinde çok daha ürkütücü bir kafayla çıkıyorlar. Bu yüzden bu insanların fiziksel olarak engellenmesi düşüncesindeyim. Çok vahşice işlenmiş tecavüz vakalarında hem kırbaçlansın hem hapse atılsın hem de hadım edilsin. Sadece taciz varsa, sadece kırbaçlansın hapse atılmasın. Hapiste geçirilen yılların geri dönüşü yok. Kırbaç ise fonetik olarak dahi çok sert bir kelime, fiziksel olarak geçer ama çektiği acı aynı o tacize- tecavüze uğrayan kadınların çektikleri gibi zihinlere kazınır. Kişi suçsuzsa zaten, (taciz vakalarında) hapsin de geri dönüşü olmadığı için kırbaç yemeyi göze almak acıtır ama tercih edilesi. Bu yüzden empati konusunda çok ama çok haklısınız. Suçsuz insanlar bugün yanlış yere hapse gönderiliyorsalar, Allah suçsuz yere o duruma düşmekten korusun herkesi, hapis cezası mı böyle bir ceza mı o kişilerce tercih edilir düşünmek lazım. Acı gelse de bir toplumun bir kesimi için daha caydırıcı olacak, suçsuz yere hapis cezası çekecek biri içinse, ömürden gideceğine daha tercih edilesi bir ceza olacak düşüncesindeyim.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Ben de size teşekkür ederim. Eğitim savını, kalıcı çözümün oluşması için ortaya sunuyorum. Yoksa kısa vadede eğitimin bir çözüm olmayacağını ben de biliyorum. Uluslararası sözleşmeler veya mevcut kanun maddelerinin hepsi çöpe atılıp yeni maddeler üretebiliriz. Sonuçta bu metinler, ilahi metinler veya %100 doğru olan metinler değiller. Ben o yazımda uluslarası sözleşmeler üzerinden örnek verirken, “ne oldu da 14 senede fikirler değişti,” diye sorgulamak istemiştim. Yoksa amacım kanunların değişmeyeceğini söylemek değil. Tam tersi düşünüyorum zaten :) Alternatif cezalar elbette düşünülmelidir. Sadece şunu göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Cezaların artırılması veya ölüm cezasının yeniden getirilmesi uzun vadede bir çözüm olmayacaktır. Cezaların artırılması veya idam cezasının getirilmesi, sanıklara verilen beraat kararlarını büyük bir oranda artıracaktır. Zira suçsuz bir insanı mahkum etmektense suçlu bir insanı salıvermek her zaman daha yeğdir. %100 ispatlanamayan suçlarda(ki teknik olarak zaten mümkün değil bu) hakimler birinin öldürülmesine karar vermektense salıverilmesine karar verecektir. Bu da bizim istediğimiz çözümden oldukça uzak kalıyor. Tekrar teşekkürler. Keşke oturup uzun uzun tartışabilsek ama ancak bu kadar oluyor :)
K. okurunun profil resmi
Kalıcı bir çözüm olarak eğitim nasıl verilmelidir peki? ''Cezaların artırılması veya idam cezasının getirilmesi, sanıklara verilen beraat kararlarını büyük bir oranda artıracaktır. Zira suçsuz bir insanı mahkum etmektense suçlu bir insanı salıvermek her zaman daha yeğdir. %100 ispatlanamayan suçlarda(ki teknik olarak zaten mümkün değil bu) hakimler birinin öldürülmesine karar vermektense salıverilmesine karar verecektir.'' İşleyişle ilgili bu cümleler karşısında çaresizim.. Aslında yazı dili çoğu zaman yanlış anlaşılmaya müsait olsa da bir yandan da sözümüz hiç kesilmeden kendimizi ifade edebiliyoruz, bu da güzel bir şey. :)
Semih Doğan okurunun profil resmi
Esasında şöyle düşünüyorum. Bu konuda alanında uzman en az bir sosyolog, bir psikolog, bir hukukçu, bir eğitimci, bir siyasetçi, bir tarihçi vs. çoğaltılabilir bir araya gelip tartışmalı ve öyle bir karar verilmeli. Eğitim konusunda uzman değilim ama ilkokulda uygun bir yaştan başlayarak cinsellikle ve cinsel suçlar ile gerekçeleri ilgili bilgiler verilmeli. Başkasının bedenine izinsiz bir şekilde dokunmanın kanunlarımızda hangi suçların ihlali anlamına geldiği anlatılmalı. Sadece cinsellik nasıl yaşanır diye anlatılmamalı. Genel bilgiler içermeli. Düşüncem bu şekilde ama dediğim gibi uzman değilim :)
K. okurunun profil resmi
Sitedeki birçok soruna getirilen çözüm altenatiflerinin hayata geçiriliş hızına bakıyorum ve efkar basıyor. İçmesem de sigara içesim geliyor ve sigarayı Hümeyra kayıtsızlığında bir ifadeyle üflemek istiyorum. :) Yorumunuzun her bir cümlesine katılıyorum. Umarım güzel günler de bizi görür. Çözümler kalıcı, en azından azaltıcı olur.
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.