İletinin devamı 3(son)
Ama gel gör ki kosinüs formülleri maalesef böyle değil... Sinüsler bir tarafta kosinüsler diğer tarafta herkes kendi aleminde. İşaretleri falan zaten hiç saymıyorum, ışıksız pavyon ortamı var böyle bir saçmalık görmedim. Bir kez olsun değer verdiğini göstermedi ve hiçbir zaman sinüsün yanında durmadı. Günahının bedelinin matematik dünyası içerisindeki kutsal değerlerce emcüklenmesini diliyorum.
Neyse, sonuç olarak sinüs sürekli olarak dostunu yanında istedi. Değer verdi. Uğraştı. Çabaladı. Ama her seferinde sonuç hüsran oldu. Onun bu arzusunun devamlılığının sebebi neydi? Ulaşamamak. Ulamadıklarınızın köpeği oluyorsunuz. Gözleriniz ise hiçbir mahlukatın yaşayamayacağı ölçüde kör. Bu durum sadece size özgü.
Gözlerini açtığında ne oluyor? Koca bir hayalkırıklığı. Kalpler yıkık dökük. Kafada bir soru var, kendin de cevap veremiyorsun ama sürekli olarak kendine soruyorsun:
"Ne yaptım ben?"
Cevap vermek mi istemiyorsun, yoksa cevaplar seni korkutuyor mu; belki de yeterli gelmiyordur. Sarhoştun ve bir anda ayıldın. Gözlerin açıldı. Ama duygularını artık ortaya atamazsın. Güvenemezsin. Belki de sevemezsin bir daha kim bilir... savunabileceğimiz ne kaldı ki? Ardında hayal kırıklıkları, önünde ise koca bir ümitsizlik...
Gel o cümleyi tekrar okuyalım:
"Sinüsün de sevebileceğini, ona da insan muamelesi yapılması gerektiğini yeteri kadar savunabileceğimi hissetmiyorum artık."