Livaneli, Auster için Edebiyat Mutluluktur kitabının 175. sayfasında demiş ki : "Yazarlığını biraz zorlama ve renksiz buluyorum, "anlatacak hikayesi yok" duygusuna kapılmadım değil, okurun ağzında kekremsi bir tat bırakmaktan ileri gidemiyor."
İncelemende karşılaştıklarım ise epey keyif almış olduğun, Babil Kulesi ve Don Quijote kuramı gibi edebiyata yeni renkler kazandıran, gerçek Auster ile sahtenin karşılaşması, hatta derinlik ve bunaltıcılık arasında gidip gelen bir yazımının da olduğu. Şimdi bir kitaptan bir kitaba bu kadar değişiklik gösterebilen bir yazar için nasıl renksiz sıfatı yakıştırılabilir ki? Nasıl anlatacak hikayesi yok denebilir ki? Kekremsi bir tat kaldı mı ağzında değerli Nigra? Bir kitap okuduktan sonra ağızda kekremsi bir tat bırakmayı Livaneli nereden öğrendi? (bkz : anlamı o kadar da bilinmeyen sözcük kullanayım da ne dediğimi anlamasınlar)
Bir kitap bir okura "Kimsin sen?" sorusunu sordurabilmeyi başarmışsa o kitap iyi diye algılıyorum ben, inceleme için eline sağlık değerli arkadaşım.