Erhan Bey, Oğuz duymasın ama bu öykü türünü hiç sevmedim. :) Tamam, Allah var. Hakikaten yazılırken kafa patlatılmış, emek harcanmış. Buraya lafım yok. Lafım öykünün türüne. Eğer öyküler yenilebilen şeyler olsaydı, bu öykü, türünden dolayı ağzımda metal tadı bırakırdı herhalde. İnsana geçen ne bir his ne de bir ışık. Yani ne bileyim, şu anlatılan manzara bir tablo olsaydı eminim daha çok ilgimi çekerdi ama yazınsal olarak pek ısınamadım.
Sizce de öykü için çok uç noktada bir teknik değil mi? Yani öykü bu kadar sınırları zorlamalı mı?