Dolayısıyla bana da yazmaktan vazgeçtiğim yorumu buraya bırakmak kalıyor:
Sanırım anlamak istemiyoruz. Özgürlük, yapmak istediğin her şeyi yapmak değil, yapmamak için karar verdiğin şeyleri yapmana engel bırakmamaktır. İnce çizgidir bizi anlamsızlığa iten. Yapmak istediğime engel yoksa, bir başkasının yaşına bakmaksızın kötülük etmek de özgürlüğüm olur. Hatadır bu. Yapmamak için karar kıldığımız şeyleri (başkasının hakkına, malına, ırzına, namusuna, ideolojisine, inancına, a'dan z'sine... müdahale etmemeyi) yapmamıza engel olan her şeyi (kurala aykırı giden sapkınları, karşılıksız emek sömürmeyi ilke edinenleri, savaşı meşru kılanları, yaş farkı gözetmeksizin cinsel istismara bulunanları, a'dan z'sini...) ya ıslah etmek ya da yok etmektir.
Kişinin kendi kararına bırakılırsa toplum sözleşmesi yok demektir, hudut yok demektir ki bu da seni bu metnin başına götürür. Kısır döngü... Kişi kendi kararıyla değil, mağdurun mazlumluğunu muhafaza etmek şartıyla adalet uygular. Önce mağdurun hakkı: ölmesine irade edilen bebeğin, karşı koymasına engel olunan kadının, emeği çalınan mal sahibinin, a'sının z'sinin...