Böyle düşünüldüğünde;
- Sezsiz kalmak
- Anlayış göstermek
- Mütevazilik
- Alttan alma
gibi güzel erdemleride kibir olarak telakki etmek lazımdır ki (niyete bağlıdır) buda pek mümkün değildir. Şöyle ki;
Aslında hoşgörünün yokluğu bir kibirdir. Çünkü, Hoşgörü anlayışın kabul halidir ki bu nokta da saygıdan ayrılır. Bu açıdan bakıldığın da Hoşgörü saygı gibi sınırsız değildir. Ve kibir de kabulden değil, kabulsüzlükten (yani hoşgörüsüzlükten) doğar. Peki her hoşgörüsüzlük kibir midir? Hayır değildir. Çünkü;
KİBİR KİŞİNİN NEFSİNİ MÜDAFASIDIR, HAKKI HAKİKATI DEĞİL. Ve asıl kibir ALLAHA KARŞI GÖSTERİLEN HOŞGÖRÜSÜZLÜKTÜR. Ve;
Kibre karşı kibir sadakadır.
(Hadis-i Şerif)
Rica ederim. Kibir hastalığına kapılmamak için pek hoşgörmediniz sanırım. :)
Bilâkis. Hadis paylaşılmış bir yorumu hoşgörmek haddim değil. Kibir gizli bir düşmandır, öyle gizlidir ki kusursuz maskeler takınır.
Çok sevdiğim bir duadır; Ali İmran Sûresi, 8. Ayet-i Kerime;
“Rabbenâ lâ tuziğ kulûbenâ ba’de iz hedeytenâ veheb lenâ min ledunke rahmeh(rahmeten), inneke entel vehhâb(vehhâbu). “
“Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, kalplerimizi saptırma. Katından bize bir rahmet bağışla. Muhakkak ki sen, Vehhab’sın (bağışlayansın).”
Bu ayeti paylaşmak haddiniz demek. :) Kalbi saptıran fikirlerimiz ve aynası olan dillerimizdir. Bu zamanda şeytanın sağdan vurması da pek meşhurdur. Ayetleri saptıranlarda... Peki sorarlar o zaman adama;
Allaha iman etmek sizin haddiniz mi?
Bu arada "Kibir gizli bir düşmandır, öyle gizlidir ki kusursuz maskeler takınır." bu sözünüze (genel olarak) katılıyorum. Şeytanın sağdan yaklaşması gibi, çok tehlikeli... Samimiyet çok önemli...
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.