Varoluşçuluk ile dindarlığı birleştiren düşünürler, Tanrı'nın insanı kul veya köle olarak değil, özgür bir varlık olarak yarattığını düşünmek zorunda olduğumuzu vurgularlar. Tanrı, insana saygı duyduğu için onu özgür olarak yaratmıştır. Bu özgürlüğü ahlaki meşruluğunu kaybetmiş mutlak bir dünyevi iktidara teslim etmek, insanın hem Tanrı'ya hem kendisine ihanet etmesi anlamına gelir.