Nietzsche'nin dediği gibi, "Kendine en ağır yükü aradın: bulduğun, kendindi... Kendini sırtından atamadın!" Evet, derdimiz ve dermanımız, varımız yoğumuz kendimizde saklı.
Kendimizle olan savaşımız en büyük yükümüz. Ancak, eğer kendimize karşı "el iyisi" isek? Yani başkalarına gösterdiğimiz kadar nezaketi ve hoşgörüyü
Müslümanlar olarak içinde yaşadığımız rejim belimizi ikiye büküyor. Yarım asırdır sırtımızda çirkin bir kambur taşıyoruz. Yükümüz ağır, sorumluluk duygumuz ise zayıf. Kamburun farkında olmayanlar milyonlarca. Yardımlaşma hissimiz güdükleşmiş. İslâm dünyasının her tarafında Müslümanlar mı katlediliyor, yoksa Mecusiler mi umurumuzda değil. Gafletin kuyusu içinde ilmimizin, ehliyetimizin, memuriyetimizin vasfına bakmadan üzerimize vazife olmayan mevzuların tartışmasına dalmışız.
Kolay olmayacağı başından beri belliydi! İlk insan ve ilk Peygambersin ama bir oğlun bir oğlunu öldürüyor. Nuh aleyhisselam’sın ama eşin ve çocuğun iman etmiyor. İbrahim aleyhisselam’sın ama ateşe atılıyorsun. İsmail aleyhisselam’sın ama bıçak boynuna dayanıyor. Yakup aleyhisselam’sın ama çocuğunun hasretiyle yaşıyorsun. Yusuf aleyhisselam’sın ama