Yaptığımız şeyi ilkel bir tanımlamaya indirgemek istemiyorsak, sonuçta onun hakkında, canı nasıl istiyorsa öyle yaşıyor, ayrıca yaşamdan elinden geldiğince zevk almaya çalışıyor dememiz gerekir.
Her şey sürekli değişiyordu, sürekli yeni biçimlere bürünüyor, olaylar büyük bir hızla birbirinin ardı sıra koşuyor ve her şey iz bırakmadan, ama bir sonuca da varmadan yok oluyordu.
Çok arzuladığı bir tek şey vardı: Nihayet yolunu bulmak, nasıl olursa olsun (yeter ki bu anlamsız karışıklık içinde dönüp durmasın) düz bir yola çıkmak istiyordu...
Sonrasında da -gayet doğal olarak- soğukluk, karanlık, boşluk vardır elbette… Her şeye yabancılaşma, hiçbir şeyi anlayamamanla biter… Önce nasıl sevebileceğini anlayamazsın, sonda da nasıl yaşayabileceğini.