‘’Yoluma yol ol, yüreğime güneş gibi doğ. Sancılar içindeyim, acıdan bitiğim. Taşkın bir ırmaktım da ovalara su serptim. Yanan ateştim külümü rüzgara verdim. Akrebin zorda kalınca kendi zehrini kendine vermesi gibi varlığımı varlığınla zehirledim. Gök sağaltır nemini rahatlar, kuş uçar göklere zayıflar, açılır sandıklar dile gelir, bülbül, gülden dikeni var diye vazgeçmiş değildir. Haykırdım göklere içimi serdim. Sırrımı dağlara taşlara verdim. Ölümü kaldıramayan dağlar taşlar, acep ne eder bu gönül ilişkisinde? Sırrım açığa çıktı nihayetinde. Atıp kurtuldum onlardan. Dediğimi dedim, kafama koyduğumu ettim. Seni sevdiğimi cümle âleme resmettim.’’
“Doğacağım yeri ben seçmedim, seçim hakkım yoktu. Allah böyle istemiş. Kimliğimi yok edemem, istesem de istemesem de Arap’ım, bunu suç olarak görüyorsan senin sorunun."
özgürlük var dediğim ülkede kadınlar bu şekilde öldürülüyor, kızlar baskı altında yaşatılıyor, dövülüyor, satılıyor, istemedikleri evliliklere zorlanıyor buna da namus deniyordu.
“Dedikodu mu? Kadına mı benziyorum?"
“Ah arkadaşım, dünya çapında yapılan araştırmaların sonucu erkeklerin kadınlardan çok daha fazla dedikodu yaptıkları yönünde"
Evlilik için sadece aşk yeterli değil, çevre faktörü ve ailelerde çok önemli. Evlendiğin zaman sadece erkekle evlenmiyorsun, ailesi de şu veya bu şekilde hayatına dâhil oluyor.
"Türkiye’den ne haberler var."
Ne olsun be kral bildiğin gibi işte ortalık karmakarışık bir el atsan da ekonomimiz düzelse, mesela bol bulduğun petrolü bedava verebilirsin,