‘’Yoluma yol ol, yüreğime güneş gibi doğ. Sancılar içindeyim, acıdan bitiğim. Taşkın bir ırmaktım da ovalara su serptim. Yanan ateştim külümü rüzgara verdim. Akrebin zorda kalınca kendi zehrini kendine vermesi gibi varlığımı varlığınla zehirledim. Gök sağaltır nemini rahatlar, kuş uçar göklere zayıflar, açılır sandıklar dile gelir, bülbül, gülden dikeni var diye vazgeçmiş değildir. Haykırdım göklere içimi serdim. Sırrımı dağlara taşlara verdim. Ölümü kaldıramayan dağlar taşlar, acep ne eder bu gönül ilişkisinde? Sırrım açığa çıktı nihayetinde. Atıp kurtuldum onlardan. Dediğimi dedim, kafama koyduğumu ettim. Seni sevdiğimi cümle âleme resmettim.’’
Gönlümde bir fırtına, sonu tufan,
Rüzgar her estiğinde adını söylüyor.
Kulaklarım sağır olsun diliyorum.
Dudaklarıma mühürlenmiş gibi sözcük gibi ismin...
Hangi cümleye başlasam başına adını koyuyorum.
Dilim lal olsun istiyorum.
Aklım bir zincir vursun yüreğime,
Her halkada demirin soğukluğu yaktığın ateşi söndürsün diliyorum.
Kalbime ayaz vursun, donsun.
Öldürmeye çalıştığım sen değilsin!
Kaçtığım sen değil...
Elimde bir hançer, sen yeni güne doğ.
Bırak ben öleyim...
Atilla İlhan
Büyük aşklar nefretle başlar... Polis kızımız Simay ve yakışıklı prensimiz Borkan için de böyle oldu. Farklı kültürlere sahip olan ikili, Kerem ve Hasretin korumalığını yapmak için Kaş''a giden Simay'in Borkan'la karşılaşmasıyla başlar. Her ne kadar birbirlerinden nefret ettiklerini düşünseler de kader ağlarını onlar için öyle bir ördü ki çözmek mümkün olmadı. Aşk kaçınılmazdı! Maddi sıkıntılar yaşayan Simay, Kuvveyt'e dedesinin yanına gider. Ve o günden sonra olay zincirlerinin ardı arkası kesilmedi.
*Okyanusun ortasında iki yabancı gemiydik. Kendi rotamızda giderken fırtına çıktı yan yana geldik. Kurtulmak için birbirimize yardım etmek zorundaydık, yoksa batacaktık.
*"Aşkı sevgiyle beslemezsen ölmeye mahkumdur."
*Hiç bitmeyecek sandığımız günler vardır, biterler.
Hiç dinmeyecek sandığımız fırtınalar da dinerler.
Ve asla yaşayamayacağımızı sandığımız duygular vardır, aniden kapımızı çalan...
Bir yorumda gorup okumaya karar verdigim bir kitap.Konusu itibariyle ilk 300 sayfa gayet guzeldi .Ama, sonra konu birlesmis milletler oldu konu icinde konu ,hikaye icinde hikaye bir ara kacirdim kim nereliydi , ne zamandaydi yazarimiz ne yapmis anlamak imkansizdi.
Simdi bitti derken hop farkli bir kurgu kafam karissin beni neye ugradigima sasirtsin diyorsaniz bu kitap o:) #
“Doğacağım yeri ben seçmedim, seçim hakkım yoktu. Allah böyle istemiş. Kimliğimi yok edemem, istesem de istemesem de Arap’ım, bunu suç olarak görüyorsan senin sorunun."
özgürlük var dediğim ülkede kadınlar bu şekilde öldürülüyor, kızlar baskı altında yaşatılıyor, dövülüyor, satılıyor, istemedikleri evliliklere zorlanıyor buna da namus deniyordu.
“Dedikodu mu? Kadına mı benziyorum?"
“Ah arkadaşım, dünya çapında yapılan araştırmaların sonucu erkeklerin kadınlardan çok daha fazla dedikodu yaptıkları yönünde"
Evlilik için sadece aşk yeterli değil, çevre faktörü ve ailelerde çok önemli. Evlendiğin zaman sadece erkekle evlenmiyorsun, ailesi de şu veya bu şekilde hayatına dâhil oluyor.