Güneş, hidrojen yakıtını o kadar büyük bir cimrilikle kullanır ki tükenmesi için 10 milyar yıl geçmesi gerekecektir. Güneş'in zaten 5 milyar yıldır yandığını düşünecek olursak, yaklaşık 5 milyar yıl daha zamanı vardır.
İnanılmaz bir şekilde atomun büyük çoğunluğu boşluktan oluşuyordu. Hatta atomların içi o kadar boştu ki eğer maddedeki tüm boş alanları sıkıştırarak yok etme şansımız olsa, tüm insan ırkını bir küp şekerin içine sığdırmak mümkün olurdu.
Mikroskobik dünyanın öngörülemezliği, insanoğlunun daha önce karşılaştığı hiçbir şeye benzemez. Tamamen yeni bir şeydir. Einstein'ın görelilik ile değil de fotoelektrik etkiden ışığın parçacık benzeri yapısına dair çıkarsamasıyla Nobel Ödülü'nü kazanmış olması işte bundandır.
Epikür, MÖ 341 - MÖ 270 yılları arasında yaşamış, adını verdiği Epikürcülük felsefe okulunun kurucusu olan Yunanlı filozoftur. Tıpkı atom fikrinin öncüsü Demokritos gibi evrenin atomlardan oluştuğuna inanmakla birlikte, ondan farklı olarak evrenin mutlak ve determinist bir yapıda olduğu görüşünü benimsememiştir.
Epikür'e göre felsefe mutluluğa ulaşmak için bir araçtır. Her ne kadar Epikürcülük, yalnızca basit bir zevk ve haz felsefesi olarak bilinse de, Epikür’e göre yaşamın amacı, bedende acıya ve sıkıntıya yer bırakmamak ve ruhsal bir dinginliğe ulaşmaktır. Bu da akıl sayesinde evreni tanıyarak ve hayatın sınırlarını anlayarak mümkündür. Onun felsefesinde haz, günümüzde çoğu zaman sanıldığı gibi kendini kaybetmek değil, mütevazı ihtiyaçlarla ve basit nimetlerle yetinerek sakin bir mutluluğa erişmektir. Ayrıca onun felsefesine göre dostluk da mutlu bir yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır.
Epikür, ölüm ve tanrılar hakkındaki görüşleriyle de dikkat çeker. Ona göre, ruhumuz da bedenimiz gibi atomlardan meydana gelir ve ölüm anında bu atomlar çözülür. Bu nedenle, ölümden sonra bir yaşam olmadığını savunur. Bu düşüncesini günümüzde bile popüler olan şu sözleriyle özetlemiştir: "Ölümden korkmak bilge kişi için anlamsızdır; çünkü yaşadığımız sürece ölüm yoktur, ölüm geldiğinde ise artık biz yokuz." Tanrılar hakkında ise onların varlığını reddetmez, ancak insanların yaşamına müdahale etmediklerini ve kayıtsız olduklarını ileri sürer.
İncelemeyi daha fazla uzatmadan keyifli okumalar diliyorum.