Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Meşhur Türk Tarihini yazma hevesi
Fakat düşünüyorum ki, milletin şahıslarının sıhhatine hizmet devede kulak nev'indendir. Asıl bu milletin hastalığı, styasî, harsî ve ilmîdir. Bunlara hizmet etmek asıl hizmettir. Hekimlik maişet, bunlar da amatör ve zevk-i sanatım olsun dedim. Balkan Harbi'ne kadar milletin meydana çıkması aleyhinde idim. Bunun gizli din taşır gibi taşırdım. Balkan Harbi neticesi bu korkumu izale etti. Hem de Rum, Arnavut, Bulgar, Ermeni ve emsalinin yaptıkları şeyler Türklüğümü galeyana getirdi, Bu millete Türklüğünü bildirmek, atalarının şanlı zaferlerini, menkıbelerini öğreterek ona millî benliğini vermek, en mühim ve en evvel olan bir iştir kanaatini hasıl ettim. Bumun için de bir Türk Tarihi yazmalıdır, dedim. Bu yolda tetkikata başladım." Dr. Rıza Nur
Sayfa 120Kitabı okudu
Kurtuluş Savaşı'nı Anlatan Rıza Nur Bey
"Bütün tafsilatı ile fedakârlarının, kahramanlarının adlarıyla yazılması lazımdır. İçlerinde bulunmadım. Yazamam. Aralarında bulunan biri yazıp tarihe tevdi etmelidir. Hatta bunların adlarını havi oralarda birer abide dikmelidir. Milli terbiye ve çocuklarımızın kahramanlığa sevk ve Türklüğü müdafaa duygularını yükseltmek için bu kıyam ve savaşlara dair eserler yazılmalıdır." tavsiyesinde bulunur. Yine Millî Mücadele günlerine ilişkin birisi kendi gözleriyle gördüğü, diğeri işittiği iki menkıbe naklederek bunların da tarihe yazılmasını, mal olmasını ister: "Bu yollarda giderken mühimmat nakleden kağnılara rast gelirdim. Bir kağnı iki büyük top mermisi nakledebiliyor. Yağmur var. İhtiyar bir köylü, paltosunu çıkarmış, mermileri örtmüş kendisi sırsıklam. Şu mübarek Türk mermiyi canından ziyade düşünüyor. Kastamonu'da bir şey hikäye ettiler. Cephane gelmiş, kağnıları toplamışlar. Bir kadın da sırtında birkaç aylık çocuğu ve kağnısı ile gelmiş. Herkes acımış "Kadın sen köyüne git!" demişler. Kadın ağlamış ve "Bırakın! Bunun babası gâvurun karşısında öldü. Oraya cephane taşıyayın. Bu da, ben de bu uğurda ölelim. " demiş. Gözlerimden yaş geldi. Bu Türk'te bu hamiyet nedir. Millî harekette böyle menkıbeler binlercedir."
Sayfa 143Kitabı okudu
Reklam
Üzülerek bitiriyoruz...
Dr. Rıza Nur, 8 Eylül 1942 Salı günü, yazı masası üzerindeki dergisinin 19, sayısına müsvedde ve tashih üzerine başını koymuş bir halde ölü bulunmuştur. Rıza Nur'un üzerine manevi oğlu Atsız, kalan yazılarla 18 Fylul 1942'de 18. sayıyı yayımlar. Rıza Nur'un Tanrıdağ'da yayımlanan "Millî ilâhi"sinin sonu şu cümleyle bitiyordu: "Sen
Sayfa 243Kitabı okudu
Sürgünde Bir Osmanlı
"Avrupada Türk ve Müslümanlık aleyhine müthiş bir düşmanlık vardır. Bunun sebepleri Haçlı muharebeleri, Hristiyanlık taassubu, Türklerin Avrupa fütuhatı, Hanların Avrupa'yı istilasıdır. Papazlar kilise ve mekteplerde asırlardan beri çocuklara bunu telkin etmişlerdir, hâlâ da ediyorlar. Pariste Pateo'nun duvarında Attila'nın Paris üzerine yürüdüğünü gösterir ve Attilâ'yı perişan bir kıyafette, yalın ayak, atı dizginsiz olarak bir vahşi hålinde tasvir eder bir resim yapmışlardır. Yine bu sayede Genevieve adında bir kadını Paris'i Attilâ'dan kurtardı diye Saint yapmışlardır. Paris'in patronu olmuştur. Kadının bir şey kurtardığı yoktur. Attila Parise girecek iken, sadece dönmüş Orlean'a gitmiştir. Avrupalılar bizim memleketleri alınca kabahat değildir; bizim vaktiyle Avrupa'yı zaptımızı alçaklık, barbarlık ile tasvir ederler. Işte asırlardan beri gelen Türk ve Müslümanlık düşmanlığı her Avrupalının zihnini meşbu bir håle koymuş, bu da onlara bize karşı hakaretle karışık bir nefrete inkılâp etmiştir. Hele bu hål Fransızlarda pek ziyadedir." Dr. Rıza Nur
Sayfa 114Kitabı okudu
'Bin tehlike altındayız… Ecnebi devletler işte böyle bizim ciğerimize pençe atıyorlar. Biraz daha gayret ederlerse Türkiyedeki karıncaları da ekaliyet yapacaklar. Bu ecnebi unsur bir belå ve mikroptur. Bunları ve keza Kürtleri devamlı bir temsil üzere ayrı dil ve ırklıktan tecrit etmelidir. Prof. Dr. Rıza Nur
Sayfa 204Kitabı okudu
Evet, okuyup da Rus olan bir kız veya oğlan mevcut olacağına ölsün daha iyi...
Azeri Türklerinin çoğunun Rusçayı anadilleri gibi rahat konuşmaları da rahatsız eder Rıza Nur'u. "Çar idaresi 50 yıl daha kalsaymış Kafkasyada da Türk kalmayacakmış…" sözleriyle endişelerini dile getirir. Yine Türk kültürünün kayboluşuyla ilgili duyduğu bir vakayı anlatarak şöyle der: "Kırk yıl kadar evvel Baküde bir mollanın kızı Rus mektebine gitmiş, okumuş, çarşafsız sokağa çıkmış, halk üzerine üşüşüp kızı öldürmüşler, Bu vaka çirkin bir cinayettir. Fakat diğer bir cephesinden bakınca halkın binefsihi ve sevk-i tabii ile mevcudiyet ve beka müdafaasıdır. Bu sebeple cinayet değil, büyük bir kahramanlık. Büyük milliyetperverlik, yüce bir meziyettir. Evet, okuyup da Rus olan bir kız veya oğlan mevcut olacağına ölsün daha iyi; yahud bu tehlikeden Türk çocukları cahil kalsın herhålde evladır. Türk çocuğu tenevvür etmeli, fakat esas şart olarak Türk kalmalı."
Sayfa 169Kitabı okudu
Reklam
Kurtuluş Savaşı'nda Anadolu'nun Durumu
Rıza Nur, Sinop'a gitmeye, gezmeye karar verir. Gider. Gözüne ilk çarpan köylerde ve şehirde kadın ve çocukların çok, erkeklerin az oluşudur. Müthiş bir fakirlik vardır. O günlerin Anadolu'sunu ise şöyle anlatır: "Anadoluda halk bitmiş, perişan. Harbi Umumi erkekleri kırmış, geçirmiş. Trabzon ve Erzurum kaynıyor. Bu taraf ahalisi oraların Ermenilere verileceğinden müthiş bir telåş içinde. Kongreler yapmışlar, yapıyorlar; imdat ümidi ile temasa giriyorlar. İzmir tarafında Demirci Efe dağa çıkmış, fırsat buldukça Yunan müfrezelerini vuruyor, Balıkesir, Uşak, bütün buralar ahalisi birçok Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri yapmışlar; asker, para topluyorlar. Yunan'a karşı müdafaa tertibatı alıyorlar. Adana ahalisi, Ermenilerden canları yanmış, bilhassa İskenderun civarı kahraman Türklerin yardımıyla Fransızlara isyan ettiler. Dağlara çekildiler. Müdafaaya hazırlanıyorlar. Ayıntab (Gaziantep) taraflarında Fransız ile çarpışılıyor, Istanbul'da Ingilizler Türklere fena muamele ediyorlar."
Sayfa 131Kitabı okudu
Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig'inde diyor ki: "Nice kadınlar, nice şanlı er yiğitleri kara toprak altına sokmuşlardır." Çok doğru. Böyle nice âdi ve nice tarihî vak'alar vardır. Dr. Rıza Nur
Sayfa 111Kitabı okudu
240 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Osman Yüksel Serdengeçti/ Serdengeçti'den Serdengeçtilere. 1917 yılında Antalya'nın Akseki ilçesinde dünyaya gelen, Osman Yüksel Serdengeçti'nin babası Salim efendi müftü'dür. İlkokulu Akseki'de, ortaokul ve liseyi Antalya'da bitirmiştir. 1939-1940 eğitim öğretim döneminde Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe kısmına kayıt olmuş ama mezun olamamıştır. 1965 yılında Antalya'dan, Adalet Partisinde milletvekili olarak seçilip parlamentoya girdi, partisinden ihraç edilince MHP'ye geçti. Değişik gazete ve dergilerde milli ve manevi değerlerin savunuculuğunu yaptı, yazılar yazdı. Çıkardığı dergiye verdiği Serdengeçti adı daha sonra sanki soyadı gibi kendisiyle özdeşleşti. Ömrünün son zamanlarını Parkinson hastalığı ile mücadele ile geçirdi, 10 Kasım 1983'te vefat etti. Eser, Bozkurt Zakir Avşar tarafından yayına hazırlanmış Kamer Yayınları tarafından basılmıştır. Çoğunlukla Serdengeçti dergisi ve diğer dergi ve gazetelerde yayınlanmış makaleleri bir araya getirilerek hazırlanmıştır. Tüm makalelerde akıcı bir üslupla, bir Anadolu insanının, bir Türk milliyetçisinin fikir mücadelesi anlatılmaktadır. #Kitapşııruinsanlıkşuurudur.
Serdengeçti'den Serdengeçtilere
Serdengeçti'den SerdengeçtilereOsman Yüksel Serdengeçti · Kamer Yayınları · 199210 okunma
455 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Merhaba sevgili okur, Şimdi söyleyeceklerim için biraz mahcubum açıkçası ama söylemezsem de rahat edemeyeceğim. Üniversite sınavını geçtim, eğitim fakültesinden güzel bir ortalama ile mezun oldum, KPSS’den yine güzel bir puan alıp atandım, öğretmenlikte geçen 15 senemde gönüllü katıldığım seminer ve eğitimin haddi hesabı yok, 15 senede tek bir soruşturma geçirmedim ve ceza almadım, sınıfımla yaptığım projelerin sayısını unuttum, eğitimle alakalı okuduğum kitapları siz tahmin edersiniz mutlaka. Hâlâ durmadım ve ikinci üniversiteye başladım. Bütün bunları yapan uzman öğretmenliği çoktan hak etmiş olmalı ama neyse diyorum efenim, bütün bunları yapan o sınavı da geçer.
Uzman Öğretmenlik Yetiştirme Programı Çalışma Kitabı
Uzman Öğretmenlik Yetiştirme Programı Çalışma KitabıGüçlü Şekercioğlu · Milli Eğitim Bakanlığı · 202210 okunma
Reklam
Rıza Nur Gurbet Yolunda...
Pasaportu aldım. Ertesi gün polise kaydettirdim. Haremimin rahatsızlığından dolayı, tedavisi için Parise götüreceğimi ve izin verilmesini bir telgrafla Millet Meclisi Reisi'ne bildirdim, Akşam da vapura bindim. Aksi… Vapur da miadında kalkmadı. Birgün daha kaldı. Benim hesabım ise, vapura binerken telgrafi veriyorum. Telgraf gidip, onlar haber alıp, beni gitmekten men edeceklerse mene teşebbüs edinceye kadar biz Çanakkale Boğazı'nı aşmış olacağız. Olmadı. O bir günü müthiş bir heyecan içinde geçirdim. Bir cehennem hayatı oldu. Bu adamlar beni göndermez, vapurdan alırlar zannındaydım. Bereket versin işi bir müddettir güzel idare ettim. Ankarada iken haremimin şiddetli hastalıktan bahis telgraflarını Meclis Reisi'ne göstermiştim. Zannımca bunlar yardım etti. Ne ise vapur kalktı. heyecanlıyız. Hele haremim o esnada morfinden deli. "Aman bizi vapurdan alırlar" diyor, titriyor. Beni de daha ziyade korkutuyor. Çanakkale Boğazı'ndan geçiyoruz. Bir daha Türk topraklarına hasretle bakıyorum. Her bakışımdan onlara bir aziz veda, uçuşup gidiyordu. Yüreğim onlara gidip kalmak istiyordu. O topraksa bana mağrur güzeller gibi ve bakıyorlardı… "A, topraklar, A, kıymetli taş, kum, su, ot ve ağaç! Beni biliyorsunuz, içimdeki duyguyu heyecanı anlıyorsunuz! Ben zavallı yine sizin için gurbete gidiyorum. Neler çekeceğim?!" diyordum. Prof. Dr. Rıza Nur
Fakat bir müddettir onyedi yaşlarında pek güzel bir Türk kızı ile münasebette idim. Bir meşhur avukatın kızı idi. Bilmem nasıl eder, ailesini iğfal edip bana gelir, bazen gece dâhi kalırdı. O akşam da gelecekti. Bu içimi yiyordu. Dr. Rıza Nur
Sayfa 111Kitabı okudu
Milliyet asla kültür meselesi değildir. Milliyet ırk, kan meselesidir. Dil, zihniyet, edebiyat ve emsâli gibi kültür unsurları milliyet binasının ikinci derece malzemelerindendir. Milliyetin bünye ve yapısi böyledir. Onun fiziyolojik ve biyolojik selâmet unsurlarının sosyal ifadesi ise ahlak ve faziletdir. Uzvî, bünyevî ve fiziyolojik tereddilere uğrayan; yani bu suretle kanı bozulan, ahlak fesadına, zevke, sefahate düşen milletlerin yeri tarihin ebedî mezarlığıdır. Bu değişmez bir kanundur. Bunun eski ve yeni bir sürü misali vardır. Batmış milletler hep bundan batmıştır. Milliyet sâde kültür meselesi telâkki eden Fransanın da hâli görülmüştür. Şimdi Fransanın o us igesi (akıl sahibi) büyükleri milliyetin bu telakkisinden sefahet ve ahlak fesadına düşdüklerinden bu uçuruma yuvarlandıklarını idrak edib bunu alenen söyleyerek Fransada hakikî milliyeti kurmağa çalışıyorlar. -Rıza Nur
Hissi ve åni hål üzerinden kalkınca derin bir düşünceye dalar.
"Rıza, sen çapkın adamsın. Evlenince kat'iyyen bundan vazgeçmelisin. Bununla aile olmaz. Pek fazla hür yaşadın. Hürriyeti sever ve ona alışırsın. Evlenme bir esarettir. Hürriyetinden, rahatından bir kısmını feda edeceksin. Parmağa takılan nikäh halkası boyna geçirilen bir altın lâledir, buna razı mısın? Ya o, ya o… Alta koydum, üste koydum, çapkınlığa ebediyyen veda ettim. Hürriyetimi de feda ettim. Ancak vaziyetim fena, ailemi nasıl geçindiririm. Bu ağır geldi. Sade bununla geri dönmeğe karar vermem låzımdı. bir evlenmede daha düşünecek nice şeyler vardı: Kız hakkında tahkikat, aile hakkında tahkikat, kızda verem, sinir, irsi ve dimağı bir hastalık olmaması gibi birçok şeyler. Bunlar, meselâ bir delilik bir aileyi bed baht ve perişan eden bir şeydir. Bunları hekimlikte okudum, ne kadar iyi bilirdim. Hayatımda çok kimselere de bu nasihatları verirdim. Şimdi hiç bilemedim."
Sayfa 116Kitabı okudu
132 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 saatte okudu
Tanrıdağ dergisi Rıza Nur`un, Atatürk`ün ölümüne müteakip Türkiye`ye gelmesi ile kafasında önceden oluşmuş planı icraata dökmesinin eseridir. Kadroda Atsız, Nejdet Sançar, Tevetoğlu, C. Oğuz Öcal, Hüseyin Namık Orkun gibi değerli isimler de bulunmaktadır. Kendi sloganları ile "ilmî, edebî, Türkçü" bir dergidir. 18 Sayı çıkarmayı başarmıştır. Rıza Nur 19. sayıyı hazırlarken vefat etmiştir. Tekrardan onun ve Türklük davası için vuruşmuş tüm Türklerin ruhları şad olsun. Kitapta dergi ve Rıza Nur hakkında, vesikalar ile, güzel bilgiler veriyor. Ayrıca seçilen yazıların içeriği bakımından özen gösterilmiş. Değerli yazılar konmuş, bu da kaliteyi arttrıyor. Zakir Avşar Bey`in çok emek verdiği belli. Bu eseri bizle buluşturması beni çok müteşekkir hissettiriyor.
Tanrıdağ Dergisi
Tanrıdağ DergisiZakir Avşar · Kurgan Edebiyat · 20134 okunma
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.