Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
En zor, en umutsuz zamanlarda da olsa insan; bir şekilde bir yerlerde kolaylık olduğuna iman ettim. Belki biraz fark etmeye çalışmak yetiyor. Bahsetmek istediğim "bağnazca edilen her hale şükür" değil. Ama sürekli ve sadece edilen şikayetler, insanın ruhunu lekeliyor. Zoru daha da zorlaştırıyor. Bazen konuşmak rahatlatır insanı ama
Hep aynı, herşey aynı. Rutin monotonluk. Gecem gündüzüme karıştı. Vakit sanki kısaldı, simülasyon gibi. Zaman kavramını kaybettim. Kölelik, teknoloji, ağır şartlar, acımasız düzen. Duygu ve düşüncelerime tecavüz etti. Bütün insani duygularımı kaybettim..
Reklam
Bir yanım; keşke mücadele ettiğin insanlar yabancı kişiler olsaydı o zaman daha acımasız olur, daha ağır "silahlar" kullanırdın diyor. Diğer yanımsa; bırak karşında kim olursa olsun acıma hedefine giden yolda taviz verme duygusal davranma diyor. Garip ve yorucu bir ikilem.
geceye şiir ..
Seni eleme emanet etmeliyim Çünkü elem, Sevinçten çok sağlam Ve kalıcı. Çocuk! Bu acımasız, Bu can alıcı Zaman, üstün gelir hepimize... Ben seni elemin ellerine, Emanet edip gidiyorum. Kıyılar, dağlar Ve ormanlar, Senin de ardında kalır Çocuk! Gün gelir, fakat onlar da Zaman’a yenilip giderler... Sonunda yenilenmez yenilgiler; Zaman, bir başına kalır... Ve bizim çoktan geçtiğimiz, Öte âleme geçince Zaman, Orada hepimiz istisnâsız, O’ndan daha kıdemli oluruz... Hiç üzülme seni elemin, Emin ellerine terk ederek, Gidiyorum.
02.04.2024 Alıntı: "Bir buluta yüklesem eskide ne varsa, ayağımdan asın beni o buluta. Baş aşağı kalayım. Yağmurlar yağsın. Bırakın yıkanayım." Ben bu hayattaki yerimi anladıktan sonra kimselere planlı yaklaşmadım. İçimdeki ses ne diyorsa her zaman onun dediğini yaptım. Taktik aramadım hiç mesela. Kalbim kal dediğinde kaldım. Ama git dediğinde de gittim. Sanırım ben bu çağa yanlışlıkla getirildim. Ruhum alışamıyor bu dönemin sahte insanlığına. Farkındayım birçok şeyi. Farkında olmak da ayrı bir üzüyor beni. Akmaktan vazgeçmiyor göz yaşlarım. Çekip gitmelerim, terk etmelerim geliyor. Fiziken ve ruhen ihtiyacım olan tek eylem gitmek sanırım. Nereye ya da ne zaman bilmiyorum ama... Artık sadece gitmek istiyorum. Sadece bu şehirden de değil üstelik. Ben beni üzen herkesten de gitmek istiyorum. Bu gitmelerim hayatımın altını üstüne, üstünü de altına getirecek olsa bile... Yoruldum. Çok yoruldum. İnsanların ne istediğini bilmeyen, dengesiz tavırları yordu beni. Dayanamıyor hassas kalbim bu dünyanın acımasız insanlarına. Ait hissedemiyorum bu yüzyıla. İşte bu yüzden gitmek istiyorum herkesten ve her şeyden. En çok da kendimden gitmek istiyorum. Çünkü aklım saklambaç oynuyor benimle. Kalbim ne diyorsa o yansıyor hayatımın içine. Hoşça kal küçük dünya. Ben tutunamadım sana. Üzülme. Ben alışkınım tutunamamaya. Kübra F. Demir "Elinden gelen her şeyi yapıp güzelleştiremediğin yerleri terk etmek seni kötü biri yapmaz Milena." Franz Kafka
Samimi hisler
Hiç olmazsa hayatınızda bir kez birini uzaktan sevin. Bazıları bunu platonik olarak adlandırır ve saçma bulur ama gerçek samimi duygular bunlardır. Bazen delice merak edersiniz yanı başınızda olsa bile bakamazsınız. O meşgulken siz onu izlerken o size bakar ve göz göze gelirseniz utancınızdan kıpkırmızı olup bakamazsınız. Onu güldüren her şeye
Reklam
Seni sevmek kimi zaman acımasız bir kalp ağrısı kimi zaman da o ağrıya tek çareydi....♥️
29.04.2024
Derin bir sessizlik kapladı odamı. Gözlerim yorgun, yüreğim ağır bir yük taşıyor gibi hissediyordu. Gece, yıldızlarla süslenmişti, ancak içimdeki fırtına tüm güzellikleri gölgelemişti. O an, pişmanlıkla yoğrulmuş bir yaşamın içine düşmüştüm. Hayatımın peşinden koştuğum, gözlerimle gördüğüm, kalbimle hissettiğim her şey, bir zamanlar sevgiyle dolu olduğu düşündüğüm yollarda yitip gitmişti. Yanımda, sessizlik ve karanlıkla baş başa kalmıştım. Her adımda, yaşamın acımasız gerçekleriyle yüzleşiyordum. O an fark ettim ki, kaybettiklerim sadece dış dünya ile sınırlı değildi. Kendimle, içimdeki karanlıkla savaşırken, sevdiklerime de zarar vermiştim. Onları anlamamış, değer vermemiş, kırılmalarına neden olmuştum. Şimdi, yalnızlığın sessizliği içinde, yaptıklarımın ağırlığını taşıyordum. Pişmanlık, acıyı tarif etmekte zorlanıyordu. Yapılan hatalar geri alınamazdı, söylenmemiş sözler geri getirilemezdi. Gözlerimi kapadığımda, geçmişteki anılar canlanıyordu; kırık dökük ilişkiler, ihmal edilmiş fırsatlar ve yitirilmiş umutlar... Her biri, içimi kemiren birer çığlık gibi yankılanıyordu. Artık geçmişte yaşananları değiştirmek mümkün olmasa da, geleceğe dair bir umut yeşertmek gerekiyordu. Pişmanlığın ağırlığını taşıyarak değil, dersler çıkararak ilerlemek... Belki de bu, içimdeki fırtınayı hafifletecek tek yoldu. İnsanın karanlıkla savaşında, umut her zaman bir ışık olabilirdi.
Sixteen Tons Nedir Biliyor musunuz?
"Bazı insanlar der ki insan çamurdan yapılmıştır Zavallı adamcağız kas ve kandan yapılmıştır Kas ve kan ve deri ve kemikler Zayıf bir zihin ve kuvvetli bir sırt Onaltı ton yüklersin, eline ne geçer Daha da yaşlanıp daha da borca batarsın Aziz Peter beni çağırma çünki gidemem Ruhum şirkete zimmetli Güneşin ışıldamadığı bir sabah
Reklam
Mesela ben ne zaman rahatlıkla yalan söyleyen ve ikiyüzlü birini görsem, sanki en kötü kokan yemeği bana yedirmişler gibi oluyorum. Ne zaman birinin birine yapmacık bir tavır takındığını görsem, karşıdakini dinlemek yerine art bir niyetle alakasız şekilde süzdüğünü görsem benim mideme fiziksel anlamda sancılar giriyor, Mutluluğunu paylaşan insanları güler yüzle dinlerken suratlarından fesatlık akan insan gördükçe, midem yanıyor. Ünvan, para, itibar hırsına girip kendi değerlerini yitirmeyi başarmış insanların muhabbetlerinde kaldıkça tüm neşem kaçıyor ve yine sıçtığımın midesine vuruyor İnsanların birbirlerine gösterdiği kabalıkları, düşüncesizlikleri, acımasız tavırları, menfaate dayalı tatlı cümleleri beni öksürte öksürte mideme vuruyor. Kaç yaşına geldim, tek anladığım şey benim zihnim, bedenimden daha güçlü.
Darmadağın
Hava tüm gün 40 dereceden fazlaydı. İçimden "bu Mersin sıcağı da temmuz ayında daha fena oluyor" derken birden kapı çaldı. Oysa kimseyi beklemiyordum. Kapıyı açtığımdaysa karşımda birisini beklerken bir zarf görmüştüm. Pembe bir zarf. Merakla içini açıp okumaya koyuldum. 3 sayfa mektup vardı içinde. Özensiz bir el yazısı, yanlış imla
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.