Görünüşte kültür sahibi halklar maalesef barış içinde yaşama yeteneğine henüz ulaşmadılar. İlkel kötülük ve vahşilik genellikle fırtınalı denizin alçaklara taşması gibi yayılır.
Eğer çocuklarınız gerektiği şekilde eğitim almazlarsa hayata bir hiç olarak atılırlarsa, yasalar ve bütün sosyal haklar var olmasına rağmen toplumsal hayat yine de sönük ve ruhsuz olacaktır.
Bu nesilden gelen memurlar bencil ve uyuşuk, devlet adamları ise politik madrabaz olurlar.
Milletvekilleri çıkar peşinde koşar.
Okullar yeni neslin bilincini körelten ve kalbini karartan birer karanlık mağara olur.
Basın, sokak fahişelerinin albümlerine döner.
Tok veya aç olan halk kitleleri ise, kendilerine yabancı olan her şeye, özellikle varlıklı sınıfa mensup insanlara karşı nefret, kıskançlık ve intikam duyguları beslemeye başlar.
"Hayattaki düzensizliklerin en büyük nedenlerinden biri şudur ki, herkes hayatında refaha kavuşmayı arzu eder, fakat hayatını terfi ettirmesini ve bizzat çalışma sonucunda hayatını daha iyi bir biçimde düzenleme ihtiyacını hissetmez."
Bir ülkenin kalkınmasında yapılacak en büyük yenilik EĞİTİMDİR. Bir ülkeyi ne kadar güzel bir şekilde kalkındırdıklarını , bunu en temelden eğitimden başlanarak yapıldığını sade bir dille anlatılmış. Kesinlikle okul müfredatında olması, her öğrencinin okuması gereken bir kitap.
“ Ben senin içindeyim , sen benim içimdesin , biz dünyadayız ve dünya içimizde . Hepimiz biriz . Dünyaya zarar verirseniz , insanlara veya hayvanlara zarar verirseniz kendinize zarar verirsiniz .”