Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Gerek yok oğlum. Benim gözümde hepiniz burada yaşamaya devam ediyorsunuz, çoktan gitmiş olmanıza rağmen." Sustu, sonra ekledi: "Siz de, anneniz de." Annemin evde yaşamaya mı devam ettiğinden, yoksa ölerek hepimizden uzun süre önce gittiği için babamın ona sitem mi ettiğinden emin olamadım. Muhtemelen her ikisini birden kastetmişti.
Sayfa 257 - VI GölgeKitabı okudu
Evet, insan bazı durumlarda dünyada baskı ve engelleme olmasa neler olabileceğini biliyordu, insanların kapasitelerini kesin olarak görüyordu; o kapasitenin bütün gücüyle kullanılmaması için de birinin -ben mesela, bu durumda benden başka kim olabilirdi- o kişiyi vazgeçirmesi ya da engellemesi gerekiyordu. Her durumda kendisi ya da bir başka
Sayfa 258 - VI GölgeKitabı okudu
Reklam
Ne kadar oldu sen gideli, dokuz ay mı, on iki mi, on beş mi? Bu kalan kişi için çok uzun bir süre, giden için olduğundan daha uzun bir süre. Biz onu bu durumda tanımıyoruz, ne sen, ne de ben; çünkü senden önce çok gençti. İnsanlar ayrılınca ne yapacakları belli olmuyor. Kimileri eve kapanıyor, kimseyi görmek istemiyor, kimileri de kendini sokağa atıp sunulan her yatağa giriyor. Bazıları önce bunlardan birini, sonra ötekini yapıyor, sırası fark etmez; merak ediyorum, sen kim bilir Londra'da tamamen kendi havanda, hiçbir ailevi yükümlülüğün yokken ne aptallıklar yapıyorsun acaba? Elbette orta yolu tutanlar da var. Luisa kendini sokaklara atmış olamaz, çünkü bir kere çocuklar var. Ama kafasını yastığa gömüp ağlamakla yetinmiş de olamaz. Biraz sabırsızlanıyordur, biraz isteklidir mutlaka, en azından başka bir erkeği tanımak istiyordur, merak ediyordur, nasıl olacak diye; merak dediğin insanı sayısız aptallığa sürükler, merak geçinceye kadar da o aptallıklarda ısrar edilir.
Sayfa 265 - VI GölgeKitabı okudu
Luisa'yı benim değil, bir başkasının yanında hayal etmek tuhaftı. Bu fikir bana itici ya da kırıcıdan çok gerçekdışı geliyordu, bir rol gibi, numara gibi. Gerçekdışılığı üzücülüğünü de bastırıyordu. Bu tür ayrılıklar çoktandır bütün dünyada normal karşılanmakla birlikte anlamsızdır. İnsanın hayatı yıllar boyunca bir insanın etrafında döner,
Sayfa 266 - VI GölgeKitabı okudu
O kişinin düşünceleri, kaygıları ve etkinlikleriyle ilgili sürekli yenilenen, ayrıntılı ve kesintisiz bir bilgiye sahiptir; saat kaçta ne yaptığını, alışkanlıklarını, kimlerle ne sıklıkta görüştüğünü bilir; akşam olup onunla bir araya geldiğinde başlarından neler geçtiğini, gün içinde neler yaptıklarını anlatırlar birbirlerine; gün boyunca hiçbir
Sayfa 267 - VI GölgeKitabı okudu
Her şeyden neredeyse hiçbir şeye geçiş anlamsızdır; aslında hatırlamaya hep devam ederiz ve temelde aynı kişiyizdir. Her şey dayanılmaz ölçüde gülünç ve özneldir, çünkü her şey aksini de içinde barındırır: Aynı insanlar aynı yerde hem birbirini sever, hem birbirine tahammül edemez, sağlam alışkanlıklar yavaş yavaş ya da birden -nasıl olduğu pek de önemli değildir- yasağa ve uygunsuzluğa dönüşür; bir yuvayı kurmuş olan kişinin o yuvaya girmesi yasaklanır; bilincine varmayacak kadar kanıksanmış olan dokunma cüretkârlığa, tacize dönüşür, sanki insan kendi kendine dokunmak için izin almak zorundadır artık; hoşa giden, beğenilen şey nefret uyandırır, mide bulandırır, lanetleri üzerine çeker, can sıkar; daha dün özlenen sözler şimdi telaffuz edilse havayı zehirler, bulantıya yol açar, hiçbir bağlamda işitilmek istenmez, binlerce kere söylenmiş sözler hükümsüz kılınmaya çalışılır. Silmek, yok etmek, geri almak, iptal etmek, önceden de susmuş olmak, dünyanın hedefi budur; böylece hiçbir şey var olmamış sayılır, her şey bir hiçtir, aynı şeyler, aynı olaylar ve aynı insanlar hem kendileridir, hem tersi, bugün ve dün, yarın, sonra ve eskiden. Ve hepsinin ortasında sadece gözümüzü boyamaya çalışan zaman vardır, tek amacı, tek hedefi budur; bu yüzden de neyi yapıp yapamayacağımızı, sonunda bizi neyin beklediğini bilmeden hâlâ zamanın içinde yol alan bizlere güven olmaz, hepimiz aptal, yetersiz ve noksanız, ben aptalım, yetersizim, noksanım, bana da kimse güvenmemeli...
Sayfa 267 - VI GölgeKitabı okudu
Reklam
böylece hiçbir şey var olmamış sayılır, her şey bir hiçtir, aynı şeyler, aynı olaylar ve aynı insanlar hem kendileridir, hem tersi, bugün ve dün, yarın, sonra ve eskiden. Ve hepsinin ortasında sadece gözümüzü boyamaya çalışan zaman vardır, tek amacı, tek hedefi budur; bu yüzden de neyi yapıp yapamayacağımızı, sonunda bizi neyin beklediğini bilmeden hâlâ zamanın içinde yol alan bizlere güven olmaz, hepimiz aptal, yetersiz ve noksanız, ben aptalım, yetersizim, noksanım, bana da kimse güvenmemeli...
Sayfa 268 - VI GölgeKitabı okudu
Bana öyle geliyor ki, Luisa bilmezlikten gelse de, araya mesafe koyuyormuş gibi yapsa da, bu adamla ilişkisini yürütmeye kararlı; böyle durumlarda her şey mümkündür; insan sevmek istiyorsa herhangi bir koşul ya da dışarıdan herhangi bir şey onu vazgeçiremez. Sadece sevdiği kişi sevgisini reddederse vazgeçer, bazen o durumda bile vazgeçmez. İnsanların katlanma kapasitesi sandığımızdan çok daha geniş. İnsan kendini kaptırmayagörsün, neredeyse her şeye katlanır; en azından bir süre; kendi tecrübemden biliyorum. Kötü şeyleri değiştirebileceğini ya da kötü şeylerin geçici olduğunu düşünür. Ayrıca Luisa sabırlıdır, çilekeştir, baksana seninle ilişkisini bitirmesi ne kadar uzun sürdü. Aslında biz niye konuşuyoruz bilmiyorum. Luisa şimdilik bize hiçbir şey söylemeyecek, anlatmayacak, gördük işte. Onu ikna etmeye çalışmamız bile söz konusu değil. Elimizden hiçbir şey gelmez bana kalırsa.
Sayfa 272 - VI GölgeKitabı okudu
İnsanların katlanma kapasitesi sandığımızdan çok daha geniş. İnsan kendini kaptırmayagörsün, neredeyse her şeye katlanır; en azından bir süre; kendi tecrübemden biliyorum. Kötü şeyleri değiştirebileceğini ya da kötü şeylerin geçici olduğunu düşünür. Ayrıca Luisa sabırlıdır, çilekeştir, baksana seninle ilişkisini bitirmesi ne kadar uzun sürdü.
Sayfa 272 - VI GölgeKitabı okudu
"Söylediğim gibi her zaman kravatlıdır, sanki atkuyruğuyla bazen gördüğüm o yarı uzamış bıyığın verdiği bohem havayı telafi etmek ister gibi; bir tezat yani, orijinallik. Kıyafetleri çok düzgündür, klasiktir, zarif olmaya çalışıyor sanıyorum, ama o kadar başarılı değil. Belki de o şehvet akan suratıyla bu pek mümkün değil; nasıl açıklayabilirim bilmiyorum, etrafa cinsellik yayan suratlardan, çok abartılı; belki süksesinin bir nedeni de budur, adam buram buram cinsellik kokuyor. Daha uzaktan gördüğünde derdini anlıyorsun. En azından kadınlar anlıyor. Yüzsüzce bakar kadınlara, ölçüp biçer. Bir çırpıda tepeden tırnağa inceler, göğüslere, popoya, oturuyorsa bacaklarına açık açık diker gözünü. Yıllar önce Chicote'de, Cock'ta içeri giren kadınları bu şekilde süzdüğünü çok gördüm; uzaktan beni de böyle incelediği olmuştur; yanında bir erkek olup olmadığına aldırmaz. Beni pek cazip bulmadı herhalde ya da tarzının bana uymadığını anladı, hiçbir yerde bana yanaşmadı. Ranz'ın dediğine bakılırsa birinin avlanıp avlanamayacağını hemen anlarmış, kadına dişini mi geçirmek istediğini yoksa ilgilenmediğini mi anlaması daha da hızlı olurmuş."
Sayfa 283 - VI GölgeKitabı okudu
547 öğeden 351 ile 360 arasındakiler gösteriliyor.