Oğuz Atay'ın kitaplarını okuyacaklar, bu kitaptan başlayabilir. Ama bu şart değil. Çünkü kitabın çok kalın olmaması, diğer kitaplara geçiş için iyi bir seçenek. Bunun yanında kitabın Tutunamayanlar, Tehlikeli Oyunlar ve Bir Bilim Adamının Romanı kitaplarından sonra yazılması ise yazarın edebîyat anlayışını kronolojik olarak takip etmeyi zorlaştırabilir. Ancak Oğuz Atay'ın dönemin şartlarına olan bakış açısı ve çizgisi belli olduğu için de hangi kitabından başlarsak başlayalım değişen pek bir şey olmaz.
Kitabın geneline hakim olan "arayış" ve "kaçış" temaları çok güzel bir şekilde betimlenmiş. Bunun yanında yazarımızın mizah anlayışı da kendini her açıdan belli ettiriyor. Hatta yer yer olay, durum ve olguları absürt bir şekilde işliyor.
Babama Mektup bölümünü, şekil ve kısmen de içerik olarak Kafka'nın Babaya Mektup kitabına benzettim. Çünkü her ikisi de babalarına olan duyguları kendi tarzlarında ifade ediyorlar. Tek fark Oğuz Atay, babasıyla uzlaşmaya çalışıyor. Kafka ise babası ile olan kavgası bitmiş, uzlaşmaktan çok uzak.
Son olarak şunu diyebilirim: Korkuyu Beklerken her ne kadar kişinin bireysel dünyasını anlatan psikolojik hikayeler gibi görünse de aslında dönemin toplumsal hayatını da çok başarılı bir şekilde yansıtıyor.