Yargılamakta, kınamakta, ayıplamakta acele etmeyin ! Bu en kolay yoldur; kendinizi bu tür kolaycılıklara kapılmaktan alıkoyun. Her şeye sakin, soğukkanlı bir şekilde bakın ve bu sırada yalnız bir şey düşünün: Her şey geçer, her şey iyiye doğru değişir. Ha, bu uzun mu sürer ? Daha iyi ya, ne kadar uzun sürerse değişim o kadar sağlam olur ! Her şeyi izleyin, inceleyin, yoklayın... Korkusuz olun... Ama yargılamada acele etmeyin... yeniden görüşünceye kadar hoşça kalın, değerli dost !
Uzun zamandır üstünde çalıştığım "Diyarın Kıyameti" adlı tarihi kurgu serimin ilk kitabı Filin Gazabı ön satışa çıktı. Tarih, macera, aksiyon, Orta Çağ gibi konu başlıkları ilginizi çekiyorsa aşağıya bir link bıraktım:
kanonkitap.com/urun/diyarin-ki...
Sıradan insanlara göre anlaşılmaz olan bu tutkular, yaratıcı insanların güzellik idealine duydukları açlıkla açıklanabilir. Zaten onları herkesten farklı kılan da budur. Suçluları güzel duygulara döndürmekle görevli meleklere benzemek değil midir bu biraz? Böyle bir insanı günahlarından arındırmak, onu baştan yaratmak değil midir? Fiziksel güzellik ile manevi güzelliği bir ahenge dönüştürmek ne iştah kabartıcı şeydir! Bir başarılsa o gurur, insana nasıl da haz verir! Aşktan başka bir aracı olmayan çaba, ne güzel çabadır!
"Hangi aşk?"
"Umudu olmayan aşk. Yaşama arzusu verdiğinde, fedakarlığı ilke edindiğinde, mutlak mükemmelliğe erişme düşüncesiyle yapılan her hareketi soylulaştırdığında. Evet, melekler işte böyle bir aşkı destekler, böyle bir aşk insanı, Tanrı'yı tanımaya götürür. Sevdiğine layık olmak için bıkıp usanmadan kendini mükemmelleştirmeye çalışmak, uğruna binlerce gizli fedakarlıkta bulunmak, onu uzaktan sevmek, onun için canını vermek, özsaygısını ona feda etmek, ona karşı ne gurur ne öfke duymak, yüreğinizi dağlayan korkunç kıskançlıkları ona hiç hissettirmemek, zarar görecek bile olsak ona sevdiği her şeyi vermek, sevdiğini sevmek, yüzümüzü daima ona dönmek, hissettirmeden onu izlemek; işte din böyle bir aşkı bağışlardı, böyle bir aşkın insani yasalara da ilahi yasalara da saygısı olurdu ve sizi, pis şehvetinizle sürüklendiğinizden çok başka bir yola götürürdü."
"Kızım," dedi korkunç yargıç, "insanların önünde itiraf edilmeyen ama içinizi döktüğünüzde meleklerin mutlu bir gülümsemeyle dinlediği bir aşk vardır. . ."
Gençlerdeki bu kendini beğenmişlik, biz kadınları hedef aldığında hemen hemen her zaman çok yükseklerdeki bir aşk mutluluğuna işaret eder; çünkü erkeklerin kendi aralarında birbirine çalım satmaları aşkta yaya kaldıklarının habercisidir.