“Yemek yemeyi,müziği,şampanyayı,ekimde nadir görülen güneşli öğleden sonralarını sevmene izin var elbette.Şelale manzaralarını,eski kitapların kokusunu da sevebilirsin ama insanları sevmeyi aklına bile getirme.Duydun mu beni? Sakın insanlara bağlanma ve tanıştıklarına karşı olabildiğince az şey hissetmeye çalış.Yoksa yavaş yavaş aklını yitirirsin.”
Kitap,oldukça bilgi,istatistik ve sayısal veriler içerse de insanı pandemilere,epidemilere karşı oldukça bilgilendiriyor.Yazarın üslubu asla sıkıcı değil oldukça keyifli.Kolera ve Verem’i zevkle okudum gerçekten.Özellikle bir tıp öğrencisi olarak birçok şey öğrendim.En basitinden derste gördüğümüz H1N1 virüsünü(grip virüsü).Ben oldukça keyif aldım,mutlaka okuyun bilgilenin.Başta Hemofili kısmı çok sıkıyor ama ondan sonra akıp gidiyor.Biraz uzun sürede bitirsem de gayet bilgilendiriciydi,bana bir şeyler katan kitapları çok seviyorum.
Gerçekten okuduğum en ilginç kurgulardan biri.Ama bir o kadar ilham verici,ders verici ve büyütücü bir kitap.Hayata olan bakış açınızı değiştiriyor.Ne kadar farklı ihtimallerle yaşanabilecek hayatlarımız olsa da her birinin illa bir kusuru olacağını,hayatın acısıyla tatlısıyla güzel olduğunu anlatıyor.Ben çookk beğendim,tavsiye ederim.Puanım 8/10.
Olası her şeyin başlangıcı ve tohumu olan bir gerçek.Geçmişte lanet,artık bir lütuf olan.
Sonsuz sayıda evrenin gücünü ve potansiyelini içeren tek bir sözcük.
YAŞIYORUM.
Kaçıp gitmek istediğiniz yerin kaçtığınız yerle aynı olduğunu görmek tam bir aydınlanmaydı.Hapishanenin bir yer değil bir bakış açısı olduğunu anlamak.
Volkanların çelişkisi hem yıkımın hem de yaşamın sembolü olmalarıydı.Yavaşlayarak soğuyan,katılaşan lavlar zamanla toprağa-verimli,bereketli bir toprağa-dönüşüyordu.Nora o an bir kara delik olmadığına karar verdi.Aslında volkandı.Volkanlar gibi o da kendinden kaçamazdı.Olduğu yerde kalıp çorak toprakları zenginleştirmek zorundaydı.İçinde bir orman büyütebilirdi.