Kitap 3 hikayeden oluşmaktadır.
1. Hikaye: LYON'DA DÜĞÜN
2. Hikaye: İKİ YALNIZ İNSAN
3. Hikaye: WONDRAK
Hikayeleri tek tek inceleyecek olursak:
LYON'DA DÜĞÜN:
Fransız Devrimi sırasında yaşanan kargaşa ve zulüm günlerinde kurşuna dizilmeyi bekleyen karşı devrimcilerin toplandığı hapishane tuhaf bir nikâha sahne olur. Bu nikahın
Düşünmenin bile yasaklandığı, yaptığınız her eylemde sürekli takip edildiğiniz hatta uyurken bilinçsiz olduğunuz halde bile ağzınızdan çıkanlara dikkat etmenizin gerektiği bir dünya düşünün.
George Orwell'ın 1948 yılında yazdığı, 4 ve 8 rakamlarının yerlerini değiştirerek "1984" adını verdiği bu distopik romanda tamamıyla sistemleştirilmiş bir dünyada insanları nasıl aptallaştırdıklarını ve bu sisteme hükmetmeleri gerektiğini aksi takdirde -kitaptaki deyimiyle- buhurlaştırıldıklarını anlatır. Parti için insanların ne düşündüklerinin hiçbir önemi yoktur, Parti ne derse doğru olan odur. İnsanlar için özgürlük kavramı bile '2+2 = 4' diyebilmekten ibarettir. Biz de bu romanda kitabın ana karakteri olan Winston Smith'in başından geçen olayları 3 bölümde okuyoruz.
Kitabı yıllardır duyduğum, okuyanların sıkça önerdiği bir kitap olmasından ve aynı yazarın "Hayvan Çiftliği" adlı kitabını okuduktan sonra bu kitabı da okumaktan eksik kalmayayım düşüncesiyle almıştım. Başlangıçta sıkılıp hiçbir şey anlamadığım, kendime çokça 'neden' ve 'nasıl' sorularını sorduğum bölümler olsa da ilerleyen zamanlarda gerçekten güzel ilerlediğini düşündüğüm bir kitap oldu. Başlangıçta beğeneceğimi pek düşünmesem de bu distopik dünyanın beni gerçekten etkisi altına aldığını fark ettim. Okuması biraz uzun sürse de mutlaka okumanızı öneririm.
Yalın bir dil kullanılması sebebiyle akıcı bir kitap olmasından dolayı üç günde bitirdiğim bu kitabın konusuna dair özetleri okuduğumda kitabın ana karakteri olan Fugui'nin bu kadar sefil bir hayat yaşayacağını düşünmemiştim. Babasının kendisine bıraktığı mirası kısa sürede yok eden Fugui'nin sonrasında karşılaştığı maddi manevi zorlukları ve bu zorluklarla başa çıkmaya çalıştığı sefil ve acı dolu yaşam öyküsünü okumak bana umduğumdan daha fazla dokundu ve bu sayede farklı bakış açıları kazanmama sebep oldu. Kitap bence bu zorlu yaşam hayatını çok güzel bir şekilde aktarmış. Genel olarak kitabı beğendim çünkü bizlere yaşama dair olan umudumuzu kaybetmemiz için önemli bir mesaj niteliğinde olduğunu düşünüyorum. Başımıza gelen kötü durumların bizi yıprattığı zamanlarda bile aslında daha da kötü durumlar yaşayan insanların olduğunu hatırlamak; bazı şeylerin aslında çok da büyütülmemesi gerektiğini öğretti bana. Bu yüzden okumayanlar için mutlaka tavsiye edebileceğim türden bir kitap. Umarım kazandığım bu yeni bakış açıları hayatımın geri kalanında pes etmemek ve daha da güçlü durabilmem için bana yardımcı olur.