"Miskal adların en güzelidir."
"Miskal mi güzel?"
"Siz kendinizi biliyor musunuz?Dört bin yıl önce Akadlar size Meşkalu derdi.Aramiler size Şikla, İbraniler Şekel diye hitap ederdi.Süryaniler sizi Siklos, Ermeniler Mispal diye yüceltirdi.Bütün kavimler ve bütün dinler sizin adınızı sahiplenir, sizin varlığınızdan güç alırdı.Siz ayrı ufukları tarihleri toplayan, birbirine uzak coğrafyaları ve zamanları iç içe geçiren Miskal'sınız.Siz olmasanız hiçbir çağın anlamı kalmazdı."
Gecenin rengi maviden kızıla, yeşilden karaya dönüyordu. Ay hilaldi, rüzgâr meltemdi ve yıldızlar tırpan yemiş gök ekininden kopmuş gibi tane tane dağılıyordu.
Kağıt kalem verdiler.Deniz Gezmiş babasına mektup yazarken arada bir başını çevirip odanın penceresinden görünen avluya baktı.Avluda darağacı ve onun yanında her şeye tanıklık eden ulu kavak vardı.Deniz Gezmiş veda mektubunda, "Baba, annemi teselli etmek sana düşüyor," dedi ve ekledi, "önemli olan çok fazla yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir.Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum." Yaşı yirmi beşti.