Zeynep

Zeynep
@zeyneputkan
174 okur puanı
Ekim 2020 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
"Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım."
Reklam
264 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Mai ve Siyah
Mai ve SiyahHalid Ziya Uşaklıgil
7.9/10 · 26,6bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Fakat seviyor, bütün gençliğin sevdadan mahrum geçen ihtiyacıyla, bütün aşk kabiliyetinin hasretiyle seviyor. Onun ayaklarına atılmak, başını dizlerine koymak, gözlerini bir rüyanın şiirinde kaybolarak gözlerine dikmek, ellerini bütün hayatının bir kendini verme delili gibi ellerine bırakmak, sonra hazin fakat bahtiyar, gönlü kırık fakat mesut, yavaş yavaş, damla damla, sıcak yaşlarla ağlamak isterdi.
Ne çok isterdim tek bir çocuğun ahının, koskoca devletleri tuzla buz etmesini, orduları bozmasını, ölüm kusan savaş uçaklarını düşürmesini. Ama elimizden bir şey gelmiyor. Kahrolarak yaşıyoruz. Benim tek pusulam vicdandır. Vicdanı olmayan her insan Nazi’dir.
Reklam
Bizim iç hesaplaşmamız az, dış hesaplaşmamız ise gereğinden fazla gibime geliyor. İç değerlerimize göre kendimizi sorgulamıyoruz. Daha doğrusu içimiz biraz boş. Dışarıya göre var oluyoruz. Başkalarının bize biçtiği değer, kendi gözümüzdeki değerlendirmeden daha önemli. Yani varlığımızı, dışarıdan nasıl algılandığımız sorusu üzerine kuruyoruz, ne olduğumuz sorusu üzerine değil.
Hiçbir şey düşünmüyor, sadece kaçmak, hayatının en korkunç devirlerini geçirdiği bu yerlerden mümkün olduğu kadar çabuk uzaklaşmak istiyordu. Nereye olursa olsun! Dağbaşlarına, kimsesiz ormanlara veya kalabalık şehirlere!.. Yalnız adamakıllı uzak ve kimsenin onu bulamayacağı bir yere!..
Sayfa 251Kitabı okudu
Önüne bir lokma ekmek tutuluyor ve bunun geri alınması tehdidiyle en olmayacak şeyler yapılıyordu. İstihfaf ettiği, kendisinden zayıf bulduğu mahlukların mahkûmu olmak çok harap edici bir şeydi.
Sayfa 240Kitabı okudu
Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez’in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere bu kadar insafsızca Yusuf’un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu.
Sayfa 240Kitabı okudu
Kafasından hatıralar birbirini kovalayarak geçmekte idi. Bütün hayatında kendine göre bir iş bile yaptığını hatırlamıyor, bu ömrü başka birinin yaşadığını sanıyordu. Çocukluğu, delikanlılığı, etrafıyla olan münasebetleri hep yabancı bir dünya ile yapılan temaslara benziyordu. Şimdi o, kendisine bu kadar uzak bulduğu bu dünyada, ne kadar müthiş azaplar çekiyordu! Bunlara ne lüzum vardı? Neden böyle korkunç çemberler onu sımsıkı bağlıyor, neden ona yavaş yavaş, sindire sindire en öldürücü işkenceler yapılıyordu? Ne için, kim için?
Sayfa 240Kitabı okudu
Reklam
Bir müddet daha düşününce dünyada da hiçbir yere bağlı olmadığını hissetti ve içten içe bu kadar yabancı olduğu bu hayatta kendisini birçok kayıtların kuşatmasına, ondan, istediği gibi hareket imkânlarını almasına müthiş içerledi.
Sayfa 213Kitabı okudu
Hayat, birbirinden ayırdıklarını, kısa bir müddet için tekrar yaklaştırır gibi olsa bile, uzun zaman yan yana bırakmıyordu. Geçen günleri bir daha geri getirmek mümkün değildi ve sadece hatıralar, iki insanı birbirine bağlayacak kadar kuvvetli değildi
Sayfa 213Kitabı okudu
Yusuf bunları tahlil edecek seviyede olmamakla beraber, “yerini bulamama”nın azabını bütün teferruatıyla duymakta idi. Bu his herhangi bir işsizliğin verdiği can sıkıntısı veya endişeye benzemiyor, insanı gözle görülür bir şekilde eziyor ve yavaş yavaş, hayatta lüzumsuz olduğu kanaatini uyandırıyordu. Kendinde her şeyi yapabilecek kuvveti görmek, sonra yapılacak hiç bir şey bulamamak… Tükenmek bilmez bir sabırla bir meçhulü beklemek… Nihayet bütün bunları sisli bir havadaki ağaçlar gibi belli belirsiz, karışık bir şekilde hissetmek… Bu, uzun zaman dayanılır şeylerden değildi.
Sayfa 180Kitabı okudu
Konuşmaya ne lüzum vardı? Bütün güzel laflardan ve hoş insanlardan sıkılan bu mahlukları, birbirlerinin sessiz mevcudiyeti, yorgunluk verecek kadar doyuruyordu.
Sayfa 177Kitabı okudu
Bir an için bütün beyninin durmasını istedi. Bunu o kadar şiddetle ve candan istedi ki, gözleri yaşardı. Kendi kendisi ile hızlı konuşmamak ve bağırmamak için bir eliyle ağzını kapatıyordu. Bir aralık hiç bir şey düşünmez gibi oldu ve içinin hafiflediğini hissetti. Fakat biraz sonra kendini, ağzının içinde “Ne olacak? Ne olacak?” Diye mütemadiyen mırıldanırken yakaladı.
Sayfa 141Kitabı okudu
444 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.