Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Merhametim sayesinde insanım ve insan kalabilmekten daha yüksek bir zirve bilmiyorum.
Sayfa 261Kitabı okudu
Dini inancı olmayan insan, vicdanını psikolojik olgu olarak kavrayan insandır; bu olgu karşısında duraksar, çünkü vicdanını hesap vermesi gereken son nokta olarak görür. Ama vicdan hesap vereceğimiz son nokta değil, sondan önceki bir noktadır. Dini inancı olmayan insan anlam arayışı yolunda vicdanının ötesine geçmezse, vicdanının ötesini sorgulamazsa, erken bir noktada durmuş olur. Zirveden önceki noktada durmuş diyebiliriz. Ama neden ilerlememektedir? Bastığı "sağlam zemin" den ayrılmak istemediği için; çünkü esas zirve görüş alanı dışındadır, bir sis perdesinin arkasında kalmaktadır ve sisin içine girmeye, bilinmeze dalmaya cesaret edememektedir. Bu cesareti yalnız dindar insan gösterir.
Sayfa 50 - SayKitabı okudu
Reklam
“Allah’ım! Beni nefsimle baş başa bırakma, zira beni korumaktan aciz kalır. Dünya ile baş başa bırakma, beni aldatır. İnsanların eline bırakma, beni rezil ederler. Beni sen koru! Dünyadan selametle çıkar, kendine doğru yol aldığımız ahirette kurtuluşa eriştir.”
“Humeyd b. Naim anlatıyor: ‘Hz. Ömer ile Hz. Osman bir davete çağrıldılar ve davete birlikte gittiler. Ev sahibi mükellef bir sofra hazırlamış davetlileri bekliyordu. Hz. Osman gördüğü manzaradan hoşnut olmadı. Davetten ayrıldıktan sonra: - Gördüğümüz şu sofrayı görmemeği daha çok arzu ederdim, diyerek rahatsızlığını dile getirdi. Hz. Ömer: - Neden rahatsız oldun, diye sorunca - Bu tür sofraların zaman içerisinde olağan görülerek başkaları için de teşvik sebebi olmasından korktum, dedi.”
“Ey insanlar! Allah’tan korkun! İyi bilin ki Allah’tan korkup ittika etmek ganimettir. Akıllı kişi nefsinin eksiklerini görüp düzeltir. Ölümden sonrası için amel eder. Bilmenizi isterim ki yalnızca kabrini Allah’ın nuru ile aydınlatan kişiler Allah’tan korkarlar. Onlar dünyada görseler de ahirette kör olarak haşredilmekten korkan kişilerdir.”
“Ensardan bir zat, bahçesindeki salkım salkım olgunlaşan hurmaları görmesi sebebiyle kaç rekât namaz kıldığını karıştırmıştı. Durumunu Hz. Osman’a anlattığında o zata bahçeyi tasadduk etmesini ve hayır yolunda kullanmasını tavsiye etmiştir.”
Reklam
“Hz. Osman ve Abdullah b. Mes’ûd gibi doğrudan Allah Resûlü’nden (s.a.v) Kur’ân öğrenenlerin anlattığına göre sahabiler ayetleri onar onar öğrenip ezberlerlerdi. Ezberledikleri ayetlerin anlamını öğrenip gereğince amel etmeden yeni ayetlere geçmezlerdi. Talim şekillerini: ‘Biz Kur’ân’ı ilim ve amelle birlikte öğrenirdik.’ sözleriyle özetlerlerdi. Bu nedenle Kur’ân hayatlarının her safhasına yansımıştı.”
“Dört şey vardır ki zahiri fazilet, batını farzdır. Salihlerle birlikte olmak fazilet, onlara uymak farzdır. Kur’ân okumak fazilet, onunla amel etmek farzdır. Kabir ziyareti fazilet, ölüme hazırlanmak farzdır. Hasta ziyareti fazilet, ondan ders almak farzdır.”
“Gözlerinizi hedefinizden ayırırsanız, mânîleri görmeye başlarsınız.”
“İbadetim tadını dört şeyde buldum: 1. Allah’ın farzlarını eda etmek. 2. Allah’ın haramlarından kaçınmak. 3. Sevabını Allah’tan umarak emr-i bi’l-marufta bulunmak. 4. Allah’ın gazabından korkarak nehy-i ani’l münker’de bulunmak.”
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.