Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Galata'yı gören, bağlamaz gönlünü cennete bile Anmaz başka bir selvinin adını o selvi boyluyu gören Frenk şiveli bir İsa gördüm ki orada Dudakları dirisidir sanki İsa'nın derdi bunları gören Fatih Sultan Mehmet, Avnî
Elbet bir gün.
Elbet bir gün, bütün çiçekler beyaz açar Hür ve mes'ut bir şarkı halinde Penceremizden uzanır nur. İstediğimiz şekilde doğar gün, Dilediğimiz gibi yağar yağmur. ... Herkes gibi biz de doyasıya yaşarız hayatı Yıldızlar dilimizle konuşur. Elbet bir gün, bizim de sevgilim Köyümüzde beyaz badanalı bir evimiz olur...
Reklam
Hepsi anlatmıştı İstanbul'u, hepsi çok sevmişti. Hepsinin yad edeceği bir şey vardı bu şehirde. Aşklar, hüzünler, acılar, sevinçler, sevişmeler, her şeye tanıklık eden meydanlar, sokaklar... Şimdi izler silinse de her biri hatırlıyor, sevgiliyle buluşulan pastaneyi, ağır ağır çıkılan yokuşları, tramvayın çıngırağını, yoksul mahalleleri, ketum evleri, mehtapta kayık sefalarını, "çamların altında verilen o buseyi..."
Sen şarkıların durduğu bir lahza kenarda. Yåd et ki sevişdikti ilahi Adalarda! İçlen! Soğuk ellerle hazîn alnını sar da, Yad et ki sevişdikti ilahi Adalarda! Ey şimdi elå gözleri süzgün, sesi şakrak Kumral saçın üstünde görürsen iki üç ak, Çık kuytu hıyâbanlara, al bir kuru yaprak, Yåd et ki sevişdikti ilahî Adalarda! Yaşar Kemal Beyatlı
Asım Us (Mustafa Kemal Atatürk), Halide Salih'in (Halide Edip Adıvar) elini tutarak, "Halide Çavuş, savaştığın gibi dans ediyorsun," diyor. Halide Salih'in gözleri doluyor. Us'un yanına gidiyor. "Ne demişti hemcinslerimden biri? Dans edemediğim devrim devrim değildir. Cumhuriyet'le kadınlar dans etmeyi öğrendiler. Utanmadan, korkmadan... Ayaklarını özgür yarınların temposuna uydurarak. Sağ olun Paşam..." Asım Us gururla bakıyor Halide Salih'e. İkisi de aynı şeyi hatırlıyor sanki... Bir şehri, bir ülkeyi kurtarmak için direnen kalabalıkları. Esir düşen şehirleri... Zincirlerinden kurtulan şehirleri... Bu gördükleri İstanbul, o direnen İstanbul muydu? Kendini çirkinliğe, betona, yağmaya, ranta teslim etmiş bu İstanbul o eski İstanbul muydu? Attila İlhan sormuştu değil mi, "Bu şehir o eski İstanbul mudur?"
Martılar çığlık çığlığa her akşam Bir büyük rüzgâr dağıtır şarkılarımı İçim boş gemiler boş nereye baksam Ölüm gibi susar Yalnızlar Rıhtımı Yalnızım, yalnızlık tutuyor kan gibi Bu korku yalnızlık korkusu gözlerimdeki Bu sabah yapayalnız öleceğim belki Ardımdan ağlayacak Yalnızlar Rıhtımı Atilla İlhan
Reklam
“…devlet dersinde düşünenler ve sevişenler sınıfta kalır bu topraklarda.”
insan hasta oldu mu kendi etinin bilincine çok daha varıyordu.
Hep bir umut vardı, hep bir direnç. Yaşamın gölgesi hep insanın üstündeydi.
Sayfa 73 - Doğan Kitap
“Bir büyük rüzgâr dağıtır şarkılarımı”
Sayfa 48 - Doğan Kitap
Reklam
Elbet bir gün, bütün çiçekler beyaz açar.”
Bir soğuk bir yel eser üşür ölüm bile Anlatır akan kanı beyaz sesiyle ..
"Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı, bahçede yanlız".
"Sen bir gölge olup kaçmaya çalışırsin.Şehirler sana bir tuzak olur, kelimeler yasak"..
"Unutabilir miyim seni hiç ? Hâlâ beton malta boylarında duyuyorum. Takunyaların sesini! Unutabilir miyim seni? Dünyayı ve insanlarımızı sevmeyi senden öğrendim"..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.