Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Z.

Daim öğrenme halindeysek ömür boyu talebeyiz...............Öğretmen olmak aynı zamanda talebe kalmak demektir.
Sayfa 178Kitabı okudu
Reklam
Kim olduğumuza dair sahip olduğumuz inanışları fark edebilmek çok önemlidir. Birçoğumuz sözde “kimlik”lerimize mala mülke bağlı olduğumuzdan çok daha kuvvetli bir şekilde bağlıyızdır.
Sayfa 130Kitabı okudu
Otoyolda biri önümüze kırdığında şöyle düşünmek de mümkün, “Bana sabır talimi fırsatı lütfettiğin için Sana hamdü senalar olsun Allah’ım. Hem ben de biraz yavaşlarsam, muhtemel bir kazadan daha da uzak durmuş olurum. “Tenkit edildiğimizde şöyle de düşünebiliriz, “Ya Rabbi, bu kişinin ağzından söyleyen Sensin. Bana ne diyorsun? Duymak istemiyor olsam dahi dinlemem gerekir.”
Sayfa 133Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Seni öldürmeye kalkışan bir kuş sürüsünü hâlâ nasıl sevebildiğini hiç anlamıyorum.” “Off Fletch, tabii ki sevdiğim bu değil. Kin, nefret ve düşmanlığı sevmekten söz etmiyorum ben. Gerçek martıları, onların her birinin içindeki güzellikleri görmeye çalışmalı, bunu onların da görmesine yardımcı olmalısın. Sevgiden kast ettiğim şey bu benim. Bu işin sırrını çözdün mü, gerçekten sevebilirsin.”
“En iyi hıza ulaştığın an, cennete de ulaşmış olacaksın Jonathan. Ve bu saatte bin mil, bir milyon mil ya da ışık hızıyla uçmak anlamına gelmiyor. Çünkü rakamlar sınırları belirler; iyinin, mükemmelin sınırları yoktur. Mükemmel hıza ulaşmak oğlum, orada olmak demektir.”
Reklam
Anlamak, değişimin başlangıcıdır. Yeni seçenekler sunar. Maalesef her şeyi farklı görmeyi öğrenmek yetmez. Özgürlüğe kavuşmak, davranışlarınızı değiştirmekten geçer.
Sayfa 183Kitabı okudu
Sırf öyle demek istememiş olman, sözlerinin beni yaralamadığı anlamına gelmez.
Olumsuz enerjiyle yapılan herhangi bir şey onun tarafından kirletilecek ve zamanla daha fazla acıya, daha fazla mutsuzluğa neden olacaktır. Dahası, her olumsuz iç hali bulaşıcıdır: Mutsuzluk fiziksel bir hastalıktan daha kolay yayılır. Rezonans yasası yoluyla, (o /onlar bağışık, yani çok bilinçli olmadıkça) başkalarında gizli olumsuzluğu ortaya çıkarır ve besler.
Kalplerimiz genelde geçmişe ait olaylardan gelen düşünceler ve geleceğe dair beklentilerle dağınık bir haldedir. Arzu ettiğimiz şeylerle dopdoludur kalbimiz; öyle ki ne merhamet ve şefkate ne de Allah sevgisine yer kalmıştır. Gün boyu karşılaştığımız bütün insanların kalplerinde aynı Allah’ın olduğu idrakini zinde tutarak da bütün gün Allah’ı zikretmiş oluruz.
Araştırmacılar çeşitli lahanaları yaklaşık bir santimetrekarelik küçük bloklara böldüler. Daha sonra 100 gramlık porsiyonları beklettiler. Bazı çeşitlerde iki gün içinde glukosinolat miktarı iki katına çıktı ama bu kötü bir haber değildi. Glukosinolatlar sülfür içeren maddelerdir ve bağışıklık sistemini, yaşlılıkla ilgili hastalıklara karşı güçlendirirler. Araştırmacı Matthijs Dekker, lahananın bıçakla böceği karıştırdığından şüpheleniyor. Doğada böcekler tarafından yendiğinde, lahana kendini korumak için daha fazla glukosinolat üretir. Bu deneyde lahana bıçakla kesildiğinde de aynı tepkiyi verdi.
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
Unutmayın, ergen beyni yenilik arayan ve risk almaya meyilli bir makinedir.
Utanç ve sır bariyerlerini aşmak, başkalarıyla bağ kurarak dayanılmaz duyguların katlanabilir hale gelmesi, geçmişin yasını tutma ve şimdiki zamanda kendisine daha şefkatli bir bakışı olan yeni bir perspektif edinme. Bu iyileşme sürecinde değişen hayatlara tanık olmak, biz eski topraklara “eski yalın terapi” uygulayıcılarına denemeye devam etme olanağı veren şeydir.
Sayfa 343Kitabı okudu
Zihinselleştirme ya da “aklı akılda tutmak” kavramı hem hastaya hem de terapiste karmaşık ilişkisel fikirleri açıklamanın bir yolunu sunar. Menninger Clinic’te hastalara dağıtılan bir izlem kağıdında psikolog Jon Allen, zihinsellleştirmenin anlamını açıklayarak kavramı büyü bozumuna uğratır. “Başkalarının düşünce ve duygularının yanı sıra kendi düşünce ve duygularınızın farkına varmaktır... (Bu) sadece başkalarıyla empati kurmayı değil , kendinizle de empati kurmayı kapsar.”
Sayfa 338Kitabı okudu
Duygularınızda başkalarına ait olumsuzluklar taşımayın. Öfke, nefret, kin ve hırsa dair duygula- rinızı bırakın ve rahatlayın. Duygularınız üzerinde yıllarca tuttuğunuz başkalarına ait hisleri bırakın ve rahatlayın... Kimsenin öfkesini üzerinize almayın. Kimsenin kendini onarmamışlıktan kaynaklanan olumsuz duygularının paydaşı olmayın...Kimsenin size değersizce bakmasını, öfke ile yönelmesini kişi- sel kabul etmeyin, kendinizi savunmayın... Olumsuz hisler aldığınızı hissettiğinizde bırakın ve rahatla- yın...
Sayfa 216Kitabı okudu
O an ‘Onarımın Temel İlkesini’ bir kez daha hatırlayarak kendime güç verdim. ‘Hiçbir duygu gerçeklik barındırmaz, tüm hissettiklerimiz sadece bir yanılsamadan ibarettir...’
Sayfa 174Kitabı okudu
Zavallı hafiza! Günden güne yok olmaya doğru gittiğini hissettiğimiz, vücut denilen şu toprak yığınının üzerinde durmadan ölümsüzlüğe çalışır durur. Hüzün verici bir bakışı senelerce hatırlar. Bir sözü, bir gülüşü yıllarca saklar. Etrafından baş dönmesi verecek şekilde büyük bir süratle geçen bütün anıları ve üzüntüleri hemen kaydetmeye çalışır. Bu katlanılması güç çalışma ile bütün kuvvet ve takati kaybolunca, bize ümit veren gelecek biter. Hayatımıza arkadaşlık eden geçmiş, unutuş denizi içinde mahvolur. O zaman, öldürücü bir surette yaralanmış bir asker gibi, bizi mezarın kapısında bırakarak, işini terk eder.
Reklam
Ağlamak, uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son kuvvetin bir feryadıdır. Ağlayamadığımız zamanlar, bizde o gücün de yok olduğu vakitlerdir ki, onun yerine geçen etkileyici bir sakinlik, en şiddetli elem gözyaşlarından daha yakıcıdır.
Sayfa 45 - Alkım YayınlarıKitabı okudu
Mesnevî-i Şerif’te Hz. Mevlânâ büyük bir sanat müsabakasını anlatır. Sanatçılardan iki takım finale kalır. Çinli takım, girift tasarımları ve gayet teferruatlı minyatürleri birleştirmek suretiyle enfes b bir sanat örneği ortaya koymuştur. Yunanlı sanatçılar ise basit ama zarif bir sanat eseri ortaya çıkarmışlardır. Her iki gruba da
Sayfa 57 - Sufi KitapKitabı okudu
Hiçbir şey üzerinde düşünmeye, hatta bir parçacık durmaya alışmayan gevşek beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettiğimiz biçare irademizle hayatta dümensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde, insan iradesinin üstündeki tesirlerde arıyoruz.
Sayfa 250 - YKYKitabı okudu
“Suni boyalı ve suni kıvırcık saçlarını bir taraftan bir tarafa fırlatmak için başlarını suni şekilde ve hızla çeviren, suni kırmızı dudaklarını büzerek enteresan olmak ve üçüncü sınıf film yıldızlarına benzemek isteyen, buna rağmen ne kadar bîçare oldukları, tesadüfen rol yapmadıkları her anda derhal görünüveren bu kızcağızlara karşı içinde samimi bir tecessüs duyuyordu. Bir insanın nasıl olup da kendini bu kadar inkâr edebileceğini anlamıyordu.”
Sayfa 133 - YKYKitabı okudu
Namaz: Bir Tevhid Eylemi
Namaz: Bir Tevhid Eylemi
“Söz ile El-Hamdü li’llah dediği halde; Allah’tan başkalarına boyun eğen, O’ndan başkalarından yardım ve imdat dilenen, Rahman ve Rahîm olan Yaratıcı’dan başkasına karşı minnet ve şükran hisleri besleyen, O’ndan başkalarını yüceltip tazim eden, sadece bu ifadeyi kullandığı için Allah’a hamdetmiş olmaz.”
Sayfa 91 - Pınar Yayınları 1996
Nitekim direnmemek, yargılayıcı olmaktan kaçınmak ve olan bitene bağımlı olmamak, gerçek özgürlüğün ve aydınlanmış bir şekilde yaşamanın üç temel ilkesidir.
Sayfa 226Kitabı okudu