Bir muhallebiciye girebilirdi. Bir tavukgöğsü... Ya da bir kazandibi... Ama bunlarla da doyabilecek gibi değildi, bu bir iki lokmalık eğlenceliklerle... Ekmek istiyordu canı, dilim dilim... Bir yemeğin suyuna koparıp koparıp banacak parça parça ekmek...
Sayfa 40 - Çınar yayınları
On beş gündür ayakları toprağa basmamıştı. Birden canlandı. Geriden gelenler, dikilenleri önüne katıp sürüklüyorlardı.
Sayfa 13 - Çınar yayınları
Sınırların ötesinde kalan uygar bir dünya şimdi aydınların boğazlandığı bir tutsaklar ülkesiydi. Bu topraklar üstünde kelepçe vardı, pranga vardı, türlü işkenceler de vardı ama henüz ölüm kampları, fırınlar, kurşuna dizilmeler yoktu.
Sayfa 8 - Çınar yayınları
Okur Takip Önerileri
17. Sone
(...)
Sayabilsem her gördüğümü tek tek sende,
"Yalan söylüyor" diyecek gelecek kuşaklar yine,
"Böylesi göksel izler olamaz dünyasal bir yüzde."
(...)
Ruhun derinliklerinde bizden daha içeri bir şey, kör, sağır, dilsiz ve karanlık bir varlık; o ister, o istemez. O sever, o sevmez ve biz onun itaatli aleti oluruz.
Sayfa 160 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
