Albert Camus' un tüm eserlerini içinde barındıran, diğer kitaplarının referansı olan henüz yirmi iki yaşında ve absürdizmden önce sahip olduğu varoluşçu duruşa bağlı kalarak yazdığı; ölümü, yoksulluğu, mutsuzluğu, umutsuzluğu, uyumsuzluğu, bıkkınlığı, varoluşu, yabancılık duygusunu ve başkaldırıyı sorgulayıp tartıştığı beş hikayeden oluşan deneme tarzı kitabıdır.
Tahsin Yücel bu kitabın önsözünde,
"tersi ve yüzü düz bir yolun başlangıç noktası değildir yalnız, her zaman dönülen, her zaman özlenen, her şeyi besleyen kaynaktır, ışığın fışkırdığı noktadır." yazar.
-alıntı-
“basitlik sözcüğünün tehlikeli bir niteliği var. Ve ben bu gece yaşamın belirli bir saydamlığı karşısında artık hiçbir şeyin önemi kalmadığı için ölmek istenebilmesini anlıyorum. Bir insan acı çeker, mutsuzluk üstüne mutsuzluğa uğrar. Katlanır bunlara, yazgısını benimser, iyice yerleşir içine. Saygı görür. Sonra, bir akşam, bir dostuna rastlar. Dostu biraz dalgın konuşur onunla. Evine dönünce, adam kendini öldürür. Sonra gizli dertlerden, bilinmeyen dramlardan söz edilir. Hayır. İlle de bir neden gerekirse, dostu kendisiyle dalgın konuştuğu için öldürmüştür adam kendini. Böyle işte, dünyanın derin anlamını duyar gibi olduğum her seferde, onun basitliği şaşırttı hep beni...”