Jean Paul Sartre'ın 59 yaşında yazmış olduğu, "okumak" ve "yazmak" adlı iki bölümden oluşan, dünya edebiyat tarihinde yazılmış en cesur ve sıradışı otobiyografik eserdir.
20 yüzyılın en büyük filozoflarından Sartre'ın fikirlerinin tohumlar halinde çocukluğunun bağrında saklanmış olduğu görülen eserde, felsefe ve dil kavramlarının iç içe geçmiş yapısı, geleceğin varoluşçuluğunu zirveye taşıyacak bir çocuğun kâhince önsezileriyle sunulur.
-alıntı-
"hiç kimse unutamazdı beni, sözümü etmeden de geçemezdi; ben kolayca kullanılabilir, korkunç ve koskoca bir fetiştim. bilincim de un ufak olmuştu; aman ne kadar iyi! başka bilinçler yüklenmişlerdi beni. okunuyordum ben, herkesin gözü üzerimdeydi; benden söz ediyorlardı, dillerde geziyordum, evrensel ve tekil bir dildim. binlerce bakışta, beklenen beklenen bir merak konusu oluyordum; sevmesini bilen için, onun en mahrem tedirginliğiydim, ama bana dokunmak isterse, ortadan siliniyor ve kayboluyordum. hiçbir yerde yoktum ve nihayet kendimdim! her yerdeydim; insanların asalağıydım ve iyiliklerim onu kemiriyor ve yokluğumu sürekli olarak yeniden canlandırmakla yükümlü kılıyordu."