Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

RH positive

RH positive
@Erhan82
Kendime yazar
656 syf.
7/10 puan verdi
·
8 günde okudu
II Beyazıt zamanında Endülüs'te, Katolik Hristiyanların gadrine uğrayan Yahudiler ve Müslümanların Osmanlı topraklarına getirilişini anlatan bir roman... Romanda Osmanlı ajanı Davut, Endülüs Yahudi'si David, Padisah II.Beyazıt, Cristoph Colomb gibi karakterlerin hikayeleri bölümler halinde ayrı şekilde ana konudan kopmayarak anlatılıyor. Kitabın yoğun bir emek sonrası ortaya çıktığı muhakkaktır. Fakat özellikle Osmanlı ajanı Davut'un özellikleri olağanüstü abartılıp ondan adeta Malkoçoğlu karakteri yaratılmış. Bu yönüyle şövenist olmakla beraber genel okuyucunun beğenisinin daha fazla artırılacağı düşünülmüş herhalde. Fakat ben de tam tersi bir etki bıraktı. Söz konusu bölümler tarihi bir roman için gerçeklikten kopuk, aşağılık kompleksinin tezahürü gibi eğreti duruyor.
Son Sefarad
Son SefaradBeyazıt Akman · Epsilon Yayınları · 20121,966 okunma
Reklam
360 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Osmanlı tarihinin dar kadrajlı resmi tarzında bir kitap. 100 küsur sayfadan fazla her padişahın kendi döneminin önemli olaylarını kapsayan kronolojisi ile okuyan için biraz sıkıcı olsa da genel olarak oldukça öğretici bir kitap. Kitabın çoğu yerinde imparatorluk içi makamlar arası entrikalara değinilirken, kimi masum kimi arsız birçok kişinin birbirinin başını yediği, birçok sadrazamın ve şehzadenin bir kişinin ağzından çıkan bir söze dayanılarak öldürülmesi vicdanlı ve Allah'tan korkanlar için anlaşılması güç meseleler. Osmanlı hakkında mevcut tutumunuzu değiştirebilecek türden bir eser.
Osmanlı Tarihinin Panoraması
Osmanlı Tarihinin PanoramasıReşad Ekrem Koçu · Doğan Kitap · 201550 okunma
408 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Gönlü güzel, ruhu güzel diğerkâm insanların hayatlarının, bir o kadar beş para etmez kişilerce heba edildiğinin anlatıldığı ismiyle müsemma bir kitap. Hep aklımda olan ve sonunda ilk kitabını okuyabildiğim yazarın dilindeki çeşitlilik, anlatım ve duyguların dipdiri vücut bulması okumaya niyetlenenler için tereddütleri kaldıracak nitelikte.
Heba
HebaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20174,591 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
138 syf.
7/10 puan verdi
·
7 saatte okudu
Hey gidi Finlandiya hey, sen de mi böyle sefiller ülkesiyken şimdilerde herkesin içerisinde yaşamak için hayaller kurduğu pembemsi ışık saçan bir hale gelmişsin meğer? Doğrusu bravo sana. Doğrusu bir bravo da ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal’in bir benzerinin de Finlandiya’da yaşadığını öğrendiğimiz Johan Vilhelm Snellman’a. Üç milyonluk bir halkı uyuduğu gaflet uykusundan uyandıran bu büyük şahsiyetin, Finlandiya rüyasını nasıl gerçekleştirdiğini anlatan bu kitap, sıfırdan bir toplumun şahlanışının ibretlik bir öyküsü aynı zamanda.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · Haşmet Yayınları · 200799,6bin okunma
193 syf.
8/10 puan verdi
·
16 saatte okudu
Sür reel bir tarzda eserlerinin çoğunu yazmış olan yazarın belki de birkaç istisnalarından bir kitap Medarı Maişet Motoru. Bu bakımdan, diğer kitaplarında olduğu gibi bazı yerlerin anlaşılması için tekrar tekrar okunmayacağı bir eser. Kitap aynı zamanda yazarın, yazın yaşamındaki iki romanından biri. Belki de roman olması hasebiyle diğer yazılarına göre okuyucuyu zorlamayan bir üslupla kaleme alınmış. Zira Sait Faik’i okurken sanki Kafka okur gibi çoğu yerde fantezi bir anlatımla karşılaşırsınız. Ya da çok sık tatlı rekabet ettiği Orhan Kemal ya da Kemal Tahir’in benzer konuları anlattığı halde onların o oldukça gerçekçi tarzını gözleriniz arar ama bulamazsınız. İşte bu roman bu veçhesiyle kendinizi daha dünyadan olaylara ve diyaloglara tanıklık ediyormuş gibi bir his uyandıracak içinizde.
Medarı Maişet Motoru
Medarı Maişet MotoruSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20202,129 okunma
Reklam
123 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Yalnızlık öğesi edebiyatımızda bir kişiliğe bürünse herhalde Sait Faik olurdu. Sait Faik için yeryüzündeki her varlık sadece bir isimden ibaret değildir. Varlıkların her biri için, onun lügatında daha önce bizlerce fark edilmeyen derin manalar, tasvirler, görünüşler vardır ve bunlar Sait Faik’in kalemiyle gün ışığına çıkar. Neredeyse yüzyıla yaklaşan eserlerine baktığımızda beşeriyete, hayvanata ve nebatata dair birçok gizli kalmış hususun teferruatlı biçimde yapıldığını görürüz. Kimi zaman da yazdığı şeyleri bir müddet sonra kendisinin de başka anlamlar yükleyebileceği tarzda konudan bağımsız adeta yazmak için yazıldığını görürüz. Her iki durumda da Sait Faik’in nöronlarının bizlerden çok farklı bir şekilde çalışmış olduğunu idrak ederiz. Bu eseri de okunması zor fakat diğer yandan lezzetini alınca bir hayli keyifli bir yazın olarak tanımlayabiliriz.
Sarnıç
SarnıçSait Faik Abasıyanık · İş Bankası Kültür Yayınları · 20133,334 okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
·
20 saatte okudu
Sait Faik’in okuduğum ilk kitabıydı. Okuma sırasına göre kendi kitapları arasında okunma zorluğu bakımından en son sırada yer alması gereken bir kitap. Sait Faik'in hayatına paralel olarak çok sırıtmayan, yalnızlığın son derece etkili öğelerle anlatıldığı bir eser. Yazarın gerçek üstü anlatımı ve hikâyelerin içerisinde yaptığı derin, eşsiz betimlemeler bu kitabı kendinize hayran bırakacak.
Alemdağ'da Var Bir Yılan
Alemdağ'da Var Bir YılanSait Faik Abasıyanık · İş Bankası Kültür Yayınları · 202010,6bin okunma
590 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Hz. İbrahim’in (A.S) ateşe atılması, ateşten Allah’ın inayetiyle kurtulması sonrasında olay yerinin en nadide güllerin olduğu gülistana dönüşmesi ve olaylara baştan sona tanıklık eden bülbüle İbrahim Peygamberin (A.S) Efendimize atfen, kavmimden dünyaya bu güllerden daha güzel bir gül teşrif edecek mealinde bir müjdesi ile bülbülün Efendimizi bekleyişi başlıyor. Efendimiz (A.S) doğumu öncesi dünyanın hali, doğumu, çocukluk yılları, gençliği, evlilikleri, peygamberliğin kendisine tebliği, katıldığı savaşlar, vefatı gibi siyer kitaplarında bahsedilen konular roman havasında ve bülbülün tanıklığında anlatılıyor. Lakin bir önceki okuduğum ‘OD’ kitabında gözlemlediğim tekrara düşmek ne yazık ki burada da kendini gösteriyor. Kullanılan ifadeler birbirinin aynısı olmaktan çıkamıyor. Öyle ki kilometrelerce öteden bir İskender Pala cümlesinin tanıyabilirim artık gibi geliyor. Siyer kitabının bir bölümüne de menkıbe koyması ayrı bir fecaat. Üstelik kendisine yardımlarından dolayı teşekkür ettiği konunun uzmanı birçok kişinin bunu gözden kaçırması, işin ülkemizde ne verirsek alıcısının çıkacağının göstergesi niteliğinde. Eğer herhangi bir siyer okumadıysanız Peygamberin gül hatırına okunulacak bir kitap sadece. Ya da doğrudan siyer okuyun belki daha faydalı olur.
Bülbülün Kırk Şarkısı
Bülbülün Kırk Şarkısıİskender Pala · Kapı Yayınları · 202010,4bin okunma
310 syf.
5/10 puan verdi
·
9 saatte okudu
Bazı hayatlar vardır gerçekten evrensel bir ilgi çekiciliğe sahip olur. Kitapta anlatılan konservatuar öğrencisi Suada’nın acıklı hikâyesi ve çektiği acılar işte tastamam bu türden bir hayat. Boşnaklar eğer Hırvatlar gibi Müslüman olmasalardı bu katliam ve insanlık dışı muamele başlarına gelmeyecekti. İşin en acı tarafı bu hüzünlü ve ciğerleri pare pare yapan tarihi gerçeğin 20 nci yüzyıl sağır ve kör Avrupa’sında yaşanması. Kitap, yaşanılan katliamı sayılarla yüzlere vuruyor ve insan keşke böylesi bir olayı anlatacak daha güçlü kalemler tarafından yazıya aktarılsaymış olsaydı diye temenni etmekten geri kalamıyor. Zira, geneli itibariyle bende bir edebi metin değil de uzun bir gazete metni havası uyandırıyor.
İncir Kuşları 
İncir Kuşları Sinan Akyüz · Alfa Yayınları · 201726,3bin okunma
359 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
İskender Pala’nın okuduğum ilk kitabıydı. Bilindiği üzere, Yunus Emre’ye ait bilgiler kesin bir bilgiye dayanmamaktadır. Yazar bu kitabında, Yunus Emre’nin hayat serüvenini bizlere yarattığı bir kurgu ile aktarmış. Romanda, çok küçük yaşlardan itibaren babasının onları terk edişi, sonrasında Sitare ile evliliği ve Çekik gözlerin (İlhanlılar) saldırıları sonucu hayatının altüst olması, önce Hacı Bektaşi Veli ile tanışması ve sonrasında Tapduk Emreyle buluşması anlatılıyor. Kitabın ardı sıra birbirini takip eden bölümlerinde, Yunus’un, Tapduğun dergâhında nefis mücadelesi ve Sitare’ye duyduğu aşk ile oğlu İsmail’in kendi hayat hikâyesi aktarılıyor. Romanlarda görmeye alıştığımız derinlemesine tahliller ve betimlemelerden ziyade tasavvufa yönelik klasik öğretilerin farklı şekillerde aktarılması yazarın bir üslubu mudur bu aşamada bilmemekle beraber, sıklıkla tekrara düştüğü ve okuyucunun okumak istediği şeyi göze sokması belirgin olumsuzluklar olarak sayılabilir.
Od
Odİskender Pala · Kapı Yayınları · 202241,7bin okunma
Reklam
142 syf.
·
Puan vermedi
Herşey, 16 yaşındaki Vladimir Petroviçin konağının yanındaki sefil kulübeye yaşlı bir prenses ile 21 yaşındaki kızının taşınmasıyla başlıyor. Esas oğlan, çevresinde her boydan, statüden ve yaştan olan altı afilli erkekle çevrili olan bu kızımıza (Zinaida) görür görmez âşık oluyor. (Zina)ida adında da anlaşılacağı gibi çok flörtöz bir hanım ve etrafındaki erkekleri adeta aşkından kanırtıyor. Zinaidanın derme çatma evine belirli aralıklarla toplanan bu altı tane ‘adamın’ Zinaida ve birbirileriyle olan ilişkileri bende sanki distopik bir atmosfer uyandırdı. Dönemin sosyolojik ve kültürel yapısını göstermesi açısından enteresan bir hikâye.
İlk Aşk
İlk AşkIvan Turgenyev · Öteki Yayınevi · 20077,3bin okunma
336 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Önceleri resim sanatından anlayanların bir resme baktıklarında üzerine saatlerce konuşmalarına anlam veremezdim, fakat kitabı okuyunca bir ressam veya resim severin resme bakarken arka planda neler gördüğünü anlamış oldum. Resim, ressamın hayata bakış açısı, hayatta yaşadığı olayların onun ruhundaki tezahürü bazen tarihsel olaylara ressama özgü şerh düşme biçimi olarak boyaların birbirlerine karılmasıymış. Bu bakımdan basit bir doğa manzarasının köşesine iliştirilmiş bir kuş bile resmi yapanın kimliğini ortaya çıkarabilmektedir. Kitap resimle ilgili fazlaca bilgi verirken diğer taraftan Kamil Uzman isimli sanat tarihi profesörünün Venedik’te yapmış olduğu çalışma boyunca, karakterin kendi yaşam serüvenini anlatıyor. Venedik’i navigasyon hassasiyetiyle sizlere tarifleyen, zaman zaman onu İstanbul’la karşılaştıran bunun yanında orta çağda yaşamış birçok İtalyan ressam hakkında bilgilendirme yapan bu kitap dört yıl gibi uzun bir sürede tamamlanmış. Özellikle Fikret Mualla’nın acıklı yaşamına yer vermesi, yazarın yer yer kendini onunla kıyas etmesi ve çok ilginç sonu ile bilhassa resim sanatına ilgi duyanların ve Venedik’i avucunun içi gibi bilenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap.
Resimli Dünya
Resimli DünyaNedim Gürsel · Can Yayınları · 200259 okunma
249 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ömer Hayyam, Nizamülmülk ve Hassan Sabbah gibi birbirinin zıttı üç karakterin üçünü de sevmek için bu kitabı okumanız şart. Eminim üç karakter ile ilgili şu ana kadar düşündüğünüz şeylerinin çoğunu çöpe atmak zorunda kalacaksınız. Zira her ne kadar birinin fanatiği diğerlerinin antipatiği olsanız da bu kitabı okuduktan sonra her birini ayrı ayrı aynı ölçüde seveceksiniz. Kitap, Ömer Hayyam’ın kadim dostu Kadı Ebu Tahir’in ona verdiği boş yazma sonrası Hayyam’ın bu yazmaya rubailerini yazması ile başlıyor, yazarın büründüğü karakterin asırlar sonra bu yazmaya erişmesi ve sonrasındaki olayları anlatıyor. Tabi bu arada ne imparatorluklar yıkılıyor, ne aşklar bitiyor, ne insanlar ölüyor. Hepsi ama hepsi nakış nakış bu kitapta işleniyor. Büyülü, destansı bir kitap. Tarihe bir de bu kitaptan bakmak lazım.
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 200161,7bin okunma
256 syf.
8/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Har insanın bir çırpıda okuyabileceği eğlenceli kitaplardan biri olarak hafızamda yer edecek. Bunun yanı sıra oldukça politik, felsefik bir kitap olarak karşımıza çıkıyor. Netamiye(Türkiye) denilen hayal ülkesinde geçmişte yaşanan acı hadiseler yazarın kimi zaman alengirli kimi zaman Mükremin Çıtırvari bitirim üslubuyla okuyucuya aktarılıyor. Karakterlerin birbiriyle kuyruklarının değdirildiği yerler ve hikâyenin bağlanması ise olağanüstü. Yazarımız İhsan Oktay Anar’ın Amat romanı için ‘onu okudukça yaşasın edebiyat diye bağırasım geliyor’ demiş. Bu romanları hatmettiği o kadar belli ki neredeyse Anar’ın romanları kadar kıymetli bir kitap yazmış. Onun kurgusundan ve üslubundan fazlaca etkilendiğini düşünüyorum. Masalsı karakterler, ütopik bir dünya ve hikayenin bağlanış şekline bakınca edebiyatın da genetik bir miras gibi aktarıldığını düşünüyorum. Bir farkla Anar’ın romanları Osmanlı zamanında geçerken buradaki konu yaşadığımız çağda ve Türkiye’de geçiyor. Bir de Anar’ın romanları farklı alanlara ilişkin bilgilere yer vermesi nedeniyle daha yoğun bir emek gerektirirken yazarımızda bunun yerine argonun daha öne çıktığı görülüyor. Bir tek göze batan hususun bu olduğunu düşünüyorum. Bunun dışında harika bir kitap, okuyanı pişman etmez denilen türden.
Har
HarMurat Uyurkulak · Metis Yayıncılık · 2006848 okunma
152 syf.
·
Puan vermedi
·
13 saatte okudu
Necip Fazıl’ın okuduğum ilk kitabı. Kitap kendisinin Erzurum ve Kayseri’de yapmış olduğu iki ayrı konferans konuşmasından oluşuyor. Dikkatimi ilk çeken şey insan yazarken pek hata yapmaz fakat konuşurken ara ara duraklayabilir, tökezleyebilir, manayı tam olarak ifade edemeyebilir. Oysaki kendisi mükemmel bir belagat örneği vermiş eksiksiz bir
İmân ve Aksiyon
İmân ve AksiyonNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 20163,696 okunma
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.