Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gözde

Karın varsa derdin var, ama karın olmayan bir kadınla daha büyük derdin var demektir.
Sayfa 710Kitabı okudu
Reklam
“Bazı insanlar kavga çıkarmak için bahane arıyorlar.Verdikleri parmakizlerinin Düzenbazlar Galerisi’nin arşivinde dosyalanarak sergileneceğini düşünüyorlar.”
Hayatta başarılı olamadınız mı? Bize gelin, ölümünüzü başaracaksınız!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
-...Sen ne okuyorsun? -Geçen yılın istatistiklerini: her kırk dakikada bir intihar, yüz elli bin intihar girişimi,on iki bin ölü.Korkunç... -Evet,korkunç, ne kadar çok başaramayan var bu işi.İyi ki biz burada bu işi yapıyoruz....
“Peki, niye ağlıyor o halde? Otto ondan hoşlandığına göre. Ben âşık olmanın güzel bir şey olduğunu düşünmüştüm hep.”
Reklam
— dediğim gibi, bir Amok koşucusuydum.
Tropikte yaşayan Avrupalılar arasında hiçbir sır yoktur...herkes birbirini tanır,her şey olay olur...
...sadece bir kibrin efendisi olma hırsıydı...
Bütün yazgısının,düşüşünün dehşet verici bir biçimde aynaya saçıldığını gördü.
...şimdi bir balık gibi yalnızlık sahiline vurmuştu...
Reklam
Selim Işık yalnızlığını Kelimelerle besledi.Kelimelerin anlamını bilmeden önce tanıdığı yalnızlığı Kelimelerin içine yetiştirdi.
Eller boşta kalıyor, tutunamıyorlar toprağa Anlatamıyorlar anlatılamayanı.
Selim Işık yenilmişti, bitmişti. Neyse tam o sırada, Marşal Amca yetişti.
“Topal doktor kalksana,lâmbaları yaksana, Selim elden gidiyor, çaresine baksana.”
Hapishane yarısı eve, yarısı insana benzeyen korkunç, kusursuz ve yekpare bir varlık.
Ah!Bir hapishanede olmak ne büyük bir alçalma!Burada her şeyi kirleten bir zehir var.Burada her şey, on beş yaşında bir kızın şarkısı bile yozlaşıyor!Burada bulduğunuz bir kuşun kanadında çamur vardır;koparıp kokladığınız güzel bir çiçek iğrenç kokular yayar.
Reklam
Kürek mahkûmiyeti yerine giyotin sehpasını, cehennem yerine hiçliği, boyunduruk yerine boynumu giyotinin bıçağına teslim etmeyi yeğlerim.
İnsanların hepsi belirsiz bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkûmdurlar.
"Bizim gibiler, çiftlikte çalışan erkekler yeryüzündeki en yalnız erkeklerdir.Onların aileleri yoktur.Kendilerini hiçbir yere ait hissetmezler.Bir çiftliğe gelir, çalışır, biraz para kazanırlar, sonra kasabaya gidip kazandıklarını birkaç saat içinde harcarlar, bir de bakarsın ki yeniden yola düşmüşler başka bir çiftliğin kapısını çalmak için.Hayattan hiçbir beklentileri yoktur onların."
Suç ve utanç yıllarını düşündü ama aynı zamanda Seylan’la ilgili güzel ve olağanüstü olan her şeyi de: tarçının çiçek kokusuyla birleştiği nadide anları, serin mevsimin parlayan çiy tanelerinin onu neşelendirdiği sabahları, bitmek bilmeyen sağanak yağmurlarıyla musonları ve çay ağaçlarının yağmur sona erdikten sonraki pırıltıları.
Sayfa 518Kitabı okudu