Güneş her daim aydınlığı ve karanlığı peşinden sürükleyerek yeryüzü sakinlerinin hizmetindedir; her ne kadar aydınlık ve karanlık ezeli iki düşman gibi olsa da her ikisi de âlemin menfaati için çalışmada yardımlaşma içerisindedir. Bu noktaya işaretle Allah (c.c) Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurur:
"(Resûlüm!) De ki: Düşündünüz mü hiç, eğer Allah üzerinizde geceyi tâ kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah'tan başka size bir ışık getirecek tanrı kimdir? Hâlâ işitmeyecek misiniz? De ki: Söyleyin bakalım, eğer Allah üzerinizde gündüzü tâ kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah'tan başka, istirahat edeceğiniz geceyi size getirecek tanrı kimdir? Hâlâ görmeyecek misiniz?"
(Kasas, 71-72)
...
Gece ve gündüzün süreleri de mükemmel bir şekilde ayarlanmıştır. Şayet daha uzun ya da daha kısa olsalardı tüm canlılar bu durumdan olumsuz etkilenirdi; gün aydınlık olduğu sürece hayvanlar sakinleşmez, yuvalarına girip saklanmaz, yırtıcılar sürekli av peşinde koşarak telef olur, bitkiler sürekli güneş ışığına maruz kalarak yanar ve ku- rur giderdi. Aynı şekilde geceler olması gerekenden daha uzun olsa, canlılar gecenin uyuşukluğunu üzerinden atamaz, hareket kabiliyetleri kısıtlanır ve ihtiyaç duydukları besinleri temin etmede güçlük çeker, hiç güneş ışığı görmeyen bitkilerde olduğu gibi bitkiler doğal ısılarını kaybederek, nemin de etkisiyle küflenip çürümeye yüz tutardı.