Ezber bilmek, bilmek değil; belleğimize emanet edileni saklamaktır. En büyük en şerefli eserimiz doğru dürüst yaşamaktır. Dırdırcı insanlar yaşamanın sevinçlerine yan çizerler. Ülke değiştirmekle, kıskançlık, cimrilik, kararsızlık, korku, tutku bizi bırakmaz. İçimizdeki kalabalık hallerimizden kurtulmamız, kendimizi kendimizden koparmamız gerek. Ruhun derdi içindedir. Issız yerlerde kendin için bir evren ol. Dünya çabuk iyileşmekte hep zarar görür. Bir an dertten kurtulmak iyileşmek demek değildir. Yitirdiğimiz dostların anısı çok eski bir şarabın acılığı gibi mayhoş elmalar gibi hoşumuza gider. Ağlarken ve gülerken yüzümüzde beliren çizgiler ve hareketler aynıymış. Gülme son sınırına varınca göz yaşlarıyla karışır. Başarısızlıktan zarar görmeyen bir değer hiç bir şeyin lekeleyemediği bir şerefle parlar; böyle bir değer halkın keyfiyle ne yükselir ne de alçalır. İnsan ancak ruhla beden bir arada iken vardır. Kötülüğün beterini kötülük eden görür. Açtıkları yarada canlarını bırakırlar. İlk ceza odur ki hiç bir suçlu kendi yargıçlığından kurtulamaz. Çizilmiş bir yoldan yürümek ve yalnız kendi hayatından sorumlu olmak ruh için büyük bir rahatlıktır. Öyleyse sessizce boyun eğmek devletin dümenini tutmaktan iyidir. Cimriliği yaratan yoksulluk değil zenginliktir daha çok.