Çocuklara sürekli ''Yalan söyleme, kimseyi kandırma! Bu iyi değil, şunu yapmak çok kötüdür, günahtır! Tanrı bundan hoşlanmaz ve sizi cezalandırır'' diyorlar. Ama, kendileri yalan söylüyorlar, kandırıyorlar. Birbirlerine, başkalarına, çocuklarına yalan söylüyorlar. 'Birilerine yalan söylemek, kaba ve kinli olmak günahtır' diye nasihat ediyorlar, ama kendileri kaba, kindar ve yalancıdırlar. Söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutmamaktadır.
Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir.
Kanun şöyle, aklında tut: Bir insan, beşiğinden mezarına kadar asla, ilk ve en önemli amacı, kendi iç huzuru ve ruhsal rahatlığı olmayan tek bir şey bile yapmaz.
Tutuklandığım gün, beni önce çoğu Arap bir sürü tutuklunun bulunduğu bir odaya kapattılar. Araplar beni görünce güldü. Sonra ne yaptığımı sordular. Bir Arap'ı öldürdüm dedim, sesleri çıkmadı.
Hiçbir şey sormuyorlardı. Soyluluk sadece şatolarda yaşamak değildi. İşte buydu! Sormamak. Sadece anlatılmak isteneni dinleyecek kadar meraka sahip olmak.