Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.27
Kitabist_im
Kitabist_im
@Mahitaban
Öğretmen
İzmir
1 Ocak 1986
26 okur puanı
Şubat 2019 tarihinde katıldı
Ece Üner başarılı haber sunucusu, donanımlı olduğu her halinden belli, araştırmacı kişilik. Fakat kitap yazma konusunda sanki biraz acele etmiş gibi. Faydalı noktalara değinmiş kitabında, bana eksik gelen tarafı okuduğumda dili kullanış biçiminden keyif alamamış olmam.
Edebiyatçı olarak sanırım yazarlardan beklentim,kelimeleri ne kadar dans ettirdiği.
Kendisiyle aynı okulda çalışma fırsatı bulduğum için oldukça şanslı olduğumu düşünüyorum. Ne yazık ki kendisinin emeklilik dönemine denk geldim kısa sürdü tanışıklığımız. Sözlerin sırrına vakıf olabilir miyim bilmiyorum ama resmiyet teslimiyet gerektirir demişti keşke ben de Orhan Veli gibi diyebilseydim: “ Böyle havalarda istifa ettim evlaftaki memuriyetimden .” Memursan teslim olursun çok doğru.
Toplumsal aksaklıkları ironik imgelerle yoğurmuş, düzen içindeki düzensizliklere atıfta bulunmuş sözcüklerin sırrını kulağınıza fısıldayan şair. Daha keşfedilecek çok sözcükleri var, demlene demlene..
Hıfzı Topuz~ Gazi ve Fikriye ️Çankaya’nın duvaksız gelini diye bilinen Fikriye’nin dramatik hikayesini anlatan bu kitap kurgusal anı niteliği taşımaktadır.
️Küçüklüğünden beri Atatürk’e hayran olan, onu makam ve mevki için sevmeyen ,fedakar,sadık bir aşıktır Fikriye.
Dönemin illetine vereme yakalanmış, Atatürk tarafından tedavi edilmek üzere Almaya’ya gönderilmiştir.O sırada Atatürk Latife Hanım’la evlenir, bunu duyan Fikriye kahrolur, İstanbul’a dönmek ister.
Ankara’dan sürekli engellenen Fikriye’yi hiçbir güç durduramaz. Çankaya’da Fikriye’yi bir sürpriz beklemektedir.
Kendi elleriyle döşediği köşkte yabancı bir kadın vardır ve onun gelmesinden hiç hoşnut olmamıştır.
Yabancı gibi davranılmasına dayanamayan Fikriye intihar mı etti, yoksa öldürüldü mü bir muammadır.
Okur Takip Önerileri
İpek Çalışlar~ Biyografisine Sığmayan Kadın~
Latife Hanım’dan sonra yazar İpek Çalışlar da sanırım benim gibi merakına yenik düşüp uzunca araştırmalar ve çalışmalar sonucu Halide’yi incelemeye karar vermiş. İyi de etmiş.
Halide Edip edebiyatımızda yakınen incelenmesi gereken bir kadın yazarımız.Bu kitap bilimsel makaleler içermese de döneme tanıklık eden birçok kişiden görüş alınarak hazırlanan mektuplardan da teşekkül bir eser. Yazar kendi fikirlerini beyan etmemiş yorumları size bırakmıştır. Bu kitapla ezber bozacak malumatlara ulaşacağınızdan şüpheniz olmasın..
Halide Edip Amerikan mandasını mı savunuyordu?
Halide Edip cephede olan biteni Amerika’ya mı jurnallayordu?
Atatürk’e aşık mıydı?
Atatürk’le arası neden bozuldu?
Türkiye’ye Atatürk ölür ölmez neden döndü?
Daha nice sorulara cevap bulacağız dolu dolu bir kitap. Bana sorarsanız Latife mi Halide mi?
Benim nazarımda Latife’nin yeri çok ayrı..
İpek Çalışlar~ Latife Hanım
Korona günlerinde elime aldığım bu kitapla birlikte arkası kesilmeyen bir deryanın girdabında buldum kendimi.
İzmir’in Uşakizade ailesine mensup Latife çok yönlü zamanına göre oldukça kaliteli eğitim almış, hırslı bir genç kadındır.. İzmir’in kurtuluşuyla birlikte Atatürk ve silah arkadaşlarına köşklerinin kapılarını açar. Atatürk’le evlenir fakat evliliği 2 yıl gibi kısa bir zaman sürer. Boşandıktan sonra da uzunca yıllar piyasadan silinir ve hiç konuşmaz.
Sorbonne Üniversite’sinde Hukuk eğitimi almış, 6 dil bildiği söylenen bu dolu dolu kadın neden boşandıktan sonra susturuldu, neden hiç konuşmadı? Yakın zamanda bir bankanın kasasında yer alan özel eşyaları açıldı içinden birtakım mektuplar çıktı. Kadın olarak sonra da Atatürk’ün eşi olarak tüm hislerini bu kitapta bulabilirsiniz.
Bu kitap bana başka yollar açtı, meğer bildiğimi zannettiğim her şeyi bilmediğimi fark ederek bunun üzerine konuyla ilgili 7 tane daha kitap okudum.
Bazen tarihi gerçeklikleri tarih kitaplarından değil de anılardan da pekâlâ öğrenebilirsiniz.
Babalar gününe ithafen.. “Babalar, alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır.” Bugüne özel bir kitap seçimiyle karşınızdayım. Hasan Ali’nin Kuşlar Yasına Gider aslında hepimizin yakından şahit olduğu baba-oğul ilişkisi üzerine kurulu bir kitabı.. Babaların yıllarca çocuklarına veremedikleri sevgiyi, kelimelere dökemedikleri duyguyu ve yaşlandıkça artan pişmanlıklarını görebiliyoruz bu kitapta. Konu çok tanıdık değil mi? Belki de birçok insanın maruz kaldığı ama kendine kabul ettiremediği hissiyatlar..Çocukların o eksiklikle babalarıyla tek bir kelam etmeden, babalarıyla hesaplaşmadan geçen giden yılları.
Kitaptaki kahraman bana göre Hasan Ali’nin kendisi..Belki de bize öyle hissettirmek istedi bilmiyorum ama babalar çoğumuzun yalnızlıkları,sözsüz kelimeleridir..
Çocuklarına fedakarlık yapan, onların arkalarında dağ gibi duran bütün babaların babalar günü kutlu olsun..
Marcus Aurelius~ Unutma, Mutlu Bir Hayat Çok Az Şeye Bağlıdır~ .
Sizin mutluluk reçeteniz nedir?
Toplanın anlatıyorum
Kitabı ilk gördüğümde kapsam olarak hafife almıştım, fakat hayata dair hazine niteliğindeki cümleleri görünce vuruldum.
Bakmayın siz kitabın minnaklığına, benim başucu kitabım olmayı çoktan hak etti bile. Neymiş bu altın öğütler hadi bakalım .
Basit yaşayacaksın, basit..
Neyi düşünürsek onu var ederiz.
Mutluluğu hiçbir koşulda dış faktörlere bağlamamalıyız. Mutluluk sende gizli.
Bütün olasılıklar şimdi inşa edilir, gelecek sadece bir hayaldir, geçmiş de kontrolümüz dışındadır, o halde tek gerçek An’dır.
Geleceğiniz şimdinin inşası olduğundan şimdiyi iyi değerlendirin.
Hislerinizde abartılı ve saplantılı seçimler yapmayın;hisler ne iyidir, ne de kötüdür.
Cennet zihinde inşa edilir.
Her neye tutunuyorsan hareket kabiliyetini alır elinden,tutunduğun şey direnç gösterdiğin yerdir çünkü.
Yargılarında dışarda kendine hayali düşmanlar yaratma!
Seni üzen yaralayan dış nedenler değildir,yargılarındır seni üzen.
Akıllı insan,illa çekiştirip zorlamaz, oldurmaya çalışmaz,kendine çatışma ve mutsuzluk yaratmaz.
Başkasının sizi övmesi size ödül olamaz, küçümsemesinin de ceza olmadığı gibi..
Acıdan kaçıp hazza sığınmak bencil insanın işidir.. ...
Unutma Mutlu Bir Hayat Çok Az Şeye Bağlıdır - Marcus AureliusErtürk Akşun · Destek Yayınları · 20202,801 okunma
Şen Sahir Sılan~ Pişman Değilim~
Tarih kitaplarında her zaman her bilgiye ulaşamazsınız, bu yüzden anı türüne eksik kalan noktalarda çokça sığınmışımdır.. Tarihin tozlu sayfalarında gizlenen, gün ışığına çıkmayan bir sürü yaşanmışlıklar var ki bunları anı türünde bulmak okuyucu olarak bana oldukça keyif veriyor.. .
İlk Büyük Millet Meclisinde katiplik yapan bir babanın kızı olan Şen Sahir Hanım’ın Erenköy’sen Suadiye’ye, Süreyyaplajından Moda’ya, Ankara’dan Amerika’ya uzanan yaşamında dönemin hem tarihine hem sosyal hayatına yolculuk edeceksiniz.
Ve diyeceksiniz ki bu dünya kimseye kalmadı, kalmaz..
Yaşadığın her anın değerini bilerek yaşa, çünkü bizler ölümlüyüz..
Okuyacaklara keyifli okumalar dilerim
Ağaçlar~ Hermann Hesse~
.
Üzgün olduğumuzda ve hayata katlanamadığımızda bir ağaç şöyle konuşabilir bizimle:
.
Sus! Bak bana! Yaşamak kolay değil, yaşamak zor değil.Bunlar çocuksu düşünceler..
Bırak konuşsun içindeki Tanrı, o zaman susacaklar..
.
Yolun seni anandan ve yurdundan uzaklaştırdığı için endişelisin. Ama attığın her adım, her yeni gün seni anana yaklaştırır.Orası ya da şurası değildir yurdun.
.
Her yol eve götürür, her adım doğrudur, her adım ölümdür, her mezar anadır..
.
Ağaçları dinlemeyi öğrenen ağaç olmayı arzulamaz artık.Kendi dışında hiçbir şey olmayı arzulamaz..
Ben Kararımı Doğmadan Önce Verdim~ Aydın Arıtan
.
The Matrix 2 filminden bir sahne:
Neo: Kararımın ne olacağını şimdiden biliyor musun?
Kahin: Bilmesem kahin olmazdım.
Neo:Eğer biliyorsan ben nasıl karar vereceğim.
Kahin: Buraya neden bu kararı verdiğini anlamaya geldin.Çünkü buraya karar vermek için gelmedin, kararını çoktan verdin..
.
Sanırım kitabın tam olarak özeti bu film sahnesi. Aydın hocamın kurduğu Holistik Akademiyi takip edebilir, birçok faydalı sohbetlerinden yararlanabilirsiniz. Kendisini tesadüfen tanıdım ama ona göre tesadüf yoktur, hepimizin birbiri hayatında bir görevi vardır. Benim de ihtiyaç duyduğum bir zamanda karşıma çıktı.
Sizlere tavsiyemdir, kendini anlamak anlamlandırmak isteyenlere..
.
Oğullar ve Rencide Ruhlar~ Alper Canıgüz~
.
“Beş yaş insanın en olgun çağıdır, sonra çürüme başlar.”
.
Bu kitabı bana okutturan motto cümle buydu.Zaman acımasız, insan hızla çürüyor hem de farkında olmadan...
Bu durum onun suçu mu, yoksa insanı çürümeye mi mahkum ettiriyorlar..
.
Alper Canıgüz pek alışkın olmadığımız üslup ve mizah anlayışıyla beş yaşındaki bir çocuğun içine düştüğü ironik hikayeyi anlatıyor. Bana okurken Cedric’ i hatırlatan mizahi bir kitap..
.
Nevval El Seddavi~ Sıfır Noktasındaki Kadın~
.
Ölümüne 48 saat kalan bir idam mahkumunun gerçek bir hikayesidir..
.
Nedir sıfır noktası?
Bir kadına kendini sıfır noktasında hissettiren kim ya da kimler?
.
Ölümü onun tek özgürlüğü olan Firdevs’in annesi,babası, amcası ona feleğin tokadını vuran en yakınlarıydı..
Amcası tarafından tecavüze uğrayan Firdevs yaşamı boyunca sevgisizlik, hırpalanmışlık,kimsesizlik içinde doğduğu coğrafyanın kaderine mahkum olmuş bir kadındır..
.
Dünyanın neresine giderseniz gidin kadınların kaderleri ortaktır..
Kadınlar ne zaman özgür olabilir biliyor musunuz,hiçbir şey istemeyip hiçbir şey ummadıkları zaman.. O zaman gerçekten korkmazlar ve özgür olurlar..
Mutsuz kadınlara bakın:
Onları esir eden istekleri, umutları, kaybetmekten korktukları..
Firdevs’in nezdinde bütün kadınlara...
~Serkan Karaismailoğlu~Pia Mater~
.
Sinan Canan vesilesi ile tanıdığım bilim insanı. İlk roman tecrübesi olmasına rağmen sürükleyici bir romana imza atmış. Kurgusu, dili kullanış biçimi bakımından kendisi takdir edilesi..
Nedense sayısal alanlarda çalışma yapanların edebiyat maharetleri biz edebiyatçılara göre daha yüksek bunu kabul ediyorum.Beyinlerini kullanma şekillerinden midir nedir bilmiyorum
.
Nöropsikolojik roman olarak geçen bu kitap içerik olarak bence netflixe hazırlanmış dedim okur okumaz.. Karakter isimlerinden tutun da karakterlerin başına gelen ilginç olaylar bana böyle hissettirdi. Nitekim kitap bir sonuca bağlanmadı ve arkasından 2.kitap gelecek derken Arachnoid Mater diye devamı yeni çıktı..
.
Netflix dizileri tadında konular ilginizi çekiyorsa okunası bir kitap, sırf merakından 2. kitabını da okuyacağım.
Merakımdan dediğime bakmayın Serkan hocanın diğer kitaplarını da okuma listeme ekledim..
.
Spoi vermek istemiyorum,kitap bölümler halinde yazılmış, her bölümün başında vurucu motto cümlelerle karşılaşıyorsunuz.Mesela:
.
İyiler hep kazanır.Sadece sonucu görebilmek için zamana ihtiyaçları vardır. Kimi zaman bir gün gerekir, kimi zaman ömür.. Hatta bazılarını ömür bile yetmeyebilir görmeye. Ama sonuç değişmez. İyiler hep kazanır..
Şehirde yürüyen kadınlar~ Flanöz~Lauren Elkin 🖋
Flanör Fransızca’da “şehirde amaçsızca, aylak,salınarak dolanan, etrafı gözlemleyen kişi” demek. Flanöz kavramı da kadınlar için kullanılıyor. 🖋
Neden yürürüz?
Siz yürürken gölgeniz size eşlik eder, şehrin haritasını ayaklarınızla çıkarır, zaman zaman zihninizi meşgul eden şeyleri düşünürsünüz. 🖋
Flanöz olmak sizin için hazırlanan hazır işlek caddelerden yürümeyi değil, ara sokaklara sapıp farklı yerler, kafeler, dükkanlar keşfetmeyi gerektirir.
Amaçsızca yürümek farkında olmadan zihninizdeki kendinizi yeniden hatırlatır, sorgulatır size..Bazen sizin dışınızdaki hayatlara, konuşmalara misafir olursunuz.Siz tekken bile etrafınız hep kalabalıktır, çünkü şehir de sizinle birlikte yürür.. 🖋
Kadınların yalnız,amaçsızca yürümesinin zor olduğu bir dünyada yaşıyor olsanız da tek başınızda gittiğiniz bir cafede içtiğiniz kahvenin ve okuduğunuz kitabın lezzeti inanın çok başka. Bu deneyim sizi ürkütmesin, illa dostlarınızla var değilsiniz. Tek başınızda da şehirde yürüyüp yeni yollar, insanlar, dünyalar keşfedebilirsiniz. 🖋
Cesur bir flanöz bunu göze alır.. Yaşadığınız şehrin sadece işlek caddelerini değil, keşfedilmeyi bekleyen sokaklarını da yürüyün..
Sinan hocayı son dönemlerde medyatik bilim insanı olarak birçok tv kanallarında, sosyal medya ağlarında gördüğünüzden eminim.
Kitapta bahsettiği konular da videolarındaki anlattıklarının bir özeti mahiyetinde.
İnsanı fabrika ayarlarına döndürmek.. Peki bu evrimleşen modernleşen insanı fabrika ayalarına nasıl döndüreceğiz sorusunun cevabını kitapta bulabilirsiniz.
Rutinden beslenmek yerine kaosu hayatınıza davet edin. Bedeninizi şaşırtın, her gün aynı düzen içinde yaşamak yerine farklı saatlerde uyuyup farklı saatlerde uyanın, öğünleri atlayın. Bazen kahvaltı etmeyin. İnsan bedeni düzen sevmez. Ne zaman düzene girmeye kalksak bizi stres basar.
Düzeni sever gibi görünsek de aslında hepimiz düzensizlikten besleniriz.
Fabrika ayarlarınıza dönme sırrı bunda gizli.
Günler birbirinin tekrarı diye değişimin olmadığını mı zannettin?
Herkes hayatının baharında birtakım seçimlere zorlanır, kimi bu seçimlerden memnundur, kimi de yıllarca belki bir gün hayatımı değiştirebilirim umuduyla yaşar, hayatını değiştiremeden koca bir ömrü tüketir. Tıpkı Giovanni Drogo gibi.
Tatar Çölü’nün sınırında şehirden uzak bir kaleye atanan genç askerin hayatının varoluşsal süreçlerini, tercihlerini ve o tercihlere boyun eğişinin sancılarını anlatan muhteşem bir kitap.
Her gün bulunduğu durumdan şikayet eden insan, daha iyi bir şeyler olacağı umudunu taşır, bulunduğu yere hapsolur, kımıldayamaz.
Hep iş değiştirmek dileğiyle işine giden bizler de bir gün gerçekten değişime maruz kaldığımızda korkar, konforumuzun bozulmasını istemez, dışardaki koşulların,içinde bulunduğumuz şartlardan daha beter olduğuna inandırırız kendimizi. Değişmekten dönüşmekten imtina eder, ömrümüzü o hep şikayet ettiğimiz kozada çürütürüz. Sonra ne mi kalır elimizde,
Ak düşmüş saçlar, yorgun çizgili yüzler, ihtiyarlamış ses, kırık bir ruh. İşte varoluş sancılarıyla yoğrulan insanın o konfor zannettiği hayatında çürüyüp gidişinin hikayesini Dino Buzzati müthiş üslubuyla kaleme almış.
Hikaye bir yerden tanıdık gelmiyor mu size de?
Aklıyla hareket ettiğini düşünen sevgili insan,hayatta riskleri göze almayıp sürekli konumunu korumaya çalışırsan o konfor bulduğun kozanda çürüyüp gidersin...
Edebiyat öğretmeni olarak, meslektaşlarımın okumasını salık verdiğim bir kitap.
Anılar özellikle tarih kitabında yer almayan birçok detayı barındırır bünyelerinde.
Mina Urgan da Latife Hanım’dan tutun da Atatürk’e, Yahya Kemal’den Orhan Veli’ye birçok önemli şahsiyetle zaman geçirme fırsatı bulmuş bence dobra dobra konuşan şirin bir yazarımız.
Falih Rıfkı Atay’ın üvey kızı olmasının arada nimetlerinden faydalandığını kendi de söylüyor.
Hayat görüşü ve duruşu olarak kendisini taktir ettiğim kitabından çokça şey öğrendiğim çılgın kadın.
Okuyunuz, okutturunuz efendim.
Böyle mi olmalıydı Vedad?
Halid Ziya Servet-i Fünun’ un kalemi güçlü yazarlarından elbette. Kendi söylemiyle de bu kitabını kaleme alırken üslup kaygısı gözetmediğini de dile getirmiş. Çünkü oğlu Vedad’ın anılarından oluşan ve onu ölüme götüren nedenler üzerinde durduğu zaman zaman içinizi acıtan zaman zaman zengin olmanın da zorluklar varmış dedirten kolay okunan kitabı.
Beni bu kitaba İpek Çalışlar’ın Latife’si getirdi. Kitapta aradığım detayları bulamasam da birilerinin Vedad’la uğraştığı belli ama kim neden?
Bu sorular hep sır olacak kalacak, çözüme ulaşmadan Vedad da sırlarıyla birlikte bu dünyayı terk etmek istedi.
Kitabı kapatınca şunu anladım ki
Zenginlik de bazen yetmez seni mutlu etmeye,
Hele ki hırslarının kurbanı olursan
Hırsların sana mezar olur.
Huzuru aramak
Bir huzursuzluk romanı derler Huzur’a.
Roman kahramanı Mümtaz’ın zihninden saniyede geçen onca düşünceler hepimizin günlük hayatta zihninden geçenlerden farksız değil.
Hepimiz varoluşumuzu sorgulamış, hayal kırıklıkları karşısında günlerce kendimizle iç muhasebemizi yapmışız hatta kendimizi suçlamışsızdır. Mümtaz’ın da hayattan bekledikleri ve hayatın ona sunduklarına baktığımızda bu sağlamayı yapamadığını görüyoruz.Hayatın denklemini çözmek kimine göre zor, kimine göre kolay.
Bazılarına göre çok kolay.
Mümtaz bunu zorlaştıranlardan. Huzur kendiniz dışında başka birinde aranacak bir mefhum değil, tamamen sizde, kendinizde gizli hazinede bulunacak bir cevher. Eğer zatınıza hoşça bakarsanız,alemin gözbebeği olduğunuzu görür, huzurda kalır, huzurlu olursunuz kimbilir.
Şeyh Galib’in meşhur beyitinin kitabın bir bölümünde yer alması bana bunu çağrıştırdı.
Hoşça bak zatına kim zübde-i ademsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen
Sen bir topal karıncasın diyenlere.
Masal anlatımlı fabl mesajlı, kıssadan hisse harika bir kitap. Yetişkinlerin mutlaka okuması gereken Yaşar Kemal başyapıtı.
İnsanfiller rahatları için hep insankarıncaları kullanır.
Küçük karınca deyip geçmeyin, birlik olurlarsa fillere de kafa tutabilir.
Sen bir topal karıncasın, fillerle dövüşmek senin neyine diyen olursa bu hikaye kulaklarınızda çınlasın.
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal KarıncaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 201710,4bin okunma
Gölgesiz’lerin Gölgesi.
Gölgesizlerin gölgesi 3 gün üzerimde dolaştı.Kitabın hemen üstüne filmini de izleyince tesirinden bir süre kurtulamadım. Postmodern romanların sizi sürekli uyanık tutması, size tamamlamak için boşluklar bırakması kitabı daha da keyiflendiriyor.
Hasan Ali’nin bence konu ve kalem olarak en doyurucu romanlarından.
