Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

okursever

Kitaplar daha önce hiç gitmediğim yerlere, hiçbir zaman olamayacağım insanlara açılan portallardı ve o kitaplar sayesinde binlerce hayat yaşamış, binlerce dünyayı ziyaret etmiştim.
Reklam
Birkaç gün önce yüzüm gülüyordu, sanki her şey benimle beraber gülüyordu. Bugün gönlüm ağlıyor , sanki her şey gönlümle beraber ağlıyor!
... Sen de fark ettin mi? Az, dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi... Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorum, demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. Bilmesem de, öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir. Belki de az, her şey Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ha, öyleyse, oturun da bilen varsa söylesin: Nedir bu sıkı, bu kuşkulu tutum memlekette? Geceler gecesi nöbet tutturmak millete? Neden toplar dökülüyor tunçtan Tanrının her günü? Neden bunca savaş gereçleri alıyoruz dışarıdan? Neden gemi ustaları dur yok dinlen yok Pazar yok, bayram yok çalışıyorlar harıl harıl? Ne için olabilir bu telaş, bu kıyamet, Bu geceyi gündüze katan çalışma? Kim bir bilgi verebilir bana?
... Kötüsün, küçük İsa! Ben ki bu kez benim için Tanrı olarak doğacağına inanıyordum, bana bunu yaptın demek! Neden beni de öbür çocukları sevdiğin gibi sevmiyorsun! Uslu durdum. Kavga etmedim, derslerime çalıştım, sövmedim, ‘kıç’ bile demedim. Neden bana bunu yaptın, küçük İsa? Küçük portakal fidanımı kesecekler, kızmadım. Yalnızca biraz ağladım. Ama şimdi… şimdi…” Yeni bir gözyaşı yağmuru. “Portuga’mın geri gelmesini istiyorum, küçük İsa. Bana Portuga’mı geri vermelisin…” Derken çok tatlı, çok yumuşak bir ses yüreğimle konuştu. Üzerinde oturduğum ağacın acıma dolu sesi olmalıydı bu: Ağlama, küçük çocuk. O, göklerde.”...
Reklam
.. Biliyor musun, Minguinho; on iki çocuğum ve ardından bir on iki çocuğum daha olsun istiyorum, anladın mı? İlk on ikisi hep çocuk kalacak; kimse de onları dövmeyecek.".. .
Sayfa 314Kitabı okudu
...Öyleyse neden bizim eve gidip, babamdan beni sana vermesini istemiyorsun?” Öyle duygulandı ki, doğrulup oturdu; yüzümü avuçlarının arasına aldı. “Benim küçük oğlum olmayı ister misin?” “İnsan doğumundan önce babasını seçemez. Ama seçmek elimde olsaydı seni isterdim.” “Doğru mu bu, Sivrisinek?” “Yemin edebilirim"...
Sayfa 306Kitabı okudu
... Daha çok anlat,” dedim. “Hoşuna gidiyor mu?” “Çok. Elimden gelse, seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.” “Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?” “Gider gibi yaparız.”
Sayfa 311Kitabı okudu
Aylaklık; sefalet ve ahlâkî çöküntüye giden en kısa yoldur.
... Benimle tanışmak için elini uzatan Henüz bilmediğim dert hangisidir?
Reklam
Juliet Sevmek için bakarım,bakmak sevgiyi getirirse, Ama derinlere dalmam gözlerimle...
Ey kavgacı sevgi! Sevilen nefret! Ey ağır hafiflik! Ağırbaşlı uçarılık! Ey hiçten yaratılan her şey! Uyumlu biçimlerin , biçimsiz kargaşası...
Niye hiçbir sokağın,caddenin , meydanın, köyün adı aynı kalmıyor, sürekli değiştiriliyordu acaba? Tarihten kaçmak için mi? Her şeye sıfırdan başlamak için mi?
Sayfa 333Kitabı okudu
" Söyleyeceklerim belki anlamsız gelebilir ama güzelliğin bu derecesi içimde sevinçle birlikte bir acı duygusu yaratıyor. Belki de insan olmanın sınırlarının aşıldığını düşünüyorum. Varoluşsal bir boşluğa düşüyorum. İnsan böyle bir şeyi nasıl yaratabilir?
Sayfa 276Kitabı okudu
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.