Küçücükken yemeğini mama sandalyesinde bir tutuklu gibi yediği dönemlerde önemli bir karar almış:
“Büyüyünce kendimi yaşamı eğlenceli kılacak keşifler adayacağım!”
Kendime şu saatten sonra Dazai Osamu'yu okumayı yasaklıyorum. Adamın tarzı kesinlikle bana göre değil. Soytarı Çiçekleri hikayesinin 10. kısmından sonra oflayıp puflayıp
“Bu ne zaman bitecek ya”
diye kaç sayfa kaldığına baktım sürekli. Adamın sürekli konuyu kendi hayatına çekmesi beni sinirlendiriyor. Kendini sürekli yermesi ve sürekli bir aşağılık kompleksi olduğundan mıdır kendini okuyucuya acındırması beni delirtiyor.. Üstelik de bunu hikayeyi birden kesip alakasız bir yerinde yapıyor. Seven sevebilir ama ben bu adamın kitabına ciddi anlamda ne diyeceğimi bilmiyorum. Merak eden okusun belki ben kötü zamanıma denk geldiğinden Dazai Osamu'ya karşı sabırlı değilimdir...
Son YıllarOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 202337 okunma
“Evdekiler fiziksel görünüş olarak benim kardeşler arasında en çirkini olduğumu söylerdi, bu kadar süslü püslü olduğumu bilseler hepsi bana güler diye düşünürdüm.”
“Baba”diye seslendi Suwa babasının arkasından. “Sen bu hayatta ne için yaşıyorsun?” diye sordu.
Babası yalnızca geniş omuzlarını silkti. Kızının kararlı suratına bakıp “Hiçbir şey için sanırım” diye mırıldandı. Suwa elindeki uzun yaprağın sapını ısırdı.
“Öyle bir hayattansa yaşamamak daha iyi.”
Bu ağacın adını biliyor musun? Yaprakları dökülene değin yeşil kalıyor. Yaprakların içleri azar azar kuruyup böceklere yem oluyor ama ağaç bunu saklayıp yapraklar dökülene kadar yeşilmiş numarası yapıyor. Bu ağacın adını bir öğrensek...