Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sevim Kozacioglu

172 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Kitaba geçmeden önce Sibel YILDIZ hakkında bir kaç şey söylemek istiyorum. Blog profilinde eğitim dünyasındayım yazıyor, kitabında özgeçmişi yazdığı için burada yazmakta mahsur görmüyorum kendisi üniversitede öğretim üyesi bir profesör. Ama bunu ne blog yazılarında, ne yorumlarında ne de kitap kapağında unvan olarak kullanmıyor. Çok takdir ediyorum kendisini, işi ile ilgili olmayan bir ortamda sürekli işini ve unvanını kullanan insanlar beni her zaman rahatsız etmiştir. Öykü kitabı akademik bir tür olmadığı için sadece kendi adını kullanmış olmasını çok çok sevdim. Kitabın tüm geliri Darüşşafaka Eğitim Kurumlarına bağışlanıyor. Tüm bağış makbuzlarını instagram hesabında paylaşıyor ayrıca. Yani hiç bir gelir beklentisi olmadan sadece içinde biriktirdiği kelimeleri kağıda dökmüş Sibel. Gelelim Solmayan Ümit'e 17 öyküden oluşuyor. Öykülerde biraz Füruzan havası sezdim ben 'küçük insanlar' genelde anlattığı. Sıradan, herkes gibi insanlar ve onların kendi halindeki yaşamları. Öyküleri okurken hissettiğim kitap okuyorum duygusundan çok sanki Sibel karışımda oturmuş bu kişiler onun çevresinde bana onları anlatıyor. Çok sıcak ve çok içten buldum ben. Çok keyifle okudum. Genç yazarlarda şikayet ettiğim 'ben her şeyi bilen bir yazarım sizler de ancak benim okurcuklarım' havası asla yok.  Bir arkadaşınızla sohbet eder gibi keyifle okuyun, hem de bu sayede eğitim çorbasına bir tutam tuz atın.
Solmayan Ümit
Solmayan ÜmitSibel Yıldız · Ateş Yayınları · 202011 okunma
Reklam
176 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
Murat Ongun İBB Sözcüsü ve Ekrem İmamoğlu'nun basın danışmanı, aslında mesleğinin gazetecilik olduğunu biliyordum ama uzun yıllardır siyasetin içinde yer aldığı için bir roman yazdığını görünce şaşırdım ve elime aldın kitabı. Bir kaç gün önce katıldığı bir TV programında ' Kitap yazmadan önce , eğer bir gün kitap yazarsam merak uyandırsın, elden
Karanlık Hikaye
Karanlık HikayeMurat Ongun · Kırmızı Kedi Yayınevi · 202047 okunma
592 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
İspanya'da Don Kişot'tan sonra en çok satan ikinci roman olarak sunuluyor Rüzgarın Gölgesi. Bana önce kitap fuarında Kırmızı Kedi Yayınevi satış danışmanları önerdi, sonrada sevgili Derya. Şu an bir seri kitap okuyorum tarzları çok farklı olduğu için araya alabileceğimi düşündüm bu romanı iyi ki de almışım. Uzun yıllara dayanan bir sırrı, macera ve aşkı da içine katarak anlatan okuması çok keyifli bir eser okumuş oldum. Bir kitapçının oğlu olan Daniel kendini çok mutsuz hissettiği bir akşam babası tarafından götürüldüğü Unutulmuş Kitaplar Mezarlığında tanışır Julian Carax'ın Rüzgarın Gölgesi kitabı ile. Adını hiç duymadığı başka hiç bir kitabını da bulamadığı yazarı araştırmaya başlar. Bu araştırmaları onu önce Clara'ya götürür. Clara sayesinde ise hayatında en çok yer kaplayacak evsiz dilenci Fermin ile tanışır. Cocukluktan gençliğe geçen Daniel Carax'ı araştırdıkça onun gençliğine okul arkadaşlarına ve hayatındaki sırlara doğru yol alır ve bu sırların insanların hayatlarını nasıl etkilediğini anlar. Daha fazla detay anlatmak istemiyorum ama kurgusu olayların birbirine bağlanışı karakterlerin iç içe geçmesi tek kelime ile mükemmeldi.Son zamanlarda okuduğum en iyi kurguya sahip eserlerden biri diyebilirim. Ayrıca altı çizilesi cümlelerin çokluğu da yazarın edebi gücünü de gösteriyor bence. 
Rüzgarın Gölgesi
Rüzgarın GölgesiCarlos Ruiz Zafon · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20211,187 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
239 syf.
·
Puan vermedi
·
29 saatte okudu
İkinci Dünya Savaşı zamanlarını anlatan romanları çok seviyorum. Dünyanın gerçeklerini roman olarak büyük kanı, zulmü farklı ülke yazarlarından okuyunca çok etkileniyorum,sarsılıyorum. İnsan nasıl bu kadar kötü olabilir aklım almıyor. Neden bizden olmayana yaşama hakkı tanımıyoruz diyorum kendi kendime.  Boyalı Kuş Pek çok arkadaşımın okuduğu ve çok beğendiklerini söyledikleri bir roman. Bir çocuğun ızdırabını, yaşadıklarını 'farklı olduğu için' cezalandırılmasını anlatıyor satırlarında. Oradan oraya , bir evden diğerine, bir köyden başkasına sürükleniyor küçük kahramanımız ve siz okurken insan olmaktan, bunların gerçek olmasından 'iğreniyorsunuz' Bu bence tek doğru kelime , bir çocuğa - pek çok çocuğa- yaşlıya gence bu zulmü yaşatanın başka insanlar olduğunu bilmek romanı okumamı zorlaştırdı.  Bir çok yorumda yazar Jerzy Kozinski'nin yaşamından izler taşıdığını okudum. Yazsın Polonya asıllı bir musevi olması  ve 8, Dünya Savaşında hemen hemen anlattığı kahraman ile aynı yaşlarda olması sebebiyle bu yorumlar doğru olabilir diye düşünmedim değil. İçindeki şiddet sahneler, zaman zaman korkunç olabiliyor bu yüzden de bir yanım 'yok canım bu kadarı da yaşanmamıştır' dedi.  Kitabın adının nereden geldiğini de çok spolier olmadan yazayım. Bir kuş yakalanıp kanatları boyanır ve gökyüzüne salınır, diğer kuşlar kendilerine benzer olmayan bu kuşu parçalayarak öldürürler. İşte insanlardan kendilerinden olmayanı cezalandırıyor bazen...
Boyalı Kuş
Boyalı KuşJerzy Kosinski · E Yayınları · 20114,604 okunma
360 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Karantinanın ilk günlerinde okudum Trendeki Kız'ı . Aslında uzun zamandır aklımdaydı, Deep'den duymuştum sanırım ilk kez. Sonra sosyal medyada da o kadar çok gördüm ki, okumadan edemedim. Kitap benim çok sevdiğim bir tarz ile yazılmış, üç ayrı karakter anlatıcı var burada . Üç ayrı kadın, aslında üçü de sorunlu belki de kurban .Herkes kendi yaşadığı anı anlatıyor.  Ana karakter aslında Rachel . Her gün trenle yolculuk yapan terk edilmiş genç bir kadın. Bir saatlik süren yolculuğu boyunca sürekli çevredeki evlere bakıyor. Özellikle bir ev ve orada yaşayan bir çift ilgisini çekiyor. Onlarla ilgili romantik hayaller kurarken, gazetede onun romantik çiftinden kadının kayıp olduğunu öğreniyor ve olaya bir anda dahil olmaya karar veriyor. Gerilim kitabı diye lanse edilse de , okurken gerilmiyorsunuz ama sürükleyici bir kitap, kadın karakterlere yakınlaşıyorsunuz yaşadıklarının ne kadar gerçek ve ne kadar zor olduğunu görüyorsunuz aslında.  Muhteşem, mutlaka okuyun diyeceğim bir kitap değil, edebi bir derinliği olup altı çizilecek satırlarla dolu olan bir kitap da değil, ama dinlenmek keyif almak biraz da sürüklenmek için son derece güzel bir kitap  Hala okumayanlardansanız okurken sıkılmazsınız emin olun
Trendeki Kız
Trendeki KızPaula Hawkins · İthaki Yayınları · 202011,8bin okunma
Reklam
96 syf.
·
Puan vermedi
·
22 saatte okudu
Turgenyev'in lezzeti hep aklımdaydı Babalar ve Oğullardan beri. Başka bir eserini okuyayım diyordum sık sık tamamen tesadüfen rastladım İlk Aşk'a. Kısacık , klasiklerden korkanların da bir günde okuyup bitirebilecekleri bir eser.  Üç erkek arkadaş bir gün otururlarken ilk aşklarından konuşmak isterler.  Vladimir konuşarak anlatamayacağını bu ilk aşk mecarasını yazıp getireceğini söyler arkadaşlarına ve bir dahaki  buluşmaya kadar yazar da bu ilk aşkı. Henüz 16 yaşındayken yazlık evlerinde yan komşularının güzel kızı 21 yaşındaki Zinaida'ya aşık olur Vladimir yada Zinaida'ni hitabıyla Woldemar. Ancak bu güzel genç kıza kendisi ile birlikte pek çok kişi daha aşıktir  ve o genç yaşına rağmen bunlarla mücadeleye girişir  Vladimirin hala bekar olması nedeniyle kazanamamis olduğunu daha ilk başta öğrenerek başlasanız da romana keyifle ve merakla okuyorsunuz. Nasıl gelişecek bu küçük çocuğun yada delikanlının aşkı diye.  İlk başta da söylediğim gibi çok kısa bir eser. Rus klasikerinin o derin ve uzun tasvirleri yok . Babalar ve Oğulların gölgesinde kalmış sanki ülkemizde pek tanınmıyor gibi bir yerlerde rastlarsanız bence okuyun, seveceksiniz
İlk Aşk
İlk AşkIvan Turgenyev · Varlık Yayınları · 20177,3bin okunma
111 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Son zamanlarda sosyal medyada en çok gördüğüm eserlerden biri Mihail ... Panait İstrati'nin eseri,  ömrünün bir bölümünde yolu İstanbula'da düsmüş Rumen yazar. Eserlerine bakarken Hayat Yollarında kitabında ilk gençlik yıllarını anlattığını görünce yazarı biraz tanıyabilmek için bu eserle başladım külliyatına. Küçücük bir çocukken ilkokulu bitirir bitirmez çalışmaya başlamasını ve ilk yurt dışına çıkma macearasını anlattığı satırları okurken şunu dedim kendi kendime 'acı çekmeden , zorluklar ile savaşmadan yazar olunamıyor sanırım. '  Küçük Panait'i okurken Kaptan Mavromati'yi o kadar seviyorsunuz ki yaşlı adamın ölümüne en az Panait kadar üzülüyorsunuz, kasadarı dövmek istiyor, Marsliya gemi bileti parasını ödemek istiyorsunuz. Okumaya , öğrenmeye bu kadar aşık bir yazarı tanımak bana o kadar büyük bir keyif verdi ki elimden bırakamadım. Ben yazarı tanımak için geç kalmışım, benim hatama düşmeyin hemen tanışın yazarla...
Hayat Yollarında
Hayat YollarındaPanait Istrati · Varlık Yayınları · 2015501 okunma
176 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Seriye iki yıl önce yanlış başlamışım aslında. Arturo Bandini'nin hikayesi bu kitapla başlıyor, benim ilk olarak okuduğum  Toza Sor bu seride  üçüncü kitap. Bunu öğrenir öğrenmez ilk iki kitabı aramaya başladım, baskı eksikliği, dağıtım ekslkliği derken nihayet ilk kitabı da edinerek  serideki hatamı düzeltmeye başladım. Bandini henüz bir ergen bu romanda baba Svevo Amerika'nin nimetlerinden faydalanan  İtalyan, küfürbaz ve tembel  anne Maria dindar ama eğitimsiz, Arturo ise 14 yaşında lise öğrencisi , üç kardeşin en büyüğü sınıf arkadaşı Rose'ye aşık.  Bir çocuk gözüyle yoksuluğu, hüznü , aşkı, yabancı olmayı muhteşem bir dille anlatmış. Bokowski boşuna 'o benim tanrım dememiş ' John Fante için.  Kitap yeraltı edebiyatı diye geçse de çok sert bir kitap değil. Bir ergenin olağan davranışları gibi geldi bana. Bu seriye mutlaka başlayın doğru sıralama için ilk tercihiniz de Bahara Kadar Bekle Bandini olsun
Bahara Kadar Bekle, Bandini
Bahara Kadar Bekle, BandiniJohn Fante · Parantez Yayınları · 2003987 okunma
464 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
2. Cilt ************ Gremyaçiy Log köyünün Stalin adını verdikleri kolhoz artık kurulmuş,  köylüler de bu düzene uymaya başlamıştır artık. Herkes günlük çalışma saatine göre para almakta yarı aç yarı yok yaşamaya devam etmektedir. Ara sıra çıkan küçük sorunları Davidov ilk başlarda bağırarak daha sonra soğukkanlılıkla çözmektedir. Tüm kahramaları  çok iyi tanıdığımız,  hatta kahkahalarla güldüğümüz yerlerin de olduğu bu cildi elimden bırakamadan okudum. Dokuz yüz sayfalık muhtesem Uyandırılmış Toprak Rusya'da yaşanan gerçeği herkesin gözünden anlatıyor. Okurken tüm kahramanlara hak veriyorsunuz.  Şolohov'u okurken Yaşar Kemal okuyormuş hissine kapıldım sürekli, hani Yaşar Kemal bir ağaç anlatır ,tüm dallarıyla yapraklarıyla kabuğundaki çatlaklarla o çatlaktaki karıncayla toprağa uzanan kökleriyle okuyunca o ağaç karşınızda durur ya işte Şolohov okurken de çayır çımen saman balyaları ahırlar inekler kediler güvercinler ve bütün karakterler hepsi karşımdaydı.  Harikulade diyebileceğim bir eser.  Yordam Edebiyat iyi ki Türkçe'ye kazandırmış..  Okumadan ölmeyin
Uyandırılmış Toprak Cilt 2
Uyandırılmış Toprak Cilt 2Mihail Şolohov · Yordam Kitap · 2018356 okunma
448 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Ekim ayında grup arkadaşlarımla Durgun Don okumuştuk Şolohov'dan şimdide yazarın bir başka eserini Uyandırılmış Toprak'ı okuduk. Yaklaşık bin sayfa.. Yine Don bölgesinde geçiyor roman ama yıl 1930 lar. İç savaş bitmiş, Stalin zamanında Rusya'da tarımsal kolektifleştirme çalışmalarını anlatıyor, bu iki ciltlik dev eser. 1. Cilt ********** Merkezi yönetim Davidov'u Gremyaçiy Log köyüne bir kolhoz (tarım kooperatifi) kurması için gönderir. Burada amaç tüm kulakların (zengin köylüler) mallarını (tarla, buğday, hayvan, ev, kıyafetler  gibi her şey )ialıp devletin malı yapmak orta sınıf ve fakir köylüleri devlete ait öküzler makinelerle devletin tarlalarında çalışmaktadır. Köyde Nagulov, Şukar Dede , Razmityonov, Uşakov gibiler yardımıyla çalışmaya başlar Davidov. Bu arada orta sınıf köylülerden olan Yakov Lukiç'in evine ordudan tandığı bir subay gelir; Polevtzev. Onun da amacı bu kolhozların kurulmasını engellerek, Rus yönetimine karşı köylüleri kışkırtıp ayaklandırmaktadır. İlk cilt boyunca kolhoz kurmak için mücadeleyi ve ona karşı çıkanların çatışmalarını okumak, onların iç dünyalarına girmek, sırtı yara olan öküzü için içi parçalanan ama öküz artık kendi malı değil devletin olduğu için elinden hiç bir şey gelmeyen köylüleri okumak eşsiz bir deneyim kattı bana
Uyandırılmış Toprak Cilt 1
Uyandırılmış Toprak Cilt 1Mihail Şolohov · Yordam Kitap · 2018299 okunma
Reklam
98 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
Sayesinde Mısır tarihine hakim olduğum bir yazar Necib Mahfuz. Ülkesinin tüm siyasi olaylarını açıklıkla romanlaştırıyor, korkmuyor, beğenmediği liderleri kıyasıya eleştiriyor, yada sevdiklerimi destekliyor kahramanları aracılığıyla. Başkanın Öldürüldüğü Gün novellasında daha yakın tarihi Enver Sedat dönemimin son günlerini anlatıyor, Mısır'ın dışa açılmasını bu dışa açılmanın vurduğu piyasaları ve karnını zor doyuran halkı.  Üç ana kahramanının kendi ağızlarından anlattıkları ile ilerliyor hikaye. Ravza Muberak, nişanlısı Elvan Muhteşim, Elvan'ın dedesi Seyid Muhteşim. Parasızlık sebebiyle evlenemeyen nişanlıların bir kaç ayını okuyoruz kitapta.  Başkanın Öldürüldüğü Gün ismi tek bir günü anlatıyor gibi gelse de öyle değil aslında. Genç nişanlıları gizlice ayırmaya çalışan patronları Enver Ellem, aileleri öyküde geçen  bu bir kaç ayın parçaları oluyor ve sonunda hepsini bir noktada topluyor sanki. Arka kapağını okuduğunuzda sanki Enver Sedat'ın vurulduğu günü olan olayları okuyacağım hissine kapılmıştım. ilk gün olaylar yaşanıp ertesi güne dönüp ölüm olmayinca şaşırdım hatta , meğer tam tersiymiş olaylar ölüm günü başlamıyor Enver Sedat öldüğü gün bitiyormuş.  Diğer romanlarına göre sayfa sayısının azlığından belki kahramanlarını daha yüzeysel buldum , iç dünyaları çok açmamışlardı sanki. Kahire Üçlemesindeki gibi yakınlık kuramadan , onları yanımda hissedemeden kitabın son sayfasına geldim gibi hissettim. Çevirisi son derece iyi olan bir romandı. Külliyatının tamamını okumak istediğim yazardan olan Mahfuz'u tanıyın mutlaka
Başkanın Öldürüldüğü Gün
Başkanın Öldürüldüğü GünNecib Mahfuz · Kırmızı Kedi · 2018328 okunma
172 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Öykü kitaplarını pek sevmem aslında.... Elimdeki Aziz Bey Hadisesi kitabı , aynı adlı öykü ile birlikte 6 öyküyü içeriyor.. Diğer 5 öykü yaklaşık yirmişer sayfa, Aziz Bey Hadisesi ise doksan... Yani neredeyse bir roman... Şu ana kadar okuduğum en çarpıcı en sarsıcı öykü dersem de sanırım abartmış olmam... Ayfer Tunç ' u bugüne kadar okumadığım için duyduğum pişmanlığı ise anlatmam pek mümkün değil... Türkçe'yi bu kadar akıcı, bu kadar güzel kullanan bir kadın yazar varmış ve ben hiç tanımamışım. Yaptığı tasvirleri, betimlemeleri okurken ; o ana gidiveriyorsnuz, karşınızda görüyorsunuz kahramanı doksan sayfalık öyküyü bir kaç saatte okudum, bitince de neden bitti ki şimdi hissi aldı beni Kelimelere nasıl döksem bilemediğim öykü ise Tamburcu Aziz Bey' in hazin öyküsü. Fakir bir ailenin burnu havada gezen, kimseleri beğenmeyen, hayli yakışıklı, bir aşk uğruna ülkesini terkedecek kadar da kendine güvenen biri Aziz Bey... Yanlış aşk olduğunu anladığında ,uzaklarda , o derin yalnızlıkta elinde tamburu ile kalıyor. Aziz Bey o kadar canlı ki, bu akşam meyhaneye gidip arasam bulabilir miyim, benzerini dedim hep, yaptığı hatalara kızamadım nedense, aşk dedim 'bizi umursamayan birine duyulan aşk'  bir hayatı bu kadar savurabilir mi, hayat geçip giderken sadece bugünü mü düşünmeli, yarınları hatırlamalı mı ? O kadar sevdim ki bu öyküyü anlatmam pek kolay olmadı.. Diğer öykülerde de erkek hikayeleri var, farklı yaşlardan , farklı işlerden hepsi de hayatın tam içinden ... Hiç vakit kaybetmeden , fazla yaş almadan okuyun lütfen.... Sevgiler Sevim
Aziz Bey Hadisesi
Aziz Bey HadisesiAyfer Tunç · Can Yayınları · 202210,4bin okunma
224 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Şeytan'ın Günlüğü
Cehenemmede oturmaktan sıkılan Şeytan yanında bir de arkadaş alarak, insanlarla oynamak, onları kandırmak üzere dünyaya gelir hem  de ne  gelmek Amerikalı genç milyarder Henry Wandergood kılığında. Bu Amerikalı üç milyon Dolarını insanlık yararına sarf etmek istemektedir. Bunun için bir gemiye biner ve Roma'ya gitmeye karar verir. Ama aşk Şeytan'ın aklını başından alır. Papa'nın sağ kolu olan Kardinal, kral, pek çok kişi de bu milyarderin paralarının peşine düşer ama o sadece aşık olduğu kızın babasına güvenmeyi tercih eder. Konusu kısaca böyle Şeytan'ın Günlüğü'nün. Roma'ya gelme sebebi Vatikan. Papa'yı ve katolik kilisesini eleştirmek olduğunu düşünüyorum. Arka kapağında da yazdığı için spolier sayılmayacaktır o yüzden söyleyeyim insanların artık Şeytan'dan daha Şeytan olduğu dünyada kilisenin de Kardinalin de kötülüğün , çıkarcılığın içinde kaybolduğunu anlatıyor roman Kitapta Şeytan sürekli günlük tutuyor ve günlükte kendinden bahsettiği yerlerde ben, bana, benim kelimlerinde b harfleri hep büyük, bir kaç yoruma baktım bunun Şeytan'ın kendi kibirinin temsili olduğunu yazanlar olmuş, bir kaç kitapsever dostumla da konuştum biz Şeytan'ın özel isim olması onun yerine kullandığı bu şahıs ifadelerinin büyük harfle başladığını düşündük.  Türü hakkında tam olarak bir türlü karar veremediğim bir klasik diyebilirim. Biraz Usta ve Margarita tadında diyebilirim ama. Bu tarzı seviyorsanız okuyun derim ben
Şeytan'ın Günlüğü
Şeytan'ın GünlüğüLeonid Andreyev · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20192,980 okunma
168 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Erdal Öz ile tanışmam 1992 yılında liseyi bitirdiğim yaz ' Gülünün Solduğu Akşam ' kitabı ile olmuştu, belki de o yıla kadar okuduğum en derin en anlamlı kitaptı, yetişkinliğe geçişimin ilk kitabı , işte bu yüzden de anlamı çok büyüktür Erdal Öz'ün benim için. Geçtiğimiz günlerde yazarın bir başka yapıtından bahsederken ne kadar uzun zamandır
Odalarda
OdalardaErdal Öz · Can Yayınları · 2011265 okunma
601 syf.
·
Puan vermedi
·
21 saatte okudu
Bazı yazarlara geç kalınca, sürekli okumak istiyorum. Ne yazdıysa okuyayım diyorum. Bu yazarlardan oldu Jodi Picoult. En son Cam Çocuk romanını okudum yazardan. Kabul ediyorum zor bir okuma oldu, ve yine yazarın her kitabında yaptırdığı şeyi çok daha derin hissettim. Ben olsan ne yapardım ? Willow'un hikayesi bu. Tüm kahramanlar Willow ile konuşuyor şeklinde yazılmış roman, o çok zeki, konuşkan, şirin ama halk arasında Cam Kemik olarak tabir edilen hastalığı sahip kız çocuğuyla. Willow'un bu hastalığa sahip olduğu ancak annesi  yedi aylık hamileyken çekilen ultrasonunda belli olur, daha önceki ultrasonlarda  annesi Charlotte' un çok yakın arkadaşı olan doktor Piper bu çok nadir görülen hastalıktan hiç şüphelenmemiştir. Willow pek çok kırıkla doğar ve beş yaşına gelene kadar sürekli yenileri eklenir bunlara. Ablası Amelia, baba Sean ve anne Charlotte çok zor zamanlar geçirmektedirler. Bir hafta sonu tatilinde yaşadıkları talihsizlikler onları avukat Marin'e gitmeye zorlar. Marin'in bu aileye verdiği fikir bütün hayatlarını değiştirir. Harikulade bir roman Cam Cocuk. Engelli bir çocukla ömür boyu yaşamak mı? yoksa bunu öğrendiğin anda o çocuktan vazgeçmek mi? Bu sorgulama ile okuyacağınız pek çok yerinde göz yaşı dökeceğiniz ve yazara bir kez daha hayran olacağınız bir roman ...
Cam Çocuk
Cam ÇocukJodi Picoult · April Yayıncılık · 2009944 okunma
368 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Nasıl anlatsam acaba , nereden başlasam diye düşünüyorum iki gündür, bazen böyle oluyorum çok sevdiğim eserleri bir türlü anlatamıyorum. Az da olsa yazmalıyım ama ... Filmi kitabından daha meşhur olan bu eserden sizi haberdar etmeliyim, okumayanınız varsa okutmayı başarmalıyım.  Bir barakada yaşayan, civardaki barakaların tamir işleri ile para kazanan otuz beş yaşında genç bir adam ve onun çok güzel sevgilisi  Betty... Anlatıcımız bu tamirci adam baştan sona Betty ile yaşadığı bir yıllık süreyi, geçmişte yazıp sakladığı kitabını, bu kitap yüzünden ona büyük anlamlar yükleyen güzel Betty'i öyle bir anlatıyor ki ; onlarla birlikte adım attım her seferinde bende... Ve sonlara doğru yaşananları asla ama asla tahmin edemezdim, muhteşem bir son olmuş. Yer altı edebiyatının şahane örneklerinden, çok argo var, çok küfür var ama bunlar romanın içinde öyle bir yer alıyor ki asla göze batmıyor.  Ben henüz filmini izlemedim, hayalimde yarattığım karakterler o şekilde kalsın istiyorum bir süre daha .. Okuyun bence seversiniz Sevgiler
Betty Blue
Betty BluePhilippe Djian · Ayrıntı Yayınları · 2018459 okunma
Reklam
182 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Cakircali Efe
Bir Yaşar Kemal eseri okuyunca hissettiğim mutluluk paha biçilemez benim, bu yurdun toprağını böylesi anlatabilen başka bir yazar yok bence. Bu sefer okuduğum bir roman değil, Ege dağlarının efelerinden birinin hayatı. Roman tadında yazılsa da aslında 1956 yılında Cumhuriyet Gazetesinde de yayımlanan Çakırcalı Mehmet Efenin yaşamöyküsü. Babasının Osmanlı tarafının öldürülmesinin ardından istemeden de olsa dağa çıkıp eşkiya olan , ünü sadece İzmir'e değil İstanbul'a Yıldız Sarayına padişaha ve hatta yurt dışına bile yayılan bir efe Çakırcalı. Bizim Robin Hood'umuz dersem yanlış söylemiş olmam sanırım, zenginlerin evini basıp aldığı altınları fakir kızlara çeyiz, delikanlılara başlık, hastalara ilaç parası olarak dağıtan biri. Halk tarafından inanılmaz sevilen, sayılan kollanan ve bu nedenle Osmanlı ordusunun bir türlü yakalayamadığı, pek çok komutanın istifasına sebep olmuş bir efe. Adına türküler yakılan, bin küsür kişiyi öldürdüğü halde, onu öldüren komutanın bile neredeyse hayranlık duyduğu biri. Kitabı okuduktan sonra hakında biraz Google araması yapınca aslında bu kadar ünlü olduğunu ve hala anıldığını gördüm.  1900 lü yılların başında yaşayan bu efeyi tanımanız gerektiğini düşünüyorum ve onu Yaşar Kemal 'den daha iyi tanıtacak bir kalem olduğunu da sanmıyorum. Mutlaka okuyun
Çakırcalı Efe
Çakırcalı EfeYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20125,2bin okunma
72 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Kırsal kesimde hatta en yakın demiryolunun bile iki yüz kilometreden uzak olduğu bir kasabada bir hastanenin hekimi Andrey Yefimıç kafasındaki karışıklıklar, bezdiği ve hiçbir özelliği olmadığını düşündüğü hayatı ve aynı hastanenin akıl hastalarının koğuşunda yatan İvan Dmitriç ve onun düzen hakkındaki fikirleri. Bu iki adamın kah karşılıklı kah kendi iç sesleri ile konuşmalarının öyküsü Altıncı Koğuş. Yazılması üzerinden iki yüz yıl geçse de bugün yazıldı dense inanacağınız , kişisel gelişimcilerin 'mutluluk içinizde' felsefesi ve karşıt görüşlerin çarpışması. Felsefeye ilgi duyanların çok büyük keyifle okuyacağı bir öykü. Çehov'ın sorgulamaları ile dolu sayfalar Okuyup biraz üzerinde düşünün bence
Altıncı Koğuş
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202269,9bin okunma
755 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Athos, Porthos, Aramis Kralin maiyetindeki gözde üç silahşordur. D'artagnan ise aralarına katılmak için köyünden çıkıp gelmiştir, ancak yaşının küçüklüğü ve tecrübesizliği nedeniyle bu mümkün olmaz, muhafız birliğide yer bulur, kendine ama ayrı birliklerde yer almaları çok sık dost olmalarını engellemez.  Hepimiz çocukluğumuzdan beri isimlerini biliriz aslında D'artagnan, Athos, Porthos, Aramis. Temelde onların maceralarının anlatıldığı bir eser ama içinde Fransa İngiltere savaşı, Fransa Kralı XIII Louis ile Kardinal  Richelieu arası çekişme, gizli aşklar ve Dumas'ın her zaman belirlediği birkötü karakterin yaptıkları ile bu dört kafadarın maceraları büyük bir hareketlilik kazanıyor.  Kimi zaman kahkahalar atarak okuduğum cümleler de oldu, çok şaşırdığım yerlerde . Dumas 'Turkler gibi bağdaş kurmak' demiş bir yerde. 1850 lerde Dumas'ın Türk tanıdıkları olması ve onlardan bağdaş kurmayı öğrenmesi bana çok ilginç geldi. Dumas, bu dört adamın hatta uşaklarının kişiliğini de öyle net anlatmış ki hepsiyle arkadaş gibi oluyorsunuz okurken. Tabi kötü kadın Milady le de ... Kesinlikle okunması gereken klasiklerden..
Üç Silahşor
Üç SilahşorAlexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20218,9bin okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bir yazar düşünün ki, hayatı boyunca - Nobel ödül törenine katılmak için bile olsa - doğup büyüdüğü Kahire'den hiç dışarı çıkmamış olsun. Nobel ödülünü kazanan ilk Müslüman ve tek Arap yazar olma özelliğini taşıyan Mahfuz ile ben 2017 de tanıştım, hem de en etkili ,en önemli yayınlanmasının ardından hakkında ölüm fermanı çıkartılan kitabıyla ; Cebelavi Sokağının Çocuklarıyla. O günden beri de külliyatını bitirme derdine düştüm. Sadece Kahire'yi anlatsa da, anlattıkları hep aynı sokaklarda geçse de ... Mahfuz ; Kahire'nin arka sokaklarını, erkeklerin kendi çıkarları için dini kullanmalarını, baskı altındaki kadınları, ezilen çocukları öyle bir anlatıyor ki hepsinin gerçek olduğunu biliyor ve bu yüzden de kahroluyorsunuz okurken. Aşk Zamanı da bu romanlarından biri. Yardımsever dul Ain Hanımın en iyi şekilde yetiştirmeye çalıştığı oğlu İzzet , ve İzzet' in ilkoluldan başlayıp ellili yaşlara kadar olan hikayesi. Kalbe gömülen aşk, istemeden yapılan evlilikler, annenin baskısı, gömülen aşkın yeniden dirilmesi...  Bana kısa gelse de, daha uzun olmasını beklesem de Mahfuz yazdığı için okumaktan keyif aldığım bir roman oldu yine. Yıllarca çile çeken Seyyide, onun gibi kadınların hala var olduğu Kahire, İzzet gibi bencil erkekler tabi ki onlarında hala cirit attığı gece klupleri , ve dışarıya ışık veren ama kendi çevresini aydınlatmayan Ain Hanım. Ve hala aşk mı değil mi emin olamadığım karmaşık duyguların buluştuğu satırlar... Mahfuz için tanışma romanı olmasa da okunmaya değer bir roman bence
Aşk Zamanı
Aşk ZamanıNecib Mahfuz · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2020483 okunma
132 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Aç , sefil, sürekli kapıcıların dayak attığı sokak köpeği Şarik ile başlıyor roman. Kendini anlatıyor Şarik sıkıntılarını, yaşadığı zor günleri. Bu zor günler bir anda son buluyor onun için, Filip Filipoviç bir parça sucuk ile evine götürüyor Şarik'i, sıcak, temiz ve her an yemek bulabildiği bir eve. Şarik kendini cennete sanıyor ilk günlerde ama
Köpek Kalbi
Köpek KalbiMihail Bulgakov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201918,8bin okunma
522 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Eşitlik mi Hakkaniyet mi ?
Küçük Muazzam Şeyler ; Amerikanın en büyük sorunlarından birini ırkçılığı ele alıyor. Afro-Amerikalı bir doğum hemşiresi, kendi deyimleriyle beyaz ırkın üstünlüğüne inanan bir ailenin bebeğine bakmaktan men ediliyor. Neden çünkü aile bir siyahinin bebeğe dokunmasını istemiyor. Peki ya acil müdahale gerekirse ne olacak? Ve işte olan oluyor amirin kesin talimatı, hemşirelik yemini arasında kalan Ruth hiç tahmin etmediği şeylerle baş başa kalıyor. Roman boyunca 44 yaşındaki hemşire Ruth'u, bebeğin babası Turk'u ve avukat Kennedy'i tanıyoruz. Onların dünyalarındaki ilişkilere ve hayata bakışlarına şahit oluyoruz. Ve işte eşitlik mi, hakkaniyet mi sorusunu soruyoruz kendimize. Küçük Muazzam Şeyler bitince okuyan herkesin bir parça kendinden utanacağını düşünüyorum, hepimizde bir parça ayrımcılık ve azınlık olmadığımızda bundan  kaynaklanan doğal haklar olduğunu düşündüğümüzü fark ediyoruz çünkü
Küçük Muazzam Şeyler
Küçük Muazzam ŞeylerJodi Picoult · April Yayıncılık · 2019294 okunma