Bize bizi anlatan kitapları hiç bitmese keşke diye okuruz çoğumuz. İşte öyle bir kitaptan bir kesit. “Eski bir filmi hatırlar gibi yahut bir hikâyenin kapısını aralar gibi anlatıyoruz şimdilerde yokluğun, yoksulluğun ruhumuza, kalbimize işlediği desenleri, iki oda
bir sofaya siğan aile saadetlerini, yer sofraların, ekmeğin, kuru soğanın, çökeleğin, bulgur pilavının, ayranın tadını. Ablasının eski elbiseleriyle yetişen bacilar, ağabeyinin eskileriyle büyüyen kardeşleri bir masal kahramanını anar gibi anıyoruz.”