Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Adalet uygulanmıyorsa, namussuzluk örtbas ediliyorsa ve inançlarını koruyan insanlar acı çekiyorsa, sizin gerçekliğiniz ne işe yarıyor peki?...................... Peki sizin gerçekliğiniz ne işe yarıyor?
Ötekinin yazgısını üstlenmek diyelim. Yüz'ün "görülmesi" budur ve bu kim olursa olsun geçerlidir. Önüme çıkan, benim tek muhatabım olsaydı, yalnızca yükümlülüklerim olurdu! Ama yaşadığımız dünyada, yalnızca bir tek "karşılaşılan" yok; dünyada hep bir üçüncü var. o da benim başkam, benim yakınım. Bundan sonra, bunlardan hangisinin benim için öne geçtiğini bilmek önemlidir: Biri diğerinin kıyıcısı değil midir? İnsanların, karşılaştırılabilir olmayanların, karşılaştırılmaları gerekmez mi? Demek ki burada adalet, başkasının yazgısını üstlenmenin öncesindedir.
Reklam
İçinde doğruluk olmayanda adalet olmaz.
Erdem - Mülkiyet açmazına en çağdaş yorumu yazmış :)
Doğa insana erdemi sağlamaz , çünkü iyi insan olmak bir sanattır. Eski insanlar ne altını ne gümüşü ve ne de yeraltında çamurlu topraklar arasında bulunan parlak taşları ararlardı . Öfkelenmeden , korkmadan , yalnız gösteri için bir insanı öldürmek şöyle dursun, hayvanlara karşı bile çok merhametliydiler . Giysileri henüz işli değildi , altın simli kumaş dokunmuyordu henüz , topraktan altın çıkarılmamıştı . Ne demek mi bu ? Bilgisizlikleri yüzünden masumdular . Bir insanın suç işlemek istemesiyle suç işlemeyi bilmemesi arasında çok fark vardır. Adalet duygusu yoktu onlarda , öngören akıl yoktu ; ılımlılık, ruh gücü yoktu. Ne var ki o kaba saba yaşamın bütün bu erdemlere benzer bir yanı vardı : Erdem ancak eğitilmiş , iyi yetiştirilmiş , sürekli alıştırmalarla doruğa erişmiş bir ruha nasip olur . Biz bu amaç için doğmuşuz , erdeme erişmek için , ama erdemsiz doğmuşuz . En iyi yaratılmışlarımızda bile , bu amaca erişmek için çalışılmazsa , erdemin ilkel maddesi vardır sadece , erdem değil !
Kardeş, dünya kördür ve sen de oradan geliyorsun filvaki. Siz yaşayanlar feleklere atfediyorsunuz hâlâ her sebebi, Sanki oymuş gibi, Her hareketin zaruri menşei. Şayet bu olsaydı vaki, kaybederdiniz hür iradenizi, Ve adalet de tecelli edemezdi, Seçemeseydiniz iyi ameldeki sevinci, kötüdeki musibeti.
ÖKK Kanunu:
1)BÜTÜN FAALİYETLERDE YASALLIK ESASTIR. 2)BAŞARI İÇİN GÖREVLERE VE OLAYLARA DAİMA SOĞUKKANLI VE POZİTİF YAKLAŞIM ŞARTTIR. 3)HER ZAMAN ÇÖZÜM VE SONUÇ ODAKLI ÇALIŞMA ESASTIR. 4)NİTELİKLİ, YETİŞMİŞ, ÖZGÜVENİ TAM VE VAZİFE İÇİN ADANMIŞ İNSAN GÜCÜ HER ŞEYDEN DAHA ÖNEMLİDİR. 5)DEĞİŞİK COĞRAFYA, DURUM VE ŞARTLARA GÖRE YÜKSEK DURUMSAL FARKINDALIĞA DAYALI BİREYSEL VE KURUMSAL GÜVENLİK ANLAYIŞI ESASTIR. 5)HER TÜRLÜ ORTAMDA ADALET, MERHAMET, KARŞILIKLI GÜVEN, İTİMAT, SAYGI SEVGİ, KALBEN BAĞLILIK VE BİRBİRİ İÇİN CANINI VEREN BİRLİKTELİK OLUŞTURMAK HERKESİN TEMEL GÖREVİDİR. 6)KURAL HATASI KAN, GÖZYAŞI VE BAŞARISIZLIK DEMEKTİR. 7)DURUM VE ŞARTLAR NE OLURSA OLSUN TESLİM OLMAK VE ESARETE DÜŞMEK DÜŞÜNÜLEMEZ ŞEHADET ESASTIR.
Reklam
Hukukçu Bernard (Dov) Joseph, bu despotluk sistemini protesto ederek şöyle haykırıyordu: "Hepimiz resmî teröre teslim mi olacağız?.... Hiçbir vatandaş sorgusuz sualsiz hayat boyu hapsedilmekten emin değil... yönetimin herhangi bir kimseyi, herhangi bir zamanda sürgün etme yetkileri sınırsız... Yönetimin kanunu ihlal etme suçu işleme diye bir derdi yok, herhangi bir büroda alınmış bir karar kâfi..." Aynı Bernard (Dov) Joseph İsrail'in Adalet Bakanı olduğunda o aynı kanunları Araplara karşı uygulayacaktır.
Kanunlar adalet için vardır. Doğru olanın yanında olmakla övünür. Ama kim bilir kaç kanun, adaletsizlik için kullanılmıştır! Dahası adaletsizlik, kanunlardan kim bilir ne kadar güçlü, ne kadar diktatörce faydalanmıştır.
Salim Efendi’nin ise o gün bugündür içinde gittikçe büyüyen küçülmeyi kimse anlamadı.
OKULA BAŞLADIM Her şey var sınıfımızda Öğretmenimizin kanatları bile Onurlu olmayı öğreniyoruz burada Yoksulluğu yok etmeyi hırsızların suratına tükürmeyi Adalet yoksa bir şeyin olmayacağını öğreniyoruz
Sayfa 162Kitabı okudu
Reklam
Gücü olmayan adalet acizdir; adaleti olmayan güç ise zalim.
Günümüzde savaşlara son verilebileceğine kim inanır? Hiç kimse, hatta barış için mücadele edenler bile inanmazlar buna. Bizim bütün umudumuz (ki şimdiye değin boşa çıkmış bir umuttur bu), soykırımı durdurma, savaş yasalarını (savaşan tarafların uyması gereken "savaş yasaları" diye bir şey vardır çünkü) ayaklar altına alıp çiğneyenleri adalet önüne çıkarma ve patlak vermesi muhtemel başka silahlı çatışmalar için görüşmelere dayalı alternatiflerin denenmesi için baskı yaparak bazı savaşları önleyebilme ihtimalinde yatar.
Şöyle derler:
"Adalet, kanun maddelerinde değil, hâkimin nefsinde ve ruhundadır." Çünkü nefsi arzularının kölesi haline gelen bir hâkimin eline verilen kanun âdil ve noksansız da olsa hâkim onu zalimane bir şekilde uygulayabilir. Buna karşılık nefsani arzularından uzak, adaletli ve faziletli bir hâkimin eline verilen kanun, eksik te olsa ve haksızlık içerse de o , bu kanunu merhametli , âdil ve insaflı bir şekilde uygulayacaktır.
"Araplarla tanışıncaya dek Türkün devlet, hükümet, hukuk, adalet gibi uygar kavramlara; şeref, namus, insaf, vicdan gibi yüksek duygulara birer ad vermemiş olması düşünülebilir mi? Belli ki her ulusta görüldüğü üzere Türkün de tarihte gaflet anları olmuş, birçok varlıklarına ve bu arada diline de bakmaz olmuştur. Biz şimdi ulusal benliğimize kavuştuğumuz gibi öz dilimize de kavuşacağız."
Sayfa 16 - Türk Dil Kurumu YayınlarıKitabı okuyor
"Adalet kisvesi altında insanlar kendi içlerindeki şeytanı besliyor, vahşetten zevk alıyorlardı."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.