Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir Kavramın Serüveni
2010 yılının son günlerinde Tunus’ta başlayıp daha sonra diğer Arap ülkelerine yayılan halk ayaklanmaları da, hızlı bir şekilde “Arap Baharı” olarak isimlendirildi. Tıpkı Ortadoğu kavramının kendisi gibi, “Arap Baharı” tanımlaması da dışarıda üretilip coğrafyaya giydirilmiş bir elbiseydi.
İnternetin Etkisi Konusunda Çelişkili Tutumlar
2011'de Arap Baharı esnasında Facebook'un insanları siyasi olarak etkileyip harekete geçirmek için kullanılabileceği tüm dünya tarafından görüldüğünde bunun şirket için tartışmasız iyi bir şey olduğu düşünülüyordu. Aynı şey Birleşik Devletler veya Birleşik Krallık siyaseti için söz konusu olduğunda bu sefer tam tersi bir tepki geldi. Peki, iki olay arasında ne fark vardı?
Sayfa 9
Reklam
114 syf.
8/10 puan verdi
Kitap benim beklentimi anlatım tarzı olarak pek karşılamadı. Taha Kılınç'ın kalemini severim. Başka kitaplarını da okudum fakat kendi adıma doyurucu bulmadım. Belki gündemi sıkı takip ettiğimden, belki bu minvalde yazıları çokça okuduğumdan bilemiyorum haber, gazete küpürü tarzında bir anlatım değil de daha hap bilgi tarzında ve yoğun bilgi
Alem-i İslam Yazıları - I - Bilâdüşşâm
Alem-i İslam Yazıları - I - BilâdüşşâmTaha Kılınç · KETEBE · 0279 okunma
368 syf.
9/10 puan verdi
21 Lessons for the 21st Century
Öncelikle kitabı okumaya başladığımda kendini zeka küpü olarak gören biri ile yaşadığım anıyı da paylaşayım"bu saçma kitabı mı okuyorsun... Adam hem yahudi hem geymiş.." dedi..Yazılmış o kadar fikirden eleştirdiği noktaya bakınca ne desem bilemedim..Kitaba gelince Yazar yönetim biçimlerine dair görüşlerini paylaşırken Churchill'in sözleri ile demokrasinin ne kadar kötü bir sistem olduğunu söylüyor... teorik olarak (belki uzak gelecekte olur...olursa da nasıl olur tartışılır..) dünyada tek toplum hülyası...dinlere değinirken islam ve hıristiyanlık başta diğer dinler nasibini alırken yahudileri eleştirmekten uzak durmaya özen göstermiş yine(sadece bir konu başlığında eski çağlarda yahudilerin insanlığa dair pek etkisinin bulunmadığını itiraf etmiş)...Göçmenler,laiklik ve ulusalcılık üzerine söyledikleri düşündürücü...Daha da düşündürücü olan ise yapay zeka için yazdıkları..Facebook,twitter,vs.. etkisi korkutucu geldi..Bizim arap baharı dediğimiz kendilerinin facebook,twitter baharı dediği kurgu düşündürücü... İlgi çekici konular var..Olmaz olmaz dememek lazım... "LIKE THE USA,CHINA,GERMANY,JAPAN AND IRAN,ISRAEL SEEMS TO UNDERSTAND THAT IN THE 21. CENTURY THE MOST SUCCESFUL STRATEGY IS TO SIT ON THE FENCE AND LET OTHERS DO THE FIGHTING FOR YOU "You know less than you think
21 Lessons for the 21st Century
21 Lessons for the 21st CenturyYuval Noah Harari · Vintage Books London · 20187,5bin okunma
Esas olarak bölgenin ve İslam dünyasının tarihe geri dönüşü olarak görülmesi gereken Arap Baharı da bölgenin özne olma yolunda attığı temel bir adım olarak okunmalıdır. Ortadoğu bu şekilde tarihteki yerini yeniden konumlandırırken bölge dışındaki devletlerle geliştirilecek ilişki biçimleri kadar bölge devletlerinin kendi aralarındaki ilişkilerinin içeriği ve yöntemi de çok daha önemli hale gelmektedir. Bu durum bölgenin iki çok önemli gücü olan İran ve Türkiye arasındaki ilişkiyi de eskisinden daha önemli hale getirmektedir. Bir yandan Türkiye’nin başlarda arabuluculuklarla bölgede etkinleşme çabasını son dönemlerde inisiyatif alan taraf noktasına taşımış olması, diğer yandan da İran’ın İslam devriminden bugüne bölgede etkin olma çabalarının, İran ile Türkiye’yi rakip komşular haline getirmesi muhtemel görünmektedir. Öte taraftan iki ülkenin Suriye örneğinde olduğu gibi karşıt politikalar izlemesi, söz konusu rekabeti gerginliğe ve belki de daha ötesine taşımaya namzet bir durum olarak karşımıza çıkarmaktadır.
Sayfa 11 - ÖnsözKitabı okudu
"Arap Baharı" isimlendirmesine itiraz edenler ilk başlarsa susturulsa da, sonrasında yaşanan gelişmeler, "Arap kışı" şeklinde yeni bir kavramsallaştırmayı da mecburi hale getirdi.
Reklam
Tıpkı Ortadoğu kavramının kendisi gibi, "Arap Baharı" tanımlaması da dışarıda üretilip coğrafyaya giydirilmiş bir elbiseydi.
80'den sonra Türk solu, Türk milliyetçiliği protesto kültürünü kaybetmiştir, İslamcılar, kürt siyasi hareketi önemli bir protesto kültürüne sahip olmuştur, özellikle geziden sonra muktedir olmanın getirisi ile 28 şubatın acı hatırasından başka bir şeyi kalmayan, muhazafazakarlaşıp değiştirmek istedikleri düzene adapte olan islami kesim, sağ kesim kendi içlerinden çıkan marjinaller ve komşu mahallede ki grupları din, devlet, düşmanı, dış güçlerin piyonu, vs olarak görüp özellikle yükselen sağ, göçmen sorunu, ekonomik kriz, dış politikada'ki sorunları vs görmezden gelip kötünün iyisi, tanrıya olabildiğince yakın, lider kültü, post Truth çağına uygun olarak dezenformasyon ile protesto, eleştiri kültürünü kaybetmiştir, istisnalar hariç, Marjinal sol gruplar, kürt siyasi hareketi protesto, değişim taleplerini, eylem, bombalı eylemler, programlı saldırılar ile kendilerini hala gösterme arzusunda, büyük anlatıların yok olduğu iddiası, liberalizmin /kapitalizmin zaferi iddiası, sscb'nin yıkılışı, Ulus devletlerin çatırdaması, küreselleşme, Arap baharı, sekülerleşme - kuşaklar arası çatışma derken, post İslamcılık ya da laik İslam dediğimiz şeyin eleştiri olmadan var olması İddiası bir ironi haline geldi! bir terör eyleminin yarattığı etki bir kitabın yazılmasından daha etkili hale geldiği bir dünya'da birkaç eleştiri yapmanın toplum tarafından bir terör saldırısı ile eş değer görmesi büyük bir ironi, peki gerçekten İslamcılar kitap okuyur mu? -insanın yaşam hakkı herşeyden ötedir...
Toplumlar da yeryüzüne benzerler. Toplumların da fay hatları vardır. Enerji birikir ve bir gün toplumsal bir patlama meydana gelir, bu da deprem etkisi yaratır. En yakın örnek hiç kuşkusuz hala artçıları devam eden Suriye'deki sosyal depremdir. Buazizi adlı bir gencin Tunus'ta kendini ateşe vermesiyle tetiklenen ve başlarda "Aгар baharı" adı verilen, irili ufaklı birçok Arap ülkesini sarsan sosyal deprem ve ardından yaşanan beşeri tsunami hala dinmiş değildir. Ege kıyılarına her gün cesetler vurur. Merkez üssü Tunus'tu ama en büyük ve en uzun yıkım Suriye'de yaşandı. Doğal olarak Suriye'nin bir komşusu olarak biz de sarsıldık.
Sayfa 68
382 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ramazan Yıldırım ve Mahmut Alrantisi editörlüğünde hazırlanan Arap Devrimleri, Değişim ve Süreklilik adlı kitap, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları (SETA) Vakfı tarafından basılıştır. Türk ve Ortadoğulu araştırmacıların makalelerinden oluşan kitap, 2010 yılında başlayan Arap Baharı eylemlerinin 10’uncu yıl dönümü sebebiyle hazırlanmıştır.
Arap Devrimleri Değişim ve Süreklilik
Arap Devrimleri Değişim ve SüreklilikRamazan Yıldırım · SETA · 20214 okunma
Reklam
"Arap Baharı" dediğimiz süreci tamamen dış komplo olarak okusak bile, diktatörlerin yıllara yayılan insafsız ve vicdansız yönetimlerinin, halk ayaklanmaları için meşru bir zemin yarattığı hakikati gözden uzak tutulamaz.
Sayfa 19 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
939 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.