Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
518 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu kitabı alın ve okuyun. Daha sonra bana teşekkür edin. Şimdiye kadarki incelemelerimi okuduysanız ve zevklerimizin benzediğini düşünüyorsanız bu kitaptan kesinlikle pişman olmazsınız çünkü benim için bu kitap ilk üçe girdi. Öncelikle kitabın konusundan bahsedeyim. Lina Kara yaklaşık on ay önce babasını kaybetmiştir ve intihar ederek ölen
Bazı İnsanlar Böyle Yaşar
Bazı İnsanlar Böyle YaşarFiliz Puluç · İndigo Kitap Yayınları · 2023193 okunma
Gökyüzünde ay yoktu. Bulutlu olduğu için yıldızlar da gözükmüyordu. Bir karanlık vardı!.. Silme karanlık.
Reklam
Ay ise sadık bir arkadaştı. Hiç gitmezdi. Daima oradaydı, bizi izlerdi, sadıktı, bizi aydınlık ve karanlık anlarımızda tanır, tıpkı bizim gibi sonsuza dek değişirdi. Her gün kendisinin farklı bir versiyonu olurdu. Bazen zayıf ve solgun, bazen de güçlü ve ışık saçan bir ay olurdu. Ay, insan olmak ne demek, bilirdi. Belirsiz. Yalnız. Eksikliklerle oyulmuş.
Sayfa 24 - Dex, JulietteKitabı okuyor
Türkiye gibi boynunu Avrupa'ya uzatmış, ancak kıçı açıkta kalmış bir ülkede yaşayanlar için Amerika zaten uzak, renkli, pırıltılı bir hayaldi ve hayal perdesine düşen ışığı da tabii ki renkli ola- caktı. Oysa Türkiye'de, kavruk kalmış bir coğrafyanın gazete- lerinden birinde, mesela Akşam gazetesinin sarı sayfalarında, karanlık fotoğraflarla çevrelenmiş küskün haberleri okuyup da iki ay önce battığında seksen sekiz kişiye mezar olan Dumlupınar denizaltısının akıntı nedeniyle takılamayan kurtarma çanına kafayı takıp, Kore'de bitmeyen çarpışmalarda boş yere ölen Türk askerlerine üzülürken, İnönü'yle, Menderes'le siyah beyaz bir hayatın vurdulu kırdılı sahnelerinde ucuz bir figüran estetiğiyle yuvarlanıp giderken alıştıkları hayatın, birden Ayhan Işık'ın beyazperdedeki tıraşlı yüzüne vuran ışıkla da olsa renklendiğine inanmak zordu.
Ay Karanlık
Maviye Maviye çalar gözlerin, Yangın mavisine Rüzgârda âsi, Körsem, Senden gayrısına yoksam, Bozuksam, Can benim, düş benim, Ellere nesi? Hadi gel, Ay karanlık...
80 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
"Biz de oğlumuzun yetimleriyiz." dedi kadın.
Garcia Marquez'in Latin Amerika'daki sıkıyönetim kaynaklı karanlık atmosferin ve yoksulluğun uzun hikayesi. Yan öğelerde ise vatanı uğruna savaşmış ve verdiği emeklerin karşılığını alacağını sana bir albay ve karısı, bir de horoz ve saat. Hikaye anlatılırken sıkıyönetim atmosferi okuyucunun gözüne sokulmadan hissettirilmiş: S.12
Albaya Mektup Yok
Albaya Mektup YokGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20208,4bin okunma
Reklam
Bilirsin gökyüzünü izlemeyi severim..Yüzünün her detayını izlemeyi sevdiğim gibi.Gülüşün ay ışığı gibi yıldızlar gibi.. Gökyüzümü aydınlatırdı...Sen gittikten sonra karanlık içinde kaldı gökyüzüm.
KUTUP YILDIZI O korku vardı hep çıkılan yolda O korkusuzluk vardı Suyun su olduğu günden beri akardı Biri can verip aydınlatır Diğeri boğar ve yakardı Yaşamın her dönüm noktasında
güzel gece
Artık kulübeyi terk ediyorum, Sevdiklerimin meskenini, Yalnız, alçak adımlarla dolaşıyorum Issız ve karanlık ormanın içini. Luna (ay) doğuyor çalı ve meşeler ortasından, Zefir (meltem) seyrini bildiriyor, Huş ağaçları eğilerek serpiyor yukardan Ona doğru, en tatlı tütsüyü seriyor. Nasıl da tapınıyorum serinlikte Bu güzel yaz gecesine! Ah, ne damıtıcı burada duygulanma, Ruhu şen ve mutlu kılan; Neşene nafile dokunamadan! Ama, gene de isterdim ki, ey sema sana Binlercesine böyle gece bırakmak, Yarimi verseydin bir tek bana.
Johann Wolfgang Von Goethe
Johann Wolfgang Von Goethe
İtten aç, yılandan çıplak, Vurgun ve bela Gelip durmuşsam kapına Var mı ki doymazlığım? İlle de ille sevmelerim,sevmelerim gibisi? Oturmuş yazıcılar fermanım yazar Nolur gel, Ay karanlık.
Reklam
"Yedi yıl. Yani, seksen dön ay. Ya­ni, üç yüz otuz altı hafta. Yani, padişah, üç yüz otuz altı defa se­lamlığa çıkacak. Askerler üç yüz otuz altı defa (Padişahım çok yaşa!) diye bağıracaklar." Üç yüz otuz altı haftanın kaç gün tut­ tuğunu zorlukla hesapıadı. Iki bin beş yüz sayısını bulunca umutsuzluğu korkuya döndü. Bu kadar günün ancak iki üç sa­atinde bu avluya çıkabilecekti. Geri kalan yirmişer saat, hep o kOğuşta, o marsık kokulu, Rumca sesler çınlayan maltada. Çeşit­li ahlaksızlıkların, çekişmelerin, belki de adam öldürme tasarıla­rının içinde geçecekti. Hiçbir faydalı iş görmeden, okuyamadan,yazamadan, resim yapamadan . . . Daha beteri, Mustafa Kemal Pa­şa'ya sövdüklerini duymazdan gelmeye çabalayarak. . . Elini çe­nesine götürdü. Şu anda, yalnız kalmaktan başka hiçbir şey iste­miyordu. Bu isteğinde yanılıp yanılmadığını araştırdı. Yalnızlık istiyordu ama, dönemeçleri, zaman zaman Bekirağa bölüğünde­ ki gibi, bir başka çeşit yılgınlığa çıkan yalnızlığı değil! .. Güven verici, dinlendirici yalnızlık... "Içindeki karanlık mağarada, umutSUZlUğun, aç bir ayı gibi homurdanarak uyandığını, sana duyurmayan bir yalnızlık.»
Kamil BeyKitabı okudu
Kibirli Sözcükler Kasabası
Bundan yıllar yıllar önce, yazinin icat edilmediği, bilgisizliğin, kavgaların , kötülüklerin ve savaşların bitmek bitmek tükenmek bilmediği zamanlarda , çok uzak diyarlarlarin birinde Karanlıklar adında bir ülke varmış bu ülkede adı gibi karanlık bir ülkeymis gökyüzünde hem Ay hem de Güneş varmış,lakin insanlar sadece Ay'i ve onun ışığını gorebiliyorlarmis çünkü o kadar cahillermis ki birbirleriyle kavga etmekten ve savaşmaktan başka bir şey bildikleri yokmuş bilim ve sanat adına hiçbir şey konuşulmuyor hiçbir şey üretilmiyormus bu ülkede insanların güneşi görebilmeleri için bul bilgisizlikten ve cehaletten bir an önce kurtulmaları gerekiyormuş ülkeyi yüzyıllar boyunca savaşlarla yöneten krallar halkın aydınlanmasina ve bilgiye ulaşmasına asla izin vermemişler çünkü halk yeni bilgiler öğrenirse bilimden ve sannattan konuşmaya başlarsa bu kavgalrin ve savaslarin biteceğini ve kendilerinin de tahtlarindan olacağını çok iyi biliyorlarmis
Sayfa 10 - İnsanlar bilim ve sanatla güzelleşirKitabı okuyor
Attila İlhan
"Gecenin ortasında ne işin var yıldızlara dokunma yanarsın bak birazdan ay da batacak karanlık bulaşmasın ellerine tersine döner yolunu bulamazsın içi dışı uzay tozu yansımalar sahi mi yalan mı anlayamazsın bir rüya gemisi iskele sancak dokunup geçiyor hayallerine ağlayasın gelir ağlayamazsın sevmek insanın yüreği kadar küçükse büyüğünü taşıyamazsın yalnızlığı da dene oldu olacak nasıl yankılanır derinden derine iyi midir kötü mü çıkaramazsın insan insanı kendisi tamamlar içinde başka dışında başkasın eksikliğin fazlana elbet bulaşacak öbürü sığacak bunun derisine yoksa sabaha sağ çıkamazsın."
N'olur gel Ay karanlık...
Ahmed Arif
Ahmed Arif
nasıl bir sevdâysa...
Ay çok mu gecikti neredeyse çıkar Sen yalnızlığıma varır varmaz Az sonra yağmuru durduracaklar Rüzgarı değiştirdim Ustura ağzı poyraz Yok canım yıldızları unutmadık Mutlaka yerlerinde bulunacaklar Kenarı yaldızlı mavi bir karanlık Sütlü çıplaklığını örtecek kadar Senin için olduğu asla bilinmeyecek Yapraklarını birden dökecek dutlar Şafak sökerken sekiz on kadar şimşek Balkonda işlemeli müstesna bulutlar Ayak bastığın an şehir de değişebilir Yoksa Moskova mı Belki Berlin belki dakar Belki 30’lardan mehtap yorgunu İzmir Körfez’de şerefine donatılmış vapurlar Nerede ne zaman kaç kere yaşadık Nasıl bir sevdaysa eskitememiş yıllar Bitirdiğimiz her şeye yeniden başladık Dudaklarımızda birbirimizden mısralar
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.